17. yüzyılın büyük fizikçisi Isaac Newton’ı tanımayan yoktur. Hareket yasaları ve yer çekimi teorisiyle dendi mi aklımıza onun adı gelir. Ancak henüz genç bir üniversite öğrencisiyken Newton’ın kendi evrensel dilini icat etmeye çalıştığını çoğu kişi bilmez.

Kelimelerin anlamlarının rastgele belirlenmesi genç Newton’ın canını sıkmıştı. İnsanların, verilen kelimelerin anlamlarını sadece kelimeleri duyarak çıkartabilecekleri daha düzenli bir formülün geliştirilmesinin büyük bir gelişme olacağını düşünüyordu. Newton aynı türdeki şeylerin isminin aynı harfle başlamasını mantıklı bulmuştu. Örneğin; enstrümanlarınki s ile, hayvanlarınki t ile, duygularınki b ile vs.

Newton üniversiteye daha yeni başlamışken, sade geleneklerle değil de nesnelerin doğasıyla alakalı bir dil için planlar hazırlıyordu. Newton’ın planına göre, ön ve son ekler kelimenin çeşitli yan anlamlarını belirtecekti. Bu planın en başarılı örneği, sıcaklık anlamında kendi ürettiği “tor” kelimesinde ön eklerin kelimenin anlamını nasıl değiştirdiğini gösteriyordu.  Çok fazla sıcak için (owtor), bayağı sıcak için (awtor), sıcak için (utor) ılık için (etor), biraz soğuk için (aytor) ve çok soğuk için (oytor) şeklinde kelimelere, belirli aralıklar halinde daha belirgin anlamlar kazandırmıştı.

Günümüzde Newton’un hobi olarak yeni diller üreten insanlardan olan yapay dilciler (conlangers) kategorisine girdiğini söyleyebiliriz. Aslında yapay dilcileri çoğu zaman bilim kurgu ve hayal ürünü alanlarında görmekteyiz. Örneğin, J.R.R. Tolkien, Yüzüklerin Efendisi üçlemesi için Elfçe’yi; David J. Peterson, HBO dizisi Game of Thrones için Dothraki dilini ve Mark Okrand, Star Trek III: The Search for Spock filmi için Klingon dilini icat etmiştir.

Newton’un üstünde durulmamış çabası da beklenilen sonucu vermemişti. Böyle bir projeyi tamamlamanın bir ömür boyu süreceğini ve başarı şansının da çok düşük olduğunu görünce, bu girişimden vazgeçmiş ve daha büyük işlere yönelmiştir. Yoksa Principia‘yı kim yazacaktı?

 

Kaynak

Tags: