Deyimler her dilde zamanla oluşan ve konuşmayı zenginleştiren unsurlardır. Deyimler sıklıkla benzerliklere ve metaforlara dayanırlar. Bu yüzden bir deyimi öğrendiğinizde benzetilen unsurları ve metaforları da öğrenmiş olursunuz. İngilizce deyimleri anlamanın yolu, onların hiçbir zaman yazıldığı ve okunduğu anlamını irdelememenizdir.

(To) Hit the books

Bu deyim öğrenciler arasında yaygın olarak kullanılan bir deyimdir. Özellikle Amerikan üniversite öğrencileri derslere çok çalışmaları gerektiğinde bu deyimi kullanırlar. Özellikle sınavlardan önce yoğun bir şekilde derse çalışma anlamına gelmektedir.

(To) Stab someone in the back

Birini arkasından bıçaklamak dilimizde de kullanılan bir deyimdir ve İngilizcedeki anlamıyla aynıdır. Anlam olarak bize yakın olan ve bize güvenen birinin güvenini suiistimal ederek ve ona gizlice ihanet ederek duygularını incitmek demektir. Böyle davranan birine de back stabber (arkadan bıçaklayan, arkadan vuran) denir.

(To) Sit tight

Normal kelime anlamı kendini kasarak oturmak olacak bu ifade deyimsel olarak sabırla beklemek ve yeni bir bilgi edinmeden herhangi bir eyleme girişmemek demektir. Yılmadan devam etmek, niyet ve fikrinden vazgeçmemek anlamındadır.

(To be ) Under the weather

Eğer biri “under the weather” deyimini kullanıyorsa genel olarak kendisini iyi hissetmiyor demektir. Bu iyi hissetmeme belki çok çalışmaktan dolayı oluşan bir yorgunluktan, belki bir baş ağrısından kaynaklanabilir; ama önemli veya ciddi bir sorun değildir.

(To) Face the music

Söylenmek istenen  gerçeklerle yüzleşmektir. Bu deyim kullanıldığında bir durumun iyi olsun kötü olsun (çoğunlukla kötü yanları) her sonucunun kabullenilmesi veya bunların çözümüne cesaretle girişilmesi gerektiği anlatılmaktadır.

(To be) On the ball

Bununla belirli şeyleri anlamakta çok hızlı olunduğu, bir duruma çok hazırlıklı bulunulduğu ve hızlı (ve doğru) bir şekilde karşılık verildiğini ifade etmek isteriz. Örneğin gelecek hafta teslim edeceği ödevi şimdiden bitirmiş olan bir arkadaşımız için bu deyimi kullanabiliriz.

(To) Ring a bell

Eğer bu deyime sadece kelime anlamı olarak bakarsanız, örneğin bir kapının zili gibi bir zili çalmak olarak anlarsınız. Bu deyim size tanıdık gelen belki de daha önceden duymuş olduğunuz bir şeyden bahsedilirken kullanılır. Yabancı gelmemek, çağrıştırmak anlamındadır.

(To) Find your feet

Yeni bir durum içindeyseniz, örneğin yeni bir ülkede yaşıyorsanız veya yeni girdiğiniz okula alışma aşamasındaysanız bu deyimi bulunduğunuz duruma uyum sağlamak anlamında kullanırsınız. Uyum sağlamak, ayak uydurmak ve yeni bir duruma alışmak anlamındadır.

(To) Look like a million dollars/bucks

Birine muhteşem göründüğü ve gerçekten çekici olduğu için ciddi bir övgü, kompliman yapmak istersek bu deyimi kullanırız. Bu deyim bazen erkekler için de kullanılırken çoğunlukla kadınları övmek için söylenir.

(To) Keep your chin up

Hayatınızda ters giden bir şeyler olduysa ve kendinizi kötü hissediyorsanız o durumda sizi seven bir arkadaşınız bu deyimi size olan desteğini göstermek ve “dayan, güçlü ol, eninde sonunda bunu atlatacaksın” demek için kullanır. Metin ol, başını dik tut anlamındadır.

 

 

Geçtiğimiz aylarda siz üyelerimizin de katkıları ile hazırlamış olduğumuz sözlüğümüze da bakmak isterseniz aşağıdaki bağlantıyı kullanabilir, ilgili içeriğe ulaşabilirsiniz. 

Çeviri Blog / Büyük İngilizce Kalıp ve Deyiş Sözlüğü


Kaynak

Görsel

  • Google
Tags: