Yazar, bir metni yoktan var ederek, onun geniş kitlelere ulaşmasını sağlayan ve bu sayede topluma sosyal bir mesaj ileten kişidir. Dolayısıyla, denebilir ki, yazar ve metin arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Bu ilişki, çevirmenin de dahil olmasıyla farklı bir boyut kazanır zira çevirmenin görevi önceden yazılan bir metni farklı bir dile ve kültüre çevirerek hedef kitle tarafından tanınmasını sağlamaktır. Çevirmen o halde bir arabulucudur demek yanlış olmaz. Başka bir deyişle, çevirmen; yazar ve metin arasında sağlanan ilişkiyi kendi toplumunda var edebilmek için sürece dahil olur. Çeviri süreci boyunca, çevirmen kaynak metnin, kaynak kültürde ve dilde sağladığı etkiyi, hedef kültürde yaratabilmek ve metnin hedef okuyucu tarafından “kabul edilebilirliğini” veya “yeterliliğini” (Toury) sağlamak için azami bir dikkat göstererek, çeşitli yöntem ve kuramlardan faydalanabilir. Bu yazımızda, çevirmenin faydalanabileceği en yaygın bazı temel çeviri kuramları üzerinde durulacaktır. Her çevirmen, çevirisine başlamadan önce kendine bir amaç belirler. Bu amaç veya hedef, çevirmenin kendisi tarafından belirlenebileceği gibi müşteri veya yayınevi tarafından da belirlenebilir. Bu konuyla ilgili olarak, Alman dilbilimci ve çeviri kuramcısı Hans J.Vermeer’in geliştirdiği Skopos kuramına değinmek yerinde olur. Skopos, Yunanca bir terim olup, amaç, erek, hedef, gaye, niyet gibi anlamlara gelmektedir. Vermeer’a göre, her eylemin bir amacı vardır. Çeviri de bir eylem olarak algılanmalıysa. Çevirinin de bir amacı bulunmaktadır (Vermeer 1989/2000:30). Bu amacın kim tarafından belirlenebileceğini yukarıda belirtmiştik Çevirmen, kim tarafından belirlenirse belirlensin, bu amacın erek dilde sağlanması için ara buluculuk görevini üstlenir. Skopos kuramı, bütün çeviri kuramları içerisinde en yaygın olarak kullanılan, işlevsel bir kuramdır ve hedef odaklı yaklaşımı savunur. Yani, önemli olan hedef kitlenin beklentisidir. Ancak bazı çeviri kuramcıları, Skopos’un kaynak kutuplu da olabileceğini çünkü çevirinin kültürler arası olduğunu iddia etmektedir (Snell-Hornby, 1988:82). Skopos kuramına göre, çevirmen çeviri eyleminde çeviri görevini üstlenen iki kültürlü bir uzmandır.

Dolayısıyla, söz konusu metni çevirirken çevirmenin konuya tam hâkim olması beklenir. Ancak bu şekilde, “yeterli” veya “kabul edilebilir” bir çeviri ortaya çıkacaktır. Skopos kuramı uygulanırken, kaynak metnin birden çok amacı olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durumda, çevirmen bu amaçların erek dile ya aynı şekilde ya da kendi kültürü ve ideolojik yapısına uygun olarak aktarılmasını sağlamalıdır.

Skopos kuramına değinmişken, yine bir Alman dilbilimci ve çeviribilimci olan Katharina Reiss’ın, Karl Bühler’den esinlenerek geliştirdiği metin türlerine de değinelim. Reiss’a göre dört metin türü bulunmaktadır. Bunlar; bilgi verici, anlatımcı, işlemsel ve görsel işitsel metinler olarak bilinir. Çevirmen, metni çevirmeye başlamadan önce metnin türünü saptamalıdır. Metin bilgilendirici bir metinse, önemli olan bilgilerin eksiksiz ve doğru olarak aktarılmasını sağlamaktır. Biyografi yazıları, teknik metinler bu gruptadır. Şayet, anlatımcı bir metinse,  kaynak metin yazarının kendi kültüründe sağlamış olduğu etkinin hedef kültürde de sağlanmasına dikkat edilmelidir. Romanlar, şiirler, öyküler anlatımcı metinlere örnektir. Çevirmenin, sorumlu olduğu metin işlemsel bir metinse,  daha çok uyarlama metodu kullanılır çünkü işlemsel metinlerde önemli olan, yabancı dilde yazılan metni hedef kültüre uyarlayarak çevirmektir. Okuyucu provoke etmek amacıyla yazılan broşürler, vaazlar işlemsel metinlerdir. Hıristiyanlara yönelik hazırlanan bir broşürün içerdiği anlamdan uzaklaşmamak kaydıyla Müslüman bir topluma, o toplumun dini geleneklerini yansıtarak yani uyarlayarak çevirmekse işlemsel bir çeviriye örnektir.  Görsel işitsel metin türleri ise hem yazılı hem sözlü metinlerdir. Bir slayt, video, sunum görsel işitsel metinlere örnektir. Bir metin, bazen bu dört metin türünün özelliğini aynı anda taşıyabilir. Örneğin, medikal bir metin ağırlıklı olarak bilgilendirici olsa da anlatımcı ve hatta işlemsel veya görsel işitsel olabilir. Reiss bu şekilde hazırlanan metin türlerine melez metinler adını vermiştir (Reiss, 1971/2000). Bu noktalardan hareketle, çevirmen kaynak metni çok iyi anlamalı ve doğru çeviri stratejilerini belirlemelidir. Çeviri sürecinde çevirmenin kararlarını ciddi anlamda etkileyen bir diğer kuram da Amerikan çeviribilimci Lawrence Venuti tarafından geliştirilmiştir. Lawrence Venuti, çeviri sürecinde iki farklı kavram üstünde durmuştur. Bunlar “yerlileştirme” (domestication) ve “yabancılaştırma” (foreignization) çeviri stratejileridir. Yerlileştirme, hedef kültürün özeliklerini taşıyan ve hedef okuyucunun beklentisini göz önüne alan bir çeviri stratejisidir. Daha çok uyarlama metoduyla ilişkilendirilir ve genelde ideolojik nedenlerle uygulanır. Örneğin, Amerika’ya özgü olan “hot dog” Türkçeye kelimesi kelimesine çevrilemez. Kelimesi kelimesine çeviri yapıldığında ortaya “sıcak köpek” gibi komik bir sözcük çıkar. Çevirmen, bu yüzden yerlileştirme yöntemini uygulayarak, bu ifade yerine “köfte ekmek” kavramını kullanabilir. Yabancılaştırma yöntemi ise, hedef dile özgü kültürel değerlerin göz ardı edilerek yabancı kültürdeki bir sözcük öbeğini veya ifadeyi değiştirmeden aktarmaktır. Çevirmenler, bazen yabancılaştırma yöntemini de ideolojik nedenlerle uygulayabilirler. Şöyle ki erek kültürde normal karşılanmayacak bir ifade aynen bırakılarak, oluşacak tepkiler minimize edilebilir. Yabancılaştırma yöntemi ayrıca kaynak metnin kültürel, tarihsel veya dilbilimsel özelliklerini vurgulamak üzere de kullanılabilir.

Yazımızda anlatılan bu kuramlar haricinde çevirmenin çeviri süreci boyunca uygulayabileceği pek çok kuram bulunmaktadır. Asıl önemli olan bu kuramları doğru olarak saptayıp uygulayabilmektir. Kuramlar uygulamaya dökülmedikçe çeviride hatalar olması kaçınılmazdır. Bu, dümeni tutmayı bilmeyen birine gemi emanet etmeye benzer. Bunun sonuçları ağır olabilir. Yani çevirmen  kurumlarla, kişilerle ve hatta devletle problem yaşayabilir, parasını alamayabilir ve mahkemelik olabilir. Bu gibi sonuçlarla karşılaşmamak adına, çeviriyle ilgilen herkesin belli ölçüde kuram bilgisine sahip olması ve onu uygulayabilmesi son derece önemlidir

Kaynaklar

  • Reiss, K (1971/2000). Möglichkeiten und Grenzen der Übersetzungkritik, Munich: M. Hueber, translated (2000) by E.F. Rhodes as Translation Criticism: Potential and Limitations, Manchester: St Jerome and American Bible Society. l
  • Snell, Horny M. (1988). Translation studies: An integrated approach. Amsterdam/Philadelphia: J. Benjamins Pub. C
  • Venuti, L (1997). “The American tradition”, Routledge Encylopedia of Translation Studies in M. Baker (ed.) (1997a). 305.15.
  • Vermeer, H. J (1989/2000). “Skopos and commission in translational action”, Translation Studies Reader in Lawrence Venuti (ed) (2000). 221.32

Yazar Hakkında

Arş. Gör. Mehmet Cem Odacıoğlu

Sakarya Üniversitesi Çeviribilim Bölümünde Araştırma Görevlisi olarak çalışmakta ve Çeviribilim doktora eğitimine devam etmektedir. Çeviri kuramları, tıp çevirisi, çeviri teknolojileri ve teknik çeviri alanlarıyla ilgilenmektedir.

Bazı Çeviri Kuramları Işığı Altında Çevirmenler ve Çeviri İlişkisi

Çeviri Kitabı

Bölüm: Çevirmen Olmak ve Çevirmenlik Mesleği

Tags: