Duygusal bir yazı yazmamak çok zor!

Çeviri Blog, Türk çeviri sektöründe herkesin kendi fikrini söyleyebileceği, kendi yazılarını yazabileceği ve hep başkalarının kelimelerinin gölgesinde kalmış çevirmenlerin seslerini duyurabilecekleri bir platform hayalinin bir yansıması olarak doğdu.

Kısıtlaması yoktu, sadece çevirmen platformu değildi, çeviri bürosu platformu değildi, çeviri akademisyenlerinin, çeviri öğrencilerinin, çeviri derneklerinin, çeviri yaptırmak isteyenlerin, çeviriye gönül verenlerin, çeviriyi merak edenlerin, aklında “çeviri” olan herkesin duygu, düşünce ve fikirlerini paylaşabilecekleri bir yer olsun istedim.

Türk çeviri sektörünün birçok sorunu vardı. Hala var, hep var olacak belki ama çözüm odaklı düşünerek, ayrı ayrı platformlarda dile getirilen sorunları, muhatabının arkasından konuşmak yerine, cesurca yüzüne söylediğimizde neler değişebilir görelim istedim.

100 sorun varsa, tartışa tartışa 1’i azalsa, 99 kalır. Eh, dünden iyidir.

Dipsiz, derin bir kuyu vardı. Taş atacak deli yoktu. En sonunda çıktım, attım. Önce kendi kendime yazdığım bir çeviri günlüğü iken takipçileri çoğaldı, sonra herkes aileden biri oldu, 100 oldu, 1000 oldu, 4000 oldu. Sonra gizli statüsündeki grubumuz yine yerinde kaldı ama bir de açık grubumuz oldu. Şu anda birinde 5 bine, diğerinde 13 bine yakın üye var.

Kavga ettik mi? Ettik. Tartıştık mı? Sonuna kadar. Mahkemelik de olduk mu? Olduk. Küstük, darıldık, barıştık.

Sabahlara kadar konuştuk. Bazen cümbür cemaat “patlayan” bir işini topladık bir çeviri bürosunun, bazen el ele verdik, çevirisi yetişmeyen veya çok acil bir işi çıkan bir çevirmen arkadaşımıza destek olduk.

İyi büroları iyi çevirmenlerle tanıştırdık. 1000’den fazla iş ilanı verildi, 1000’den fazla iş sahibini buldu.

Çeviri sektöründe yer alan veya alacak herkesin fikirlerini, sorularını, sorunlarını, önerilerini, sevinçlerini, üzüntülerini, kısacası çeviri ile ilgili akıllarına gelen her şeyi paylaşmak istediklerini bir ortak platform oluşturduk.

Çeviri dünyasından kısa kısa haberler verdik

Çeviri atölyeleri, çeviri yarışmaları ve çeviri çalışmaları hakkında bilgi paylaştık.

Çevirmenlerin kendilerini tanıtabildiler, özgeçmişlerini yayınlayabildiler, iş başvurusu yapabildiler

Dilbilgisi çalışmaları yaptık

Etimolojik ve filolojik bilgiler, sözlükler, terimceler ve şablonlar paylaştık.

Çeviri Kitabı’nı çıkardık!500 kişiye basılı haliyle, 5000 kişiye web sitesinden, 1000 kişiye de e-kitap sayfasından ücretsiz olarak ulaştırdık.

20 adet Mütercim Tercümanlık Fakültesi dolaştık, soruları cevapladık, yol gösterdik.

Her elli üyemiz için ağaç dikme şenlikleri düzenledik, toplamda ülkemizin erozyonla mücadele veren bölgelerine toplamda 360 ağaç diktik.

4 adet Çeviri Yarışması düzenledik, gençlere destek olduk, birçok çeviri işletmesinin desteği ile kazananlara çeviri programları, eğitimler, sözlükler, kahve, çikolata, isme özel ağaç gibi birçok hediye gönderdik.

Birçok akademisyenimize çeviri alanındaki yayınları için veri toplamalarında ve istatistik oluşturmalarında destek olduk.

Çevirmenlerin sorunlarını mercek altına alarak çözüm önerileri getirmeye çalıştık.

1000’den fazla genç çevirmenimiz yayınevlerinin ve çeviri işletmelerinin ilanlarını takip ederek işe başladı.

1000’den fazla çeviri öğrencisinin stajına ön ayak olduk.

100’den fazla çevirmenimizin çevirdiği kitapları paylaştık, destek olduk, alkışladık.

Bilgisayarımız çöktüğünde, BDÇ’lerle başımız derde girdiğinde, gece herkes uyurken ayaktaki çevirmenlerle dertleşmek istediğimizde, bulamadığımız bir kelime olduğunda, bir cümleyi çeviremediğimizde, çeviri ile ilgili bir üzüntümüz, mutluluğumuz veya söyleyecek sözümüz olduğunda veya en basitinden kahvemizi yalnız içmek istemediğimizde sesimizi duyurduk.

Çevirmen sağlığı ile ilgilendik, uzmanlarla görüşerek çevirmenlere özgü beslenme ve egzersiz programları oluşturduk. Çevirmenlerin sıkça başına gelen hastalıkları tespit ve çözüm yolları sunduk.

Kahve önerdik, çikolata önerdik, müzik önerdik, klavye önerdik, bel desteği önerdik, kitap önerdik.

Buyrun, yardımcı olduk ya; daha ne yapalım!

Hayal kurduk, belki olur, belki olmaz dedik.

“Çevirmenin Rüyası

Hiçbir alarmın olmadığı Çevirmen Kent’te uykusu bitince güne başladı. Büyük çevirmen ağına uyandığını bildirip, kendisine gelen güzel mesajları yanıtladı, ardından sisteme yüklenen keyifli müziklerden biri eşliğinde içecek musluğunu ayarlayarak kendine sıcak bir kahve doldurdu. Kahvaltısını etmek üzere önce kent pazarına uğradı ve ardından büyük barınağa gidip köpeğiyle biraz oyun oynadı. O uyurken veya çalışırken sadık dostu ile severek ilgilenen birilerinin olması çok güzeldi. Hiçbir zaman kapanmayan büyük kütüphanelerden birine giderek, birbirinin aynı olan ve ücretsiz kullanabileceği en son sistem bilgisayarlardan birine çevirmatik gözlüklerini takarak erişti. Metni okurken çevirisini otomatik olarak ekrana aktaran bu sistem sayesinde çok hızlı çeviri yapabiliyordu. Tabii sınırsız terminoloji veri tabanına, takıldığı yerlerde yardıma koşan uzman editör ekibine de teşekkür etmeliydi. Öğle arası için dostlarıyla çikolatafıskiyelerinin orada buluştu. Biraz sohbet, biraz yemek ve bol kahkahadan sonra öğleden sonrasını Çevirmen Cafe’lerden birinde geçirmeye karar verdi. Musluktan bu sefer bir soğuk limonata doldurdu, yastıkların üzerine uzanıp sisteme bağlanarak çevirisini tamamladı. Akşam üstü köpeğini alarak çiçek nehrinin yanında güzel kokulu bir yürüyüş yaptı ve akşam yemeğinden sonra dostlarıyla açık hava sinemasında en sevdiği filmleri izledi. Panayır havası sona erene kadar sohbet ve dans etti, şarkılar söyledi. Eve döndüğünde neredeyse sabah olmuştu ama bu şehirde geceler hep en güzel saatlerdi. Kaçırmak olmazdı. Bu defa köpeğiyle uyumaya karar verdi ve ona sarılıp uykuya daldı. Sanırım akşam yemeğini fazla kaçırmış olmalıydı ki kendini sürekli kesilen bir internet ve bozulup duran bir bilgisayarda; uykusuzluktan bitap düşmüş ve sırtı, beli, boynu tutulmuş biçimde emeğini hiç anlamayan müşteriler için üç kuruşa çeviri yaparken gördü. Korku ile uyandı ve musluktan sakinleşmek için bir bitki çayı doldurup kocaman pencerelerinden doğan güneşe doğru bakıp gülümsedi. “ Yok artık!” deyip yeniden uykuya daldı…..

Çeviriblog çevirmen düşleri anketinin sonuçlarından derlenmiştir

Ayda bir kez alaylı-mektepli kavgasına karışmak, beş kez yazım hatası düzeltmek ve yanlış çeviri barındıran bir görsel ( tabela, menü, altyazı çevirisi) paylaşmak esastır!

 

Tags: