Vikipedi’de tatil şöyle geçiyor: “Tatil ya da Ta’til, çalışmaya ara vermek, çalışmayı durdurmak, izine başlamak; kesmek; muattal bırakmak.

Günümüzde birçok meslek, giderek serbest meslek haline geliyor ve evden çalışma (home office) yaygınlaşıyor. Çevirmenlikse uzun zamandır evden çalışmanın yaygın ve baskın olduğu ve çoğunlukla serbest meslek olarak icra edilen bir iş. Öyle ki, henüz 2004’te “evden çalışmak” dendiğinde tek tük akla gelen mesleklerden ilki çevirmenlikmiş.* Peki, Türkiye’de kendi tanımının haricinde “koşullara göre değişik işler yapabilen” şeklinde de algılanan** serbest meslekler için tatilin tanımında mevcut olan “çalışmaya ara vermek” mümkün olabilir mi?

Günümüz serbest piyasa ekonomisini düşündüğümüzde ekonomik hayatın en temel özelliklerinin bireysel, görece az denetimli ve karmaşık olduğunu saptayabiliriz. Bu karmaşa ve bireycilik, devletçi ve planlamacı ekonomilerin aksine kişilerin tatil sürelerinin, para kazanma ve işlerinin kalıcılık durumlarının aynı kalmadığı bir ortama işaret eder. Dolayısıyla serbest meslek erbaplarının ve ele alacağımız temel meslek grubu olan çevirmenlerin de çoğunlukla “serbest piyasa ekonomisine” dahil olduğunu düşündüğümüzde, çevirmenliğin bu karmaşık ve hemen değişebilir durumdan en çok etkilenen mesleklerden biri olduğuna varabiliriz. Bu bağlamda iyi kazanan çevirmen, çok daha fazla tatil yapabilirken az kazanan çevirmen, daha az tatil yapabilir. İş geliş durumu düzensiz olduğundan çevirmen, tatilini ayarlamakta sıkıntı yaşayabilir ve para kazanmak veya ilgili büroyla iletişimini koparmamak gibi kaygılarla “tatil” yani “çalışmaya ara verme” sürecinde de çalışabilir, dolayısıyla aslında tatil yapamayabilir. Çevirmenin bu konumu, serbest piyasada çalışan çoğu çalışan gibi onu kesintisiz çalışmaya ve serbest meslek durumunda olan çoğu çalışan gibi de onu belirsizlik içinde çalışmaya yönlendirir.

Çevirmenlerin arasındaki statü farkı

Çevirmenler arasında da belirgin bir statü farkı mevcuttur. Bu farkın en net ayrımı yazılı çevirmen ve sözlü çevirmen arasında görülür. Sözlü çevirmen sayısının çok daha az olması, sözlü çevirmenin yazılı çevirmene göre daha iyi ve hakça kazanmasını sağlamaktadır. Yanı sıra, sözlü çevirmen yazılı çevirmenin yaşadığı “emeğinin karşılığını alamama/geç alma” gibi sorunlarla daha az karşılaşır.

Yazılı çevirmenler arasında da piyasanın ve bireylerin gündelik ihtiyaçlarını karşılayan ticaret, hukuk veya tıp gibi alanları çevirenler ile bireylerin daha ziyade sanatsal ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayan ve gündelik olmayan edebiyat çevirmenleri arasında fark vardır. Ticaret, hukuk veya tıp gibi alanları çeviren yazılı çevirmenler, edebiyat çevirmenlerine göre daha iyi ve sorunsuz kazanır. Çünkü bu alanların çevirileri genellikle 1000 karakter üzerinden hesaplanırken edebiyat çevirmenleri, daha yüklü çeviriler yaptıkları için daha farklı ölçütlere göre kazanç sağlarlar. Bu da yüklü çeviri içinde emek karşılığının genel bir indirime girmesiyle sonuçlanır.

Bu statü farkı, çevirmenlerin bireyci ve değişken ekonomik düzen temelindeki tatil ihtiyaçlarına da yansır. Sözlü çevirmen, gelirinin daha iyi olması nedeniyle yaz tatili yapabilmek için gereken maliyeti biriktirme fırsatı bulur. Yanı sıra, belli dönemlerde konferansların daha az olması sözlü çevirmene ek iş çıkmamasını sağlar ve tatil için uygun tarih aralıkları oluşur. Yazılı çevirmense aynı gelire sahip olmadığı için bu konuda daha şanssızdır. Yanı sıra, her an iş gelebilme riskiyle karşı karşıyadır ve para veya büroyla irtibatı kesmeme gibi kaygılarla işi reddetme lüksüne çoğunlukla sahip değildir. Edebiyat çevirmeniyse gelirinin görece düşüklüğü nedeniyle daha yoğun çalışma temposuna ihtiyaç duyar ve bu ayrımda genellikle en kısa tatili yapmak zorunda olanın edebiyat çevirmenleri olduğu görülür. 

Sonuç

Çevirmenler arasındaki statü farkı ve genellikle serbest meslek olan çevirmenliğin karşı karşıya kaldığı problemler serbest piyasa ekonomisinin bireyci, görece az denetimli ve karmaşık olması sebebiyledir. Bu bireyler arasında değişkenlik özelliği, çevirmenlerin kendi aralarında mevcut olan statü farkında daha net gözlemlenir. Bu bağlamda, çevirmenin tatil konusunda yaşadığı sıkıntılar, özellikle işini sevdiğini beyan eden çevirmenlerce “tatil” ve “işin” bir arada özdeşleştirilmesi ile çözülür. Böylece tatil, “çalışmaya ara vermek” yerine “çalışmanın dinlenceyle ortak olarak sürdürüldüğü” başka bir kavram olarak algılanır. Çoğu çevirmen, hem deniz kenarında hem de diz üstü bilgisayarıyla fotoğraf yayımlayarak bu algı değişimini vurgular ve tatil hakkı konusundaki sorunlara karşı “repression” (bastırma) uygular.

* https://eksisozluk.com/evden-calismak–665921
** https://tr.wikipedia.org/wiki/Serbest_meslek


Çağdaş VAROL

 

Tags: