3186794-728x728 7851742-728x728

“Birdenbire Hiç Bilmediği Bir Dili Konuşmaya Başlayan İnsanlar”

“Komadan uyandığında Çince konuşuyordu”

“Komadan çıkınca Almanca konuşmaya başladı”

Gördüğümüzde “Nasıl yani ?” dedirten başlıklardan olan cümleler bunlar.
Bir kaza ya da hastalık geçirdikten sonra birdenbire hiç bilmediği/konuşamadığı dilde konuşan insanları haberlerde, gazetelerde görmüş ya da duymuşuzdur.

Bu haberleri duyunca “Ben de başımı çarpsam ve Arapça konuşabilsem, Almanca ile devam edip işlerimi bitirdikten sonra yine ana dilime dönsem.” diye düşünebilirsiniz, fakat elbette durum, bu kadar basit değil.


Bilimsel bir açıklaması var mı?

Bazı psikolog ve psikiyatrlar bu gibi kazaların sonucu olan bu dil değişimlerine yalnızca “mucize” demişler, kaynağının ne olduğundan emin olmamakla beraber araştırmalar sürdürülmüş.

Ancak literatürlerde “Yabancı Aksan Sendromu” olarak geçen rahatsızlık; travma, inme, migren, alerjik reaksiyonlar ve gelişimsel bozukluklar sonucunda ortaya çıkıyor. Dolayısıyla “Yabancı Aksan Sendromu”, beynin belli bir bölgesinde meydana gelen hasar sonucu oluşan bir rahatsızlık. Hasarın iyileşmesi akabinde, hastaların konuşmalarının düzeldiğini de belirtmek gerek.

Bu bozukluğun, 1941 – 2012 yılları arasında kayıtlara geçen sadece 62 örneği bulunuyor. Aksanın değişmesi haricinde, kişilerde daha önce bilmedikleri (bilmediklerini düşündükleri) konuşamadıkları dilleri konuşma durumu da gözlenebiliyor.

Beynin hasar gören bölgesi yüzünden kendi anadilini konuşamadığında, beyin devreye girerek şöyle bir çözüm ortaya çıkartıyor: Kişiler daha önce uzun süre başka bir dili duymuşsa, kişi o dili öğrenememiş, konuşmamış bile olsa bilinçaltı saklanılan bilgileri gün yüzüne çıkararak, o dilde konuşmasını mümkün kılıyor.

Örneğin;

  • İngiltere’de yaşayan Alun Morgan anadili olan İngilizceyi unutup, Galce konuşmaya başlamış. (Galce, Britanya’da Birleşik Krallık’a bağlı dört ülkeden biri olan Galler’in resmi dili.)
  • Avustralyalı Ben McMahon de anadilini unutup bambaşka bir dil konuşmaya başlıyor ancak Ben’in konuştuğu dil ise Çince!
  • Sarah Colwill isimli bir kadınsa migren sonrası anadilini Çinli aksanıyla konuşmaya başlamış.

Ayrıca bu durum için “Ksenoglosi” başlığı altında şu bilgiler yer almakta: Ksenoglosi (xenoglossy) kişinin bilmediği bir yabancı dilde aniden konuşabilme, yazabilme, okuyup anlayabilme yeteneğinin belirmesi paranormal fenomenine Metapsişik’te verilen addır.

Terim 1913’te Nobel Fizyoloji-Tıp Ödülü’nü almış Fransız Fizyolog Charles Richet tarafından, Eski Yunancada “yabancı” anlamına gelen “xenos” ile “dil” anlamına gelen “glossa” sözcüklerinden türetilmiştir.

Metapsişikçiler ksenoglosi fenomeninin iki durumda oluşuyor:

1- Ekminezi deneyleri sırasında veya birtakım koşulların bir araya gelmesiyle oluşan “serbest hatırlama”lar (geçmiş yaşamlardaki olayları anımsama) sırasında. Bu gruba giren ksenoglosi fenomeninde kişinin önceki reenkarnasyonları sırasında öğrenmiş olduğu diller söz konusudur.

2- Trans halindeki bir medyumun bedensiz bir ruhla irtibatı sırasında. Bu gruba giren ksenoglosi fenomeninde medyumun kullandığı yabancı dil irtibatta olduğu, bedensiz varlığın bildiği bir dildir. Bu olayın sözkonusu olduğu medyumluğa poliglot medyumluk denir. Metapsişikçiler bazı ruhsal irtibat seanslarında medyumun beş yabancı dilde konuşabildiğine tanık olduklarını ileri sürmüşlerdir.

Ksenoglosi fenomeninde kişinin kullandığı dil, kimsenin bilmediği, garip bir dil olduğunda fenomen “glosolali” (glossolalia) adını alır. Metapsişikçiler kimi glosolali fenomenlerinde yapılan kayıtların sonradan incelenmesi sonucunda, glosolali fenomenlerindeki yabancı dillerin çok eski uygarlıklarda kullanılmış ölü diller olduklarını saptadıklarını açıklamışlardır. Spiritüalistlere göre ksenoglosi fenomeni gerek reenkarnasyonun gerekse bedensiz ruhlarla irtibatın gerçekliğinin en önemli kanıtlarından birini oluşturur.


Kaynakça :