Asya Kıtası’nda, klasik dil öğrenim yöntemleri yerini, artıları ve eksileri ile birlikte bambaşka bir modele bırakıyor. Kıta geneline bakıldığında yabancı dil öğretmeni eksikliği göze çarparken, öğrenciler, küresel iş dünyasının söz sahibi İngilizce’yi artık cep telefonları aracılığıyla öğreniyor ve geliştiriyor. Hem sınıfta ders gören hem de günlük online uygulamalar yapan öğrenciler daha etkin ve kaliteli bir İngilizce eğitimi alıyor.
Örneğin Tayland’da akıcı derecede İngilizce bilen öğretmen sayısı oldukça az ve öğrenciler yeterli sıklıkta dil öğretimi alamıyor; alabilseler bile etkili olmuyor. Bir kaç yıl önce yapılan bir araştırma, Tayland’daki toplam 43.000 İngilizce öğretmeninden yalnızca 6 tanesinin İngilizce’ye tam anlamıyla hakim olduğunu gösteriyor. Bu durumda, çocuklarının iyi derecede İngilizce bilmesini isteyen ebeveynler çözümü özel derslerde buluyor ki bu da her zaman her aile için mümkün olmuyor..
Tayland ve genel olarak tüm Asya Kıtası’ndaki bu sorunu gözlemleyen Qooco adlı online dil öğrenim şirketi 2010 yılında duruma el koydu. Asya genelinde öğrencilere İngilizceyi yeni yöntemlerle öğretme tutkusuyla yola çıkan Qooco; öğrencilere, sürekli günlük dersler ve dil kazanımı sağlayan oyunlar sunan online bir portal. Kıta çapında okullarda erişim sağlanabilen bu platform, öğrenciler okulda aldıkları yabancı dil derslerine düzenli olarak katkı sağlıyor.
Şimdilerde Qooco, Mandarin öğretmeyi de amaçlıyor. Böylelikle öğrenciler, iş dünyasının en önemli iki dilini etkin bir şekilde öğrenebilecekler.

Öğrenciler, Yabancı Dile Her Gün Zaman Ayırmalı

Tayland üzerinden devam edecek olursak; yabancı dil ders saatinin 1’den 5’e çıkarılmasına rağmen yetersiz ve pasif öğrenim nedeniyle aileler özel derslere yöneliyor. Özel dersin içeriği dolu dolu olsa bile genelde haftada sadece bir gün ders alınıyor ve bu da sürekliliği olumsuz etkiliyor.
Söz konusu durumun, çoğu Asya ülkesinde aynı olduğunu belirten Qooco yöneticisi David Topolewski şöyle söylüyor: “ Asya’da, okul dışında dil öğrenim endüstrisi büyük ölçüde, öğrencilerin hafta sonu katılabildiği ‘haftada bir’ sistemine dayanıyor. Bana göre, derhal aşılması gereken en büyük engel bu.”
Bununla birlikte, umut vadeden değişimler de var: bazı ülkelerde, mesela Çin’de, haftada üç veya dört gün yabancı dil dersi müfredatta ve “haftada bir” sistemi düşünüldüğünde bu büyük bir gelişme.
“Konuya ilişkin araştırmalar yapan bir çok insanla konuştuktan sonra anladım ki; dil öğreniminde başarısızlığın en temel nedeni yetersiz uygulama, sık sık tekrar yapmama ve sonuç olarak da doğru ve yanlışların öğrenciye geri dönememesi. Online öğrenim ise şu anlama geliyor: her zaman her yerde uygulama imkânı. Bu, her şeyi çok daha kolay kılıyor.” diyor Topolewski.

Geleneksel ve Modernin Sentezi

Yeni modelin artılarına karşın Topolewski, tüm öğrenme sürecinin sadece cep telefonlarına bağlı olacağını düşünmüyor. Aksine, teknolojinin, okul eğitimini devralmaktan ziyade iyileştireceğine inanıyor. “Yeni sistem, hibrid bir model teşkil edecek ve yaşa göre de değişkenlik gösterecek.” diyor ve öğrencilerin yaş ortalaması arttıkça online öğrenime katılma oranının da artacağını öngörüyor.
Bununla birlikte, yaşça küçük öğrenciler için sosyalleşmenin, grup çalışmaları yapmanın, sadece yaşıtların ve öğretmenin oluşturduğu bir sınıf deneyiminin önemini de vurguluyor kendisi.

Diğer Asya Ülkeleri Çin’in Gerisinde

Topolewski, Çin ile kıyasladığında Vietnam’ın 3-4 yıl daha geride olduğunu belirtiyor. Vietnam’da hemen her ebeveyn akıllı telefona sahip ancak telefonlarını çocuklarıyla paylaşmak konusunda isteksiz.
“Aynı durum 3-4 yıl önce Çin’de de söz konusuydu ancak şu an aileler 3 yaşındaki bir çocuk için bile yabancı dil egzersizleri yapabileceği bir telefon veya tablet alıyor. Aynı zihniyetin Vietnam’da da oluşmasını umuyoruz. Ne kadar zaman alır bilinmez ama bu bilinç bir şekilde oluşacak. Vietnamlı öğrenciler oldukça zeki ve istekli yani hâlihazırda motivasyon mevcut ancak ülke, Çin’e ayak uydurmalı ve dil öğreniminin günlük olarak nasıl verilmesi gerektiğini anlamalı. Japonya’ya bakın mesela; yüzbinlerce dolarla dönen uzun soluklu bir pazar fakat kendini geliştirmek yerine işe yaramayacak aynı şeyleri tekrarladığı için somut bir ilerleme yok ortada. Ve bu durum Asya’nın genelinde böyle. Örneğin Kore, kıtada İngilizceye en fazla yatırım yapan ülke olmasına rağmen günlük uygulama ortamı sunmadığı için çabasının karşılığını alamıyor. Tüm bu örnekler tek bir kapıya çıkıyor: her gün bol bol tekrar ve uygulama!”

Online Öğrenim Neden Bu Kadar Cazip?

Topolewski ’ye göre, cep telefonlardan online öğrenim gerçekten işe yarıyor. Bu öğrenim modelini bu kadar cazip kılan pek çok faktörden bazılarını ise şöyle sıralıyor: Birinci neden, kolay ulaşılabilirlik. İkinci olarak “oyunlaştırma” adı verilen teknik. Öğrenciyi, sanal oyunlarda karşılaştığı ambiyansa dahil etmek, çok daha eğlenceli ve öğretici bir ortam oluşturuyor. “Meşgul olduğu şeyi, ev ödevinden ziyade oyun olarak görmesini sağlıyoruz.” şeklinde açıklıyor Topolewski. Dahası, öğrenciler, uygulamadaki durumlarının geri bildirimini veri şeklinde hızlıca alabiliyorlar.
“Geleneksel öğrenim metotları, sağladığımız geri bildirim verilerini sağlayamıyor ne yazık ki. Dil öğrenimi zaten masraflı bir süreçken, okullar böyle bir hizmet vermek istese maliyet 6 katına kadar çıkabilir. Online öğrenimde ise hem maddi açıdan kazanç söz konusu hem de öğrenci, başarısının yerini biliyor. Yani oldukça bütünleyici bir sistem.”

Asya’da Dil Öğrenimi için Sırada Ne Var?

Online öğrenim, öğretmenlere çok daha yardımcı olabilir ve üzerlerindeki zaman ve baskı faktörlerini iyileştirerek çok daha olumlu bir sınıf ortamı yaratabilir.
Topolewski, son olarak şöyle söylüyor: “ Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik çevresinde heyecan verici gelişmeler olacağını düşünüyorum. Bir kaç yıl sonra olması muhtemel. Çok fazla veri topluyoruz; hangi öğrencinin başarısının nerede olduğunu analiz edebileceğiz. Qooco, kimin nerede hata yaptığını saptayacak ve anlamadığı noktaları geliştirebilecek. Bunu başarırsak, öğrencilerin yükü azalacak, kazanımı artacak.”


Kaynak

Tags: