Nelson Mandela’nın anma töreninde yaşanılan çeviri skandalıyla ilgili Güney Afrika İşitme Engelliler Konfederasyonu, Güney Afrika milletvekili ( kendisi de işaret dili kullanıyor) ve resmi işaret dili çevirmenlerinden Nicole Du Toit’in ortak görüşü: Liderlerin konuşmalarını işaret diline aktaran çevirmenin anlamsız el kol hareketleri yaptığı ve çevirilerin hiçbir geçerliliği olmadığı idi. Bunun üzerine bütün dünyanın gözleri çevirmene dönmüştü. Söz hakkı olayın çevirmeni Thamsanqa Jantjie’de. İşaret dili çevirmeni, aldığı eleştirilerin ardından, şizofreni atağı geçirdiğini açıklamıştı. Thamsanqa Jantjie Güney Afrika basınına yaptığı açıklamada, çeviri esnasında aniden sesler duymaya başladığını ve halüsinasyon gördüğünü anlatmıştı. Kendi cümleleri ile yaşadıkları şu şekilde: “Bir anda melekler görmeye başladım. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Çok tehlikeli bir durumda tek başımaydım. Kendimi kontrol etmeye ve dünyaya olan biteni yansıtmamaya çalıştım. Çok üzgünüm, kendimi bu durumda buldum” diyen Jantjie, “etrafında silahlı polisler olduğu için” panik yapmamaya çalıştığını belirtti.Geçirdiği krizin kaynağının ne olduğunu bilmediğini de vurgulayan Jantjie, şizofreni tedavisi için gerekli ilacını almış olduğunu ifade etti.

Kendisi ile yapılan başka bir röportajda ise kendisi savunan ve bugüne kadar hiçbir yanlış çevirinin altına imza atmadığını vurgulayan çevirmenin farklı yöndeki demeci şaşkınlık yarattı. BBC’nin haberine göre işaret dili çevirmeninin bağlı olduğu şirketin sahipleri kayıplara karışmış durumda.
Daha önce “Çevirmenin Sağlığı” başlıklı yazımda çevirmenleri bekleyen şizofreni tehlikesinden bahsetmiştim. Detaylandırmak gerekirse, her yeni metinde başka kişilerin duygu, düşünce ve hislerini yansıtmaya çalışan çevirmenler, sosyal hayatlarını ve günlük aktivitelerini dengelemez ve ruhlarını kendi benlikleriyle dolduramazlarsa, bu durumda bu boşluğu başka karakterlerle aktif hale getirmeye meyilli oluyorlar. Şizofreninin genetik yönü ağır bassa da, çevirmenlik mesleğindeki aşırı stres, beynin iki lobunun da ağır bir şekilde kullanılması, yoğun çalışma saatleri, sözcüklerle ve başka hayatlarla bu denli iç içe olmak ve bunları seyretmek durumunda olmak, hastalığı tetikleyen unsurlar. Thamsanqa Jantjie’nin açıklamasının gerçeği ne denli yansıttığını bilemiyorum ama çevirmenler olarak kendimizi korumamız gerektiği konusunda hemfikiriz. Yoksa kilit noktadaki 10 çevirmen atak geçirse 3. Dünya Savaşı’nın çıkması işten bile değil :)

Senem Kobya- CEO- Dijital Tercüme

Tags: