1. Çeviri alanında verilen akademik eğitimi kısaca anlatmanız, artı ve eksileriyle değerlendirmeniz mümkün mü?

Ülkemizdeki bütün çeviri bölümleri adına konuşamam. Artık sayılamayacak kadar fazla bölüm olduğunu da biliyorum. Neredeyse her üniversitede bir çeviri bölümü açılıyor. Bu konuda yeterli akademisyen olup olmadığına bakılmadan verilen bu kararın öğrencilerin aleyhine olduğunu düşünüyorum. Maalesef bu gelişmeyi sevindirici bulmuyorum. Akademik çeviri eğitimi belli bir literatür bilgisini, eleştirel düşünceyi, sosyal bilimler alanında pek çok kuramsal yaklaşımı bilmeyi gerektiriyor, sadece dil öğretimi ve edebiyat alanları mezuniyeti böyle bir akademik program tasarlamak için yeterli değil. Ancak, pek çok üniversite yöneticisi hâlâ çeviriyi çok hafife aldığından dil bilen herkesin sorunsuzca gerçekleştirebileceği bir eylem olarak gördüğünden bu konuda ciddi bir programlama yapılmadan her yerde çeviri bölümü açılması bence öğrencilerin aleyhine bir durum.

Ben bu konuda size verdiğim başka bir röportajda da konuyla ilgili görüş ve saptamalarımı İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nün programından yola çıkarak belirtmiştim, konuyla ilgili bir yazımın linkini tekrar etmemek için burada da veriyorum:

www.abgs.gov.tr/files/ceb/Ceviri_Platformu_Resimleri/platform_bildirileri.pdf

  1. Çeviribilim/Mütercim Tercümanlık Bölümleri kuruluş yılı açısından henüz çok genç olmasına rağmen başarılı öğrenciler yetişiyor. Daha da ileriye götürmek için ders olarak ele alınmasını tavsiye ettiğiniz konular var mı?

Sektörden birisinden bunu duymak gerçekten çok güzel. Biz eğitim programımıza sürekli güncel gelişmeleri dahil ederek ilerliyoruz ama yine de öğrencilerimizin mezuniyet sonrasında göstereceği performans konusunda emin olamıyoruz. Pek çok konu ve bileşen ders olarak ele alınabilir kuşkusuz. Ancak akademik eğitimin, kredi, zaman ve yer kısıtlaması nedeniyle kusursuz programa ulaşmak mümkün olmuyor. Öğrencilerin mutlaka hızlı klavye becerilerini geliştirmeleri, bilgisayar destekli çeviri araçlarından yararlanmayı öğrenmeleri ve bir çeviri işletmesinin bütünüyle nasıl işlediğini bilmelerinde fayda var. Bunlar ders olarak ele alınmalı mı? Bundan emin değilim, seminerler biçiminde bu eksiklikleri giderilebilir diye düşünüyorum.

  1. Öğrencilik hayatlarını daha etkin hale getirmek ve kendilerini mesleğe hazırlamak için öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

Çok fazla okumalarını, hayatın her alanındaki gelişmeleri takip etmelerini, meslekleriyle ilgili kuruluşlara katılmalarını, çeviri kulüplerinde çalışmalarını, sürekli değişik ortamlarda, birbirinden farklı kişilerle iletişim içinde olmalarını, sık sık seyahat etmelerini, başka diller öğrenmelerini, aldıkları ders içi ve ders dışı sorumlulukları yerine getirmelerini öneririm.

  1. Bir akademisyen gözüyle çeviri öğrencilerinin hangi konuda eksiklikleri var? Bu eksiklikleri nasıl giderebilirler?

Bence en büyük eksiklik, çeviri eğitimine bakışlarında düğümleniyor, öğrencilerin büyük bir bölümü çeviri eğitimini yabancı dil bilgilerini geliştirmek için seçiyor. Oysa bu bölümler, bir dili iyi bildiği kabul edilen öğrenci için hazırlanan bir eğitim programı uygulayarak ilerliyorlar. İlk çelişki bu noktada ortaya çıkıyor. İkinci çelişki ise, öğrenciler eğitim programımızın içeriğini kavramak konusunda zorlanıyorlar. Biz İ.Ü. Çeviribilim Bölümü olarak, pek çok başka ciddi çeviribilim bölümü gibi, iletişim olgusuna bütüncül bir biçimde yaklaşan bir eğitim programı ile ilerliyoruz. Oysa öğrencilerin çoğu verdiğimiz teorik bilgilerin gereksiz olduğunu, çok fazla teorik bilgi ile donatıldıklarını uygulamaya az zaman kaldığını düşünüyorlar. Bu yaklaşım hem programın verdiklerini almalarını engelliyor, öğrenme motivasyonlarına ket vuruyor, hem de çeviriyi dilsel bileşenlerin yer değiştirmesine dayanan basit bir aktarım süreci olarak görmelerine neden oluyor.

  1. “Çevirmen” olmayı hedefleyen bir öğrencinin dil yeteneğinin yanında sizce hangi özelliklere sahip olması gerekmektedir?

Meraklı olması, okumayı ve dinlemeyi sevmesi, öğrenme konusunda sürekli istekli olması, yeni şeyler öğrenebileceği her ortamda bulunmayı kendine görev edinmesi, iletişim olgusuna aracılık etmekten keyif alması gerekiyor.

  1. Ülkemizde çevirmenin yerini nerede görüyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi veya bunun için neler yapılabilir?

Ülkemizde, maalesef hâlâ çeviri, her yabancı dil bilenin yapabileceği basit bir aktarım işlemi olarak görülüyor. Ne kadar zorlu bir fikri emek gerektirdiği konusunda ne çeviri işi isteyenlerin ne de bazı çeviri işletmecilerinin en ufak bir fikri dahi yok. Bu nedenle emeğinin karşılığını alamayan pek çok meslektaşımızın başka işler de yapmak zorunda kalıyor. Özellikle de ücretlendirme meselesi çok sorunlu, metnin konusuna, zorluk derecesine, verilmesini gereken emeğe bakılmadan karakter başına ya da sözcük başına yapılan bir ücretlendirme büyük bir haksızlık yaratıyor. Çevirmenler, özellikle de en kısa sürede, en mükemmel işi isteyen çeviri işletmecileriyle çalışan yazılı çeviri yapmakta olan meslektaşımız pek çok sağlık sorunuyla da karşılaşabiliyorlar. Uzun süre masa başında bilgisayar ile baş başa olmanın getirdiği fiziksel sorunların yanı sıra, zaman baskısının yarattığı stres ile de baş etmek zorunda kalıyorlar.

  1. Önerileriniz/Eklemek İstedikleriniz

Bu sorular çok güzel ve çok yerinde, sizleri girişiminizden ötürü kutluyorum.

 

Yazar Hakkında:

Doç. Dr. Betül Parlak

İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Anabilim dalından mezun olmuş ve aynı alanda yüksek lisans ve doktora yapmıştır. 2013 yılında Çeviribilim alanında doçent unvanı almıştır ve şimdi yazılı çeviri alanında çalışmaktadır. Günümüzde İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Bölümü’nde görev yapmaktadır ve Çeviri Derneği Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürütmektedir.

 

Bölüm:

Akademisyen Gözünden Çeviri ve Çevirmenlik

Tags: