Her dilin kendine özgü birtakım zorlukları vardır ve bizler de bu dilleri öğrenmeye çalışırken sık sık karşımıza çıkan bu zorluklarla mücadele veririz. Örneğin, bir lingua franca olan İngilizceyi düşündüğümüzde bizler için en büyük zorluğu bir kelimenin birbirinden farklı birçok anlama gelmesi ya da birbirinden farklı birçok kelimenin aynı anlama gelmesini sayabiliriz.

Bir makale okuduğumuzu düşünelim, yer yer karşımıza bilmediğimiz ve sözlüğe bakma gereksinimi hissedeceğimiz kelimeler çıkacaktır. Bu makalemiz çevreyi korumak konulu bir makale olsun. İçerisinde geçen bu korumak kelimesinin de İngilizce karşılığını bilmiyor olalım, herhangi bir İngilizce-Türkçe sözlüğe girdiğimizde karşımıza çıkması muhtemel olan ilk beş sonuç save, guard, protect, preserve, conserve’dür. Peki şimdi bu makaleyi sadece okumayacağımızı aynı zamanda da çevireceğimizi düşünelim. Bu beş sözcükten hangisini seçmemiz daha uygun olacaktır? Bu beş sözcük, bize sözlüğün söylediği gibi eş anlamlı sözlükler midir, yoksa aralarında nüanslar da var mıdır?

Gelin, eş anlamlı olduklarını ve dolayısıyla birbirlerinin yerine kullanılabileceklerini düşündüğümüz birkaç kelimeye birlikte göz atalım.

Yukarıdaki örnekten de hareketle, ilk kelimelerimiz, “save, guard, protect, preserve, conserve” olsun.

Yukarıdaki örnekten de hareketle, ilk kelimelerimiz, “save, guard, protect, preserve, conserve” olsun.

Her bir kelime için Oxford Dictionaries’in verdiği ilk tanımlara bir göz atalım:

  • Save:

Keep safe or rescue (someone or something) from harm or danger.

‘they brought him in to help save the club from bankruptcy’

  • Guard:

Watch over in order to protect or control.

‘the gates were guarded by soldiers’

  • Protect:

Keep safe from harm or injury.

‘he tried to protect Kelly from the attack’

  • Preserve:

Maintain (something) in its original or existing state.

‘all records of the past were zealously preserved’

  • Conserve:

Protect (something, especially something of environmental or cultural importance) from harm or destruction.

‘the funds raised will help conserve endangered meadowlands’

 

Oxford Dictionaries’in verdiği açıklamalar ve örneklerin ardından araştırmalarımızın sonucunda da:

Protect daha çok bir şeyi ya da kimseyi zarar görmemesi için korumak anlamı taşırken,

Save daha çok bir şeyi ya da kimseyi bir durumdan kurtarmak,

Guard, henüz meydana gelmemiş fakat gerçekleşmesi muhtemel bir durumdan bir şeyi ya da bir kimseyi korumak,

Preserve, bir şeyin içerisinde bulunduğu durumu devam ettirmesi, güncel durumunun bozulmasını engellemek amacıyla korumak,

Conserve ise bir şeyi zarar görmemesi, bozulmaması için korumak anlamlarına gelmektedirler.

Conserve aslında telaffuzu açısından kulağımıza aşina gelen bir kelime: Konserve. Konserve kelimesinin etimolojisine baktığımızda, Fransızca “conserve”den geldiğini ve muhafaza edilmiş yiyecek anlamında kullanıldığını görüyoruz. Zaten bir yiyeceğin konserve içerisinde olmasının sebebi de uzun süre muhafaza edilmesini, bozulmamasını sağlamaktır. Bu ayrıntı da bize conserve ile bir bağlantı sunabilir.

Diğer bir örneğimiz ise, anımsamak/hatırlamak anlamlarına gelen kelimelerimiz olarak “remember, recall, remind” olacak.

Yine, Oxford Dictionaries’in bu dört kelime için yaptığı açıklamalara ve verdiği örneklere göz atarak başlayalım.

  • Remind:

Cause (someone) to remember someone or something.

‘he would have forgotten my birthday if you hadn’t reminded him’

  • Recall:

Bring (a fact, event, or situation) back into one’s mind; remember.

‘I can still vaguely recall being taken to the hospital’

  • Remember:

Have in or be able to bring to one’s mind an awareness of (someone or something from the past)

‘no one remembered his name’

Yukarıdaki açıklamalardan ve örneklerden de göreceğimiz üzere:

Remind, bir durumu/olayı/kimseyi birisinin bize hatırlatması ile bizim hatırlamamızdır. Yani dışarıdan bir etki sonucu biz hatırlama fiilini gerçekleştirmiş oluruz. Dolayısı ile remind kelimesi nesne aldığından geçişli bir fiildir de diyebiliriz.

Recall’da da yine bir hatırlatma anlamı vardır, fakat remind’dan farklı olarak recall kelimesinde bir durumu/olayı/kimseyi bize hatırlatan yine kendimizizdir. Yani dışarıdan bir etkiden ziyade, bir durumu hatırlamak için zihnimizi zorlayıp hatırlama fiilini yerine getirdiğimizde “recall” fiilini yerine getirmiş oluruz diyebiliriz.

Remember için ise, zihin hatırlanacak olan durum için hazır bekliyordur. Yani remember kelimesinde, recall kelimesindeki hatırlamaya çalışma çabası yoktur. Söz konusu olay/durum/kişi aklımıza gelir ve hatırlamış oluruz. Ayrıca, remember kelimesinin yanında bir nesne kullanarak geçişli bir fiil yapabileceğimiz gibi, nesneyi kaldırarak bu fiili geçişsiz fiil de yapabiliriz.

Ayrıca, remind ve recall kelimelerinin içerdiği anlam bizlere remember kelimesinin yerine getirdiği işlevin remind ve recall kelimelerinin yerine getirdiği işlevden bir sonraki adım olduğunu gösterir. Yani bir kimse/şey (remind) ya da kendimiz (recall) bize bir şey hatırlatmaya çalışır ve hatırlatırız sonucunda da söz konusu şeyi hatırlamış (remember) oluruz.

Sözlüklerden ve çeşitli kaynaklardan ulaştığımız açıklamalar ve örnekler ışığında, aslında aynı anlama geldiğini ve birbirinin yerine de kullanılabileceğini düşündüğümüz bu fiillerin aslında kendi aralarında ufak da olsa nüanslar bulunduğunu ve bu nüansların bizim vermek istediğimiz anlama da etkileri olabileceğini böylelikle hep birlikte görmüş olduk.

 

KAYNAKÇA:

Etimoloji Türkçe

Oxford Dictionaries

Hinative

BBC-Learning English

 

 

Tags: