Arz-talep dengesini anlayabiliyorum, İngilizce dilince çok çevirmen bulunduğu için fiyatın düşmesini de ekonomi geçmişimle idrak etmeye gayret ediyorum. Ama sistemin şu şekilde olması gerektiğine inanıyorum: Türkçe’den herhangi bir yabancı dile çeviri bedeli sabit olmalı, uzmanlık alanına göre üstüne alan farkı konmalı, editör denetiminden geçmeli, yerelleştirme yapılmalı ve en son imla kontrolü ile istenirse dizgi ücreti konulmalı. Yani bir çevirmen standart bir iş için 15 TL, uzmanlık alanına göre 20 TL alırsa, editör 10 TL, yerelleştirme uzmanı 10 TL, imla kontrolü için 5 TL, grafikerler ise 10 TL, tercümenin maliyeti 55-60 TL olmalı, tercüme bürosu da kendi kazancını koymalı, fiyatlar buna göre verilmeli. Her dil için bu geçerli olmalı, hiç kimse indirim yapmamalı, tercüme bürosunun ve çevirmenin seçilebilirliği işinin kalitesine ve yeterliliklerine bağlı olmalı. Bu ütopik bir sohbet olabilir, EN 15038’de bütün bu adımların yapılması şart koşuluyor çeviri tesliminde. Prosedürün uygulanabilirlik denetmenliğinden başlayan 16 adımlık bir süreçler dizisi var. Bunu ben yurt dışından bir müşteri ile konuştuğumda hak verirken, ülkemizde bunu anlattığımda müşteriler, “bi zahmet yapıverin” diyor ve bütün bu süreci “çeviri”ye dahil ediyor. Çevirmen, aynı zamanda yerelleştirme uzmanı, aynı zamanda grafikeri aynı zamanda editör, aynı zamanda yazım denetmeni olmak zorunda mıdır? Ve bunu son zamanlarda gördüğümüz ilanlarla ” 2.5 TL”ye mi yapmak zorundadır? Burada kaliteden ne kadar bahsedilebilir?

Tags: