Çevirmenlik nedir diye sorduğumuzda sıkça karşılaşacağımız yanıtlardan bir tanesi de “bir dilden diğer dile aktarımdır.” olacaktır. Beş kelimede kolaylıkla tanımladığımız bu işlemi yapabilmek ise göründüğü kadar kolay olmamakta ve biz çevirmenlere büyük görev ve sorumluluklar düşmektedir. Birtakım beceri ve edimlere sahip olma gerekliliği de bunlardan bir tanesidir.

Gelin bir çevirmenin sahip olması gereken bazı beceri ve edimlere yakından bakalım.

  1. Dinleme: İyi bir çevirmen olmanın en önemli şartlarından bir tanesi de iyi bir dinleyici olmaktır. İster yazılı çevirmen ister sözlü çevirmen olun, karşınızdaki kişinin sözlerine gerçekten önem vererek bu kişiyi dinlediğinizde, o kişinin söylediklerinden anlayacaklarınız, üstünkörü dinlediğinizde anlayacaklarınızdan çok daha farklı olacaktır. İyi bir dinleme beceresi bizlere iyi bir yorumlama becerisi de sağlar. Özellikle sözlü çevirmenler için vazgeçilmez bir beceri olan dinleme çevirmenlere çevrilecek konuşmanın kelimelerini, niyetini ve genel çerçevede anlamını daha iyi anlamalarına olanak sağlar.
  2. Yazma: Hem ana dilinizde hem de sonradan öğrendiğiniz dilinizde/dillerinizde yazma becerilerinizin gelişmiş olması sizi daha iyi bir çevirmen olmaya götürecek altın becerilerden birisidir. Bir çevirmen olarak, yazma becerisi olmayan bir kimsenin akıcı bir çeviri yapması pek de mümkün olmamaktadır. Hangi kelimenin hangi kelimelerle kullanılacağı, hangileriyle kullanılamayacağı, kaynak metinde geçen bir atasözü/deyimin hedef dilde karşılığının bulunabilmesi, kaynak dildeki bir ifadenin hedef dilde farklı şekilde ifade edilebileceğinin farkında olunması yazma becerimizle doğrudan ilgilidir. Yani, yazma becerisi doğrudan çevirinin kendisi ile alakalıdır.
  3. Kültürel Zeka: Bir çevirmen olarak işimizin aslında kelimelerle değil, kelimeleri var eden ya da kelimelerin var ettiği kültürlerle uğraşmak olduğunu da söyleyebiliriz. Metinler ve diller arasında kültür farklılığından kaynaklı farklılıklar olabileceğinin farkında olan bir çevirmen, kaynak ve hedef dile ve kültüre daha yatkın olacaktır. Çünkü kültürel farklılıkların çeviri sürecini de, ürününü de doğrudan etkileyebileceğinin farkında olacaktır. Örneğin yerelleştirme yapmanız gereken ya da metinlerin farklı bir kültüre göre uyarlanmasını gerektiren metinlerde kültürel zekaya sahip olmanın önemi büyüktür. Çünkü çevrilen metni okuyacak olan hedef kültürdeki okuyucularınızı göz önünde bulundurmanız gerekecektir.
  4. Uzmanlık Alanı: Daha önce bir çevirmenin neden uzmanlık alanı seçmesi gerektiğine bir yazımızda değinmiştik. Uzmanlık alanı seçmenin önemi, burada da karşımıza çıkmaktadır. Bir çevirmenin kendisini yakın ve yetkin hissettiği bir uzmanlık alanı seçmesi, o alanda daha fazla çeviri yapmasına, daha fazla yeterliliğe sahip olmasına ve yeterli tecrübe ve deneyimle birlikte ileride söz konusu alanın önde gelen isimlerinden birisi olmasına bile sebep olabilir.
  5. Gözlem Yeteneği: Bir çevirmenin kişilerin ne söylediğine daha önemlisi neyi nasıl söylediğine dikkat etmesi, jargon, günlük dile ait ifadeler, özel kalıplar gibi pek çok dilsel unsurlarda farkındalığının artmasını sağlayabilir. Dil gelişen ve yaşayan bir varlık olduğu için günden güne bünyesine yeni kelimeler, yeni ifade şekilleri ve yeni kalıplar eklenmekle beraber çevirmenlerin bunlara yetişmesi zorlaşmaktadır. Fakat iyi bir gözlem yeteneği ile, çevirmen bu yeniliklere çabucak adapte olabilir, sadece bu gelişmeleri sözcüksel anlamda öğrenmekle kalmayıp, ne şekilde ve nerelerde kullanılabileceğine dair bilgi de edinebilir.
  6. Bilgisayar Becerileri: Eskiden çevirilerin kağıt kalem kullanılarak ya da sonrasında daktilolarda yazılarak yapıldığı ve bu sürecin günler, haftalar sürebileceği gibi yıllar alabileceğini hepimiz duymuşuzdur. Fakat yaşadığımız çağda kağıt kalemle çeviri yapma, bilgisayarımızın bozulması ya da bulunduğumuz mekanda bilgisayar bulamamamız gibi çok özel durumlarda gerçekleşebilecek bir durum haline gelmiştir. Günümüzde çevirinin kaliteli yapılması kadar çeviri sürecinin de minimum düzeye indirilmesi büyük önem kazanan konulardan birisidir. Bu sebeple pek çok program yazılmış, çevirmenlerin en yakın dostu olmuştur. İşte bu sebeplerden dolayı, bir çevirmenin temel bilgisayar programlarını kullanabiliyor olması gibi bazı çeviri bellek sistemlerini de biliyor ve kullanıyor olması gerekebilir.
  7. Zaman Yönetimi: Çoğu çevirmen serbest çevirmen olarak bireysel projeler üzerinde çalışabilir, bu da onları belli saat aralıklarında bir iş yerinde bulunma zorunluluğundan soyutlayabilir. Fakat bu durumda, çevirmenler kendilerine bir çalışma programı düzenlemeli ve zaman yönetimlerini ellerinden bırakmamalıdırlar. Bu çevirinin teslim tarihi, kalitesi açısından önemli olduğu gibi, çevirmenin fiziksel ve ruhsal sağlığı açısından da büyük öneme sahiptir.
  8. Deneyim: Çeviribilimin her ne kadar teorik yönü bulunsa da, pratik açıdan düşünüldüğünde deneyimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır. Bir dile ne kadar fazla ve ne kadar farklı şekillerde maruz kalırsak ve içinde bulunursak o dili o denli daha geniş açıdan ele alır, o kadar söz konusu dile karşı bakış açımızı geliştirebilir ve yenilikleri fark edebiliriz. Dolayısıyla bu durum, yaptığımız çeviriyi de etkiler. Bir alanda ne kadar fazla çeviri yapıyorsak, o alanda o kadar deneyim sahibi olur, o kadar farklı kullanım ve ifade şekillerine tanık olur ve o kadar gelişme sağlarız.

Kısacası, dinleme, yazma gibi becerilerini geliştirmiş, gözlem yeteneği kuvvetli, bilgisayar programlarını çeviri sürecinde kullanabilen, zaman yönetimini kurabilen, kültürel zekası olan, kendisine uzmanlık alanı seçmiş ve bu alanda emin adımlarla ilerleyen/ilerlemeyi kafasına koyan, deneyimin önemini benimseyen bir çevirmenseniz siz de iyi bir çevirmen olma yolunda başarıyla ilerliyorsunuz demektir!

Kaynakça:

Upwork.com

The Language Factory I

The Language Factory II

Tags: