Yılda yüzlerce yabancı film vizyona giriyor ve çeviri hayatın her alanında olduğu gibi film sektörünün de ayrılmaz bir parçası olmaya devam ediyor. Diğer çeviri alanlarıyla karşılaştırıldığında farklı ve kendine has bir zorluğu olan film çevirisinde belki de hepimizin dikkatini çeken şey genellikle garip ve absürt bir şekilde çevrilen/yerelleştirilen film isimleri oluyor. Siz de bu isimlerin çevrilmesinin arkasındaki süreci, nedenleri ve teknikleri merak ediyorsanız, bu haklı merakınızı yazımızın ilerleyen bölümünde fazlasıyla giderebilirsiniz.

Yazımıza öncelikle film isimlerinin işlevinden ve bazı özelliklerinden bahsederek devam etmek isabetli olacaktır. Film isimleri tıpkı kitap kapakları gibidir. Her ikisi de aynı ticari kaygıyı taşır. Yayınevleri kitap kapaklarını oldukça ilgi ve dikkat çekici şekilde tasarlarlar ki, kitabın konusuna bile bakmadan, okur, onu satın alma isteğinde bulunsun. Film yapımcıları da aynı düşünce doğrultusunda hareket ederler. Film isimleri tüm filmi özetleyen, genellikle birkaç kelimeden oluşan kısa başlıklar olduğundan filmi izlemesi için izleyiciyi eşsiz bir arzuyla harekete geçirmelidir. Ayrıca, her bir film bir sanat eseridir ve üretildiği kültürden esintiler yansıtır. Diğer sanat türleri gibi kültürün ayrılmaz bir parçası olan filmlerin içinde bulunan kültürel mesajlar ve ifadeler isimlerine de yansır, bu nedenle film isimleri de kültürel ögeler olarak değerlendirilir.

Yukarıda sıklıkla kullandığımız ‘’çeviri’’ için aslında ‘’yerelleştirme’’ desek sanıyoruz ki yanlış olmaz. Çünkü film isimleri genellikle çevrilmez, filmin vizyona gireceği ülkedeki seyircinin kültürel, politik ve sanat algısına bağlı olarak seyirciyi filme yönlendirmesi için çevirmenin ya da yerelleştirme uzmanının kültürel birikimi aracılığıyla yerelleştirilir. Tamamen çeviri olarak nitelendirebileceğimiz film isimlerinin yanı sıra hiçbir şekilde çevrilmeyen ya da yerelleştirilmeyen ve olduğu gibi bırakılan isimlere de rastlarız.

Üretildikleri kültürden bir başka kültüre çevrilirken oldukça zorlayıcı olan film isimleri mevcut ve bunlardan en çok bilineni Eternal Sunshine of The Spotless Mind isimli film. Aslında film, ismini Alexander Pope’un Eloisa To Abelard adlı şiirindeki bir mısradan alıyor ve Türkçeye çevrildiğinde Türk izleyici için anlamsız ve yetersiz bir çeviri ortaya çıkıyor. Bu sebeple de Türkçeye Sil Baştan olarak aktarılmış. Ayrıca 1994 yapımı Leon filmi, Sevginin Gücü; The Hangover ise Felekten Bir Gece olarak aktarılmış. Çevirmen ve yazar Sevin Okyay, film eleştirmeni Burçin S. Yalçın ve Türkiye Çevirmenler Derneği Başkanı Ahmet Varol bu durum hakkında çevirmenin filmin konusunu anlatan çeviriler gerçekleştirebileceğini ifade ediyor.

Türkçeye çevrildiğinde herhangi bir anlam ifade etmeyecek film isimlerinin Eternal Sunshine of The Spotless Mind örneğinde olduğu gibi filmin konusuna göre çevrilebileceği ifade ediliyor.

Lost in Translation isimli filmi belki duymuşsunuzdur. 2013 yılında ABD ve Japonya ortaklığında çekilen filmin konusu yabancı oldukları bir şehirde birbirleriyle iyi anlaşan iki kişinin hikayesidir. Filmin birebir çevirisi ise ‘’Çeviride Kaybolmuş’’ olabilir ancak farklı ülkelerde vizyona giren filmin farklı çevirilerine baktığımızda aslında çevirmenlerin çeviride kaybolduklarını görebiliyoruz. Örneğin, Portekizceye O Amor É um Lugar Estranho (Aşk Garip Bir Yer), Rusçaya Трудности перевода (Çeviri Zorlukları), Kanada’da Fransızcaya Traduction İnfidèle (Sadakatsiz Çeviri) ve Türkçeye ise Bir Konuşabilse olarak aktarıldıklarını görüyoruz. Bu çevirilerden Kanada için Fransızcaya çevrilen film isminin oldukça başarılı olduğunu söyleyebiliriz çünkü filmdeki iki başkarakter evlidir ve hem orijinal anlamı yansıtır hem de karakterlerin durumları hakkında seyirciye fikir verir. Dolayısıyla orijinalinden farklılık gösteren her film ismini ‘’Böyle çeviri mi olur?’’ veya ‘’Çevirmen saçmalamış!’’ gibi basmakalıp yargılarla yaftalamak doğru değildir.

Birçok ülkede vizyona giren Lost In Translation filminin birbirinden oldukça farklı çevirileri bulunmakta ve en başarılısının Fransızcaya yapılan çeviri olduğunu söylemek mümkün.

Bunun yanı sıra, bazı film isimlerinin orijinal anlamını karşılayacak şekilde çevrildiklerini söylemek de mümkün. Örneğin Minority Report; Azınlık Raporu, Kingdom of Heaven; Cennetin Krallığı, The Lord of The Rings; Yüzüklerin Efendisi olarak çevrilmiştir ve herhangi yerelleştirme stratejisi gerektirmeden hedef kültürde olumlu bir etki bırakmıştır.

Yukarıda, isimleri hiç çevrilmeyen ve olduğu gibi bırakılan filmlerin olduğundan da bahsetmiştik. Bu film isimlerinin ortak özellikleri orijinal film isminin genellikle bir yer adı, tarihi bir kahramanın adını barındırmasıdır. Buna benzer olarak filmin, ismini başkarakterinden aldığı ve konusuna göre çevrildiğinde bile orijinal ismin ifade ettiği anlamın ve hissin kaybedilme riskinin olduğu durumlar vardır. Harry Potter, Forrest Gump ve Logan filmleri bunun en güzel örneğidir. Bu gibi durumlarda amaçlanan şey filmin hedef kültüre yaklaştırılmasından ziyade hedef kitlenin orijinal filmin özgünlüğüne yaklaştırılmasıdır.

Özetle, kültürün ve kültürel ögenin olduğu yerde çeviriden bahsetmemek neredeyse imkansızdır. İnsanları ve kültürleri birbirine yaklaştıran çeviri, parçası olduğu kültürün şartlarını ve bağlamını en iyi şekilde yansıtma biçimi olan filmlerde ve isimlerinin aktarılmasında da hayati bir görevi yerine getirmektedir. Kimi zaman anlamsız gelen bir film ismi, çoğunlukla hedef kültürde konuşulan dilin ve bu dildeki kelimelerin seyirci üzerindeki etkisi ve gücüne göre çevrilmekte ya da yerelleştirilmektedir. Zaman zaman yerelleştirmenin gereksiz olduğu durumlarla karşılaşılmaktadır ancak bunu da tamamen çevirmene yüklemek yanlış bir algıdır. Çünkü, sanatsal kaygıyla üretilen filmlerin yanı sıra vizyona giren filmlerin çoğu ticari bir kaygı barındırmaktadır ve daha çok seyirci kitlesinin ilgisini çekmek ve filmi izlemesini sağlamak için film yapımcıları doğal olarak bu filmlerin isimlerini aynı kaygı doğrultusunda belirlemektedir. Örneğin, türü romantik komedi olan bir filmin isminde aşk, sevgi gibi kavramları sıklıkla görmemiz veya türü korku olan ancak orijinal ismi farklı olan filmlerin isminde ölüm kelimesine sıklıkla rastlamamız bir tesadüf değildir. Kısacası, sinema sektöründe sıklıkla eleştirilen noktalardan biri olan film isimlerinin çevirisi konusu sadece ve sadece çevirmene ve çeviriye atfedilecek bir konu değildir. Çünkü, çevirmenin görevi maddi ve ticari amaçlarla hareket eden film şirketlerinin belirlediği kriterlere uyarak görevini yerine getirmektir.

Kaynakça
On Translation Strategies of English Movie Titles
Film adları Türkçeye neden farklı çevrilir?
The Best and Worst of Movie Title Translations
Bir Konuşabilse (Lost In Translation)

Tags: