Her geçen gün biraz daha gelişen ve küreselleşen, bununla birlikte dil öğreniminin de daha çok teşvik edildiği bir dünyada yaşamamıza rağmen hemen her dilde başka dillere çevrilemeyen kelimelerle sıkça karşılaşıyoruz. Yine de, dünya üzerinde ortalama 7000 dil konuşulduğunu ve dış dünya ile en bağlantılı ülkelerden biri olan İngiltere’de bile insanların yalnızca %15’inin ikinci bir yabancı dile hakim olduğunu göz önünde bulundurursak bu durum çok da şaşırtıcı değil…

İngilizce’de karşılığı olmayan kelimeleri sizler için derledik:

  1. Cafuné (Portekizce): Sevilen kişinin saçlarında parmakları dolaştırmak.
  2. Litost (Çekçe): Kişinin, kendisine dışardan bakarak acıması. Kelimeyi, farklı ruh hallerini tasvir etmek için eserinde kullanan yazar Milan Kundera, sözcüğün hiç bir dilde karşılığı olmadığını söyler.
  3. Schnapsidee (Almanca): Yapıldığında muhtemelen kişinin kendinde olmadığı bir planı anlatır. Ya da aklı başında bir insanın kuramayacağı kadar saçma/komik bir planı da ifade eder.
  4. Viraha (Hintçe): Ancak ayrıldıktan sonra ne kadar aşık olunduğunun anlaşılması.
  5. Jayus (Endonezce): Bir şaka/espri düşünün; komiklikten o kadar uzak ki sinirden gülüyorsunuz…
  6. Tsundoku (Japonca): Alınan kitabı okumaya bir türlü zaman bulamamak.
  7. Oodal (Tamilce): Çiftlerin tartışma sonrası sergilediği sahte öfke.
  8. Toska(Rusça): Belirli bir sebep olmaksızın hissedilen ruhsal bunalım, acı.
  9. Abbiocco (İtalyanca): Genellikle ağır yemeklerden sonra oluşan uyuşukluk hali.
  10. Odnoliub (Rusça): Hayatında sadece bir kişi olan ve sadece ona aşık kişi.
  11. Fernweh (Almanca): Daha önce hiç bulunulmamış bir yer için sıla hasreti çekmek.
  12. Komorebi (Japonca): Güneş ışıklarının ağaçlar arasından şerit halinde dağınık olarak görülmesi.
  13. Tingo(Pascuense dili): Birisinin (genellikle komşunun) evinden eşyaların teker teker ödünç alınarak bir daha verilmemesi.
  14. Pochemuchka (Rusça): Sürekli soru soran kişi.
  15. Gökotta (İsveççe): Sabahın ilk saatlerinde ötmeye başlayan kuşları dinlemek üzere dışarı çıkmak için erken uyanmak.
  16. Bakku-shan (Japonca): Ön profilden görülmediği sürece arka profilden hoş gözüken kadın.
  17. Aware (Japonca): Güzel bir anın (özellikle aşkta) kısa sürmesi veya solmasının acı-tatlı hissi.
  18. Shlimazl (Yidce): Müzmin şanssız insan.
  19. Gattara (İtalyanca): Kendini sahipsiz kedilere adamış, genellikle yaşlı ve yalnız kadın.
  20. Hanyauku (Rukwangali dili): Sıcak kum üzerinde parmak ucunda yürüme eylemi.
  21. Prozvonit (Çekçe): Tek kelime ile karşılığına sahip olduğumuz bir sözcük; “çaldırmak”. Evet, para gitmesin diye karşı tarafı bir kez çaldırarak onun geri aramasını beklemek.
  22. Iktsuarpok (İnuit dili): Bir buluşmada karşı tarafın gelmesini uzun süre beklemekten oluşan sinir.
  23. Papakata (Maori dili): Bir bacağın diğerinden kısa olması.
  24. Friolero (İspanyolca): Soğuk havalara karşı özellikle hassas olan kişi.
  25. Schilderwald (Almanca): Çok fazla yön levhası olduğu için kaybolunması muhtemel cadde.
  26. Utepils (Norveçce): Elinizde bira, uzanarak güneşli bir günün tadını çıkarmak.
  27. Mamihlapinatapei (Yagan dili): Bir konuda harekete geçmek isteyen ama aynı zamanda buna başlamaya isteksiz iki kişi arasındaki anlamlı ama kelimelerle anlatılamayan bakış.
  28. Culaccino (İtalyanca): Tabanı ıslak bir bardağın masada bıraktığı iz.
  29. Ilunga (Tschiluba dili): Bir hatayı ilkinde affeden, ikincisinde hoş gören ama üçüncüsünde asla affetmeyen kişi.
  30. Kyoikumama (Japonca): Çocuğunu eğitimsel başarılara zorlayan anne.
  31. Tokka (Fince): Ren geyiği sürüsü.
  32. Schadenfreude (Almanca): Başkalarının kötü durumda olmasından alınan haz.
  33. Wabi-sabi (Japonca): Yaşam ve ölümün doğal döngüsünü kabullenme.
  34. Age-otori (Japonca): Saçını kestirdikten sonra daha kötü görünmek.

Kaynakça

Tags: