Yazılı çeviri yaparken belgeler, yazılar, eserler bir dilden başka bir dile yine yazılı olarak çevrilirken, sözlü çeviriyi iki kategoride değerlendirebiliriz: Ardıl (Ard arda konuşulan) ve Simultane (Eşzamanlı, kabinde) tercüme. Ardıl tercümenin farklı aşamaları vardır. Özetle:
Hazırlık aşaması: Önce mesai günü, mekanı ve ücreti, masrafları ve şartları kararlaştırılır. Gerekirse iş sözleşmesi veya talep edilirse gizlilik sözleşmesi imzalanır. İki taraf da memnunsa, artık bu iş için asıl planlama ve yürütme süreçleri başlar. Toplantı için önceden hazırlanmış konuşma metinleri, sunuşlar ve o gün görüşülecek bir gündem varsa, tercüman bunları mümkünse toplantıdan bir hafta önce ilgili kişilerden talep eder. Belgeler, tercüman serbest çalışansa, kendisini projeye gönderen tercüme firmasından, tercüme firmasının elemanıysa veya sahibiyse, direk müşteriden (işi veren şahıstan/firmadan/kurumdan) rica eder. Türkiye’de bu talep, her ne kadar profesyonelce karşılansa da, “amatörlük”, “son dakikacılık” ve “kervan yolda dizilir” mantaliteleri sebebiyle, bilgi, belge, broşürler, vs. neredeyse tercümana hiç zamanında ulaşmaz. Ola ki bu belgelere ulaştınız, bunları derhal okumanız ve notlar almanız gerekir. Eğer verilmişse, bir terminoloji listesi çalışılır. Verilmemişse, eldeki belgelerden ve internetten araştırma yapılarak böyle bir sözlük oluşturulur. Burada tercüme yapılacak sektördeki yaygın kısaltmalar, kurumların tam isimleri ve çevirileri, muhatapların organizasyon ve teşkilat yapıları, birbiriyle ilişki ve bağlantıları, belli başlı mesleki pozisyonlar, rütbeler, akademik dereceler ve daha nice konular çalışılır. Bilimsel bir konuysa, bu konuda birkaç güncel makale incelenir. Ticari bir konuysa, ilgili sektör(ler) taranır, başlıca aktörler ve mesleki örgütler incelenir, yazışmalar varsa, bunlar kronolojik olarak güncele doğru incelenir. Kamusal bir konuysa, ilgili kamu idaresi, teşkilat yapısı ve gelinen nokta, yürürlükteki mevzuat ve ilgili yasalar gözden geçirilir. Bu sayede, tercüman, iş icabı da olsa, birçok konuda bilgi sahibi olur, genel kültür seviyesi artar. Sözlü tercümanlar, çalışkan ve konuları çok değişken öğrencilerdir.
Yetkiliyle Tanışma Aşaması: Tercüman, çeviri yapacağı toplantıya katılmadan önce, proje sorumlusu, koordinatörü, ev sahibi ve/veya organizatörüyle irtibat kurar. Bu kişiye toplantıdan makul bir zaman önce kendisini tanıtır, iletişim bilgilerini verir ve toplantı hakkında bilmesi gereken konularla ilgili bilgi alır. Ne kadar bilgi koparabilirse, kendisi için bilinmeyenler ve dolayısıyla riskler o derece azalacaktır. Programın akışı, oturma düzeni, katılımcılar, dil seviyesi, terminoloji, başlama ve bitiş süresi, yemek, seyahat, varsa konaklama, mekana giriş-çıkış kuralları ve kendisine yönelik beklentiler gibi konularda sorular sorar. Toplantı günü, herhangi bir aksilik çıkmaması için, mümkünse, toplantı mekanına ulaşım konusunda önceden denemeler yapar.
Toplantıya Geçiş Aşaması: Tercüman, toplantıya başlangıç saatinden yarım saat önce gider, gelenlere kendini ve görevini tanıtır ve işlevsel bir oturma/çalışma düzeni oluşturulmasına yardımcı olur. Ardıl tercüman, en üst seviyedeki protokol şefinin veya konuşmacının hemen yanı başına oturur veya toplantı ayakta yapılacaksa (Örneğin fabrika gezilerinde, amfide ders anlatılacaksa), ana karakterin yanında durur. Tarafların her birinin böyle liderleri veya protokol şefleri varsa, tercüman bunların tam arasına oturur. Varsa, ses düzeni ve teknik ekipman kontrol edilir, uzun konuşmaları veya önemli rakamları, tarihleri, meblağları not almak için defter, ajanda, kalem hazırlanır. Su, her zaman masada hazır bulunur, zira tercüman, herkesten fazla konuşur, ağzı kuruyabilir, sesi kısılabilir. Herkes hazırsa, tercüman ev sahibine başlaması için söz verir. Tercüman, taraflar arasındaki iletişim noktası olduğundan, toplantının bel kemiğidir. Ne kendini ve rolünü çok fazla ön plana çıkarır, ne de çok fazla arka planda, sönük kalır.
Toplantının Gerçekleşmesi: İyi bir iletişim ve dolayısıyla başarılı bir toplantı olması için, ardıl tercüman konuşmalar başlamadan önce taraflara çalışma şeklini kısaca aktarır. Tanışma faslında gördüğü aksaklıklar ve endişelerini dile getirir. Örneğin, taraflara tek tek, sırayla, tane tane, açık ve yüksek sesle konuşmaları gerektiği, uzun cümleler yerine kısa cümleler kullanmaları ve cümleleri arasında tercüme için zaman bırakmaları gerektiği hatırlatır. Toplantı esnasında bu kurallara riayet etmeyenlere, kuralları tekrar nazikçe hatırlatılır. (Örn: “Lütfen, rica etsem daha kısa cümleler kurabilir miyiz?” veya “Lütfen biraz daha yüksek sesle konuşabilir miyiz?” gibi.) Konuşmalar/sunuşlar esnasında mı, yoksa toplantının sonunda mı soru ve yorumların alınacağını öğrenir. Tercüman, söyleneni anlamak ve nihayetinde hedef dile çevirmek için gerekli tüm tedbirleri alır, zira birbirinin dilinden anlamayan tarafların, anladıkları dilde duyacakları tek cümleler, tercümanın ağzından çıkacak cümlelerdir. Bu yüzden, tercüman, konuşulanları iyi anlayıp, iyi aktarmalıdır. Terminolojiye hakim olmalı, kafadan, doğaçlama terimler üreterek, kendisini uzmanların arasında gülünç duruma düşürmemelidir. Uzmanların kullandığı jargonu, kısaltmaları kullanmalıdır. Öğrendiği yeni sektörel kelimeleri not alarak bir kereden fazla sormamalı, projenin sonuna kadar bu kelimeleri kullanabilmelidir. Toplantı katılımcıları, kendileri için özel hitap şekilleri belirtmezlerse, tercüman bunlara hitap ederken, akademik, mesleki, askeri, vs. pozisyonlarını dikkate almalıdır. Gıyabında konuştuğu kişilikler için de aynı saygıyı göstermelidir (Örn: “Uzman Doktor Gomez der ki”, veya “Kurmay Albay Smith, … olduğunu belirtiyor”). Konuşmalarda veya demeçlerde yer verilmeyen kelimelere, cümlelere veya ibarelere baş vurmamalı, kendisi bir şey üretmemeli, konuyu bilse dahi, yorum yapmamalı, kişisel düşüncelerini, eğilimlerini, ideolojisini kesinlikle açıklamamalıdır. Daha önceki tecrübelerini ve daha sonraki planlarını kesinlikle paylaşmamalıdır. Ne kadar basit olursa olsun, cevabını bilse dahi, toplantıda sorulan soruları kendisi cevaplamamalıdır, bunları sadece hedef dilde telaffuz etmelidir. Tercüman, neyi çevirip, neyi çevirmeyeceğine çok iyi karar vermelidir. Bir pazarlık esnasında tarafların kendi aralarında yürüttükleri tartışmaları ve bilgi alışverişini, sormadan çevirmemelidir? Kendisini, temsil ettiği firmayı, tarafları, kurumları ve nihayet ülkesini kötüleyici ve aşağılayıcı ibareler duyduğunda, bunları gerçekten tercüme edip etmeyeceğini sorup, ancak onay aldıktan sonra çevirmelidir. (Örn: “Bu domuz Almanlar şimdi %50 iskonto isterler müdürüm.” “Bırak biraz sürünsün gavurlar.” Tercüman: “Bunları çevireyim mi efendim?” Cevap: “Hayır.”) Tercüman toplantı katılımcıların gerek kaynak, gerekse hedef dile hakim olabileceklerini göz önünde bulundurmalı, kelimelerini ona göre seçmeli, diğer katılımcıları da gizlice uyarmalıdır. Tercümanın kendisi de, toplantı için talep edilen dilden farklı bir dil biliyorsa, ihtiyaç duyulmuyorsa, bunu kimseye söylememelidir.
Toplantının asıl gündemi bittikten sonra, soru-cevap veya yorumlar, katkılar kısmı başlayabilir. Burada önce soruları ve yorumları algılayıp aktarmak, sonra alınan cevapları algılayıp, soruyu sorana aktarmak gerekir. Zaman el verdiği ve ev sahibi izin verdiği ölçüde sorular ve yorumlar varsa alınmalı, iki taraf da tatmin olmuş ve hiçbir soru-sorun kalmamışsa, tercüman toplantıyı bitirmesi için sözü yine ev sahibine veya protokol şefine vermelidir.
Toplantı bittikten sonra taraflar birbirlerini kutlarlar ve yüzlerinde birbirlerini anlamış insanların sergiledikleri bir gülümseme ve tatmin ifadesi vardır. İki taraf da, bütün bu olumlu iletişimin ve atmosferin kimin sayesinde gerçekleştiğini bilir ve tercümanı ayrıca kutlarlar. Tercümana çok iyi iş çıkardığını, sayesinde çok verimli bir toplantı gerçekleştirdiklerini belirtirler. Aldığı ücretin yanında, tercümanın en büyük mükafatı budur.
Tercümanlar, girdikleri her toplantıda, en güncel, en derin bilgileri, konunun uzmanlarından ve yetkililerinden, birinci ağızdan dinleme şansına sahip olurlar. Bu sayede, yüzeysel değil, derinlemesine bilgi aldıkları gibi, gerek yabancı dillerinde, gerekse kendi ana dillerinde sürekli yeni kelimeler öğrenirler. Firmaların piyasadaki konumlarını, kamu kurumların yetki ve sorumluluk alanlarını, bilimin ve her sektörün en büyük sorunlarını, avantajlarını ve dezavantajlarını, sunduğu fırsatları ve oluşturdukları tehditleri analiz ederler (SWOT Analizi). Her toplantıdan biraz daha bilge çıkarlar.
Sözlü tercümenin yazılı tercümeyle karşılaştırıldığında en büyük avantajı, iş/toplantı bittiğinde, gerçekten bitmiştir. Yazılı tercümede olduğu gibi, revizyonlar ve düzeltmeler söz konusu değildir. Bu işi iyi yapanlar, belli bir süre sonra otomatik pilota bağlayarak, son derece rahat çalışılabileceklerdir.

Kimi zaman ticarete ve sıkı pazarlıklara, kimi zaman kurumlar ve örgütler arasındaki müzakerelere ve mücadelelere, devletler arası işbirliğine, sosyal sorumluluk projelerine, stratejik kararların alınmasına şahit ve aracı olurlar. Duyduklarını ve öğrendiklerini başka mecralarda paylaşmazlar. Ticari, hukuki, siyasi, sırları saklarlar, özel hayata, tıbbi mahremiyete ve hukuk kurallarına uyarlar. Sorumlulukları büyüktür aslında sözlü tercümanların. Bu yüzden, ne kadar profesyonel, kültürlü, prensipli, disiplinli ve ahlaklı olurlarsa, kendilerine, kurumlarına, müvekkillerine, ülkelerine ve dünyaya o kadar faydalı bireyler olurlar.

Tags: