Her şey Babil Kulesiyle başlamıştı. İnsanlar Tanrıya ulaşmak istiyorlardı. Göklere ulaşan bir kule inşaa edeceklerdi. Tanrı duydu bunu, kızdı onlara. İşte o an, her birine ayrı bir dil verdi, onları dünyanın başka köşelerine gönderdi. Babil göklere ulaşamadı, Tanrı insanoğlunu cezalandırdı ve çevirmenler gün yüzüne çıktı.

Böyle diyordu efsane, bizler bir cezanın ürünüydük. Belki kahve çekirdeğini de bizler ayık kalalım diye yaratmıştı, kim bilir? Bugün biraz da biz çevirmesek gerçekten dünyanın dönmediğini kanıtlayan tarihteki büyük çeviri hatalarına bakalım ve soralım : ‘Tanrım bunu bize neden yaptın?’

Bir iddiaya göre, yakın tarihimizin acı olayı Hiroşima ve Nagazaki’de yaşanan atom bombası saldırıları bir çeviri hatasının sonucuydu. 250.000 insanın ölümüyle sonuçlanan faciaya geri dönüp hep birlikte bakalım. Amerika Japonya’ya teslim ol çağrısında bulunmuştu. Bunun üzerine basın açıklamasında bulunan Japon Başbakanı Suzuki, işte o toplantıda  ‘Mokusatsu’ ifadesini kullandı. Kelime iki anlamlı bir kelimeydi. ‘moku’ (sessizlik) ve ‘satsu’ (öldürmek) kelimelerinin birleşiminden oluşuyordu. Ama bir diğer anlamı ‘yorum yapmamak’ idi. Basın bu kelimeyi  ‘aşağılayarak reddetmek’ olarak çevirince, iddiaya göre, Truman harekete geçti. Birçok farklı yorum bulunsa da yıllar sonra Suzuki’nin oğlu babasının ona kelimeyi  ‘yorum yapmamak’ anlamında kullandığını ifade ettiğini söyleyecekti…

Mars’ta kimin yaptığı belli olmayan kanallar… Bir başka tercüme hatası ise geçmişte bir bilim kurgu türünün doğuşuyla sonuçlanmıştı. İtalyan Gökbilimci Schiaparelli Mars üzerine çalışmalar yapıyordu. Amacı Mars haritası çıkarmaktı. Schiaparelli, dar boğazlara İtalyanca ‘canali’ ifadesi kullanınca olanlar oldu ve bunu ‘kanal’ olarak çeviren çevirmenler bilim kurguya yeni bir tür kazandırdı. Mars’ta kanallar inşaa edebilen bir grup zeki varlığa inanmaya başlayan insanlara gökbilimciler de dahil olunca, 1897’de bir yazar Marslıları anlatan bir kitap yazdı ve yeni bir bilim kurgu türü ortaya çıkmış oldu.

Tarihte çeviri hatalarından nasibini alan bir diğer isim ise Eski ABD başkanı Jimmy Carter’dı. Polonya’ya yaptığı bir ziyarette yaptığı konuşmada ‘ Polonya halkının gelecek arzularını anlamak istediğini’ söylemişti ama tercüman bunu Polonya halkına cinsel arzu beslemek olarak çevirince ortalık karışmış, Jimmy Carter uzun bir süre alay konusu olmuştu.

O günden bu yana, Babil hiçbir zaman göklere ulaşamadı. Tanrı bizi cezalandırdığından beri, süre giden bu akış içinde bunlar tarih boyunca yaşanan olaylardan sadece bir kaçıydı. Dil bilmek ile onu başka bir dile doğru aktarmanın aynı şey olmadığını kimseciklere(!) anlatamadığımız bu düzende, Tanrı gerçekten bize iyi bir ceza vermiş olabilir miydi? Babil’den dünyaya, Babil’den dünyaya… Sesimizi duyan yok mu ?

 

Kaynak :

http://www.bbc.com/turkce/ozeldosyalar/2015/02/150209_vert_cul_tercume_hatalari

http://www.sabah.com.tr/dunya/2015/08/08/tercume-hatasi-250-bin-cana-mal-oldu

 

 

 

Tags: