Türkiye’de Çeviri Eğitimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?

Çeviri eğitimi veren bölümlerde okuyan öğrencilerden, kendilerine sunulan programlar dâhilinde, öğrenimleri sonunda çok yönlü çeviri edinci geliştirmeleri beklenmektedir. Bu doğrultuda, çeviri bölümleri müfredatları çeviri edincini; dil edinci ve kültür edincini geliştirmeyi amaçlayan dersleri içermektedir (Eruz, 2008). Müfredatta yer alan kuramsal dersler, ders etkinliği içinde ve ders dışında yapılan uygulamalı çalışmalarla desteklenmektedir. Öğrencilerden, öğrenim süreleri dâhilinde alanlarında staj uygulamaları ile ilerideki çalışacakları mesleklerine yönelik bir deneyim kazanmaları beklenmektedir. Eğitimin sonunda da öğrencilerin işlevsel çeviri kararları alan, kendi sınırlarının ayrımına varmış, ufkunu çeviri bağlamında sürekli geliştiren, kültürlere mesafeli yaklaşabilen, sorgulama yetisi kazanmış, güncel olayları izleyen ve olayların arka planı saydamlaştırabilen iletişim uzmanları olmaları hedeflenmektedir. Wolfram Wills’e (1977) göre çevirmenin “aktarabilme yetisi” Chomsky’nin kastettiği “dilin söz ve anlam birimlerini kullanabilme becerisi”nden ayrıdır. Aktarabilme yetisi; iki dilli karşılıklı ilişkileri, eşdeğerlilikleri, dinamik etkileşimleri tanımaya dayanan bir yetenektir. Bu yetenek, diliçi ve dildışı olmak üzere ikiye ayrılır. Diliçi yetenek, kaynak metnin anlaşılması ile çeviri metnin yeniden üretilmesi edinimidir. Dildışı yetenek ise, çevirmenin iki dilin kültür, toplum tarih gibi değerlerle tanışıklığıdır (Kayayerli, l994:208).

Çeviribilimin araştırma alanlarından biri olan ve çeviriden sıkça yararlanan filoloji ve yabancı dil eğitimindeki uygulamalardan daha kapsamlı biçimde ele alınması gereken çeviri eğitimi; çeviri eleştirisi, çeviri tarihi ve çeviri kuramlarına oranla daha çok uygulamaya yönelik bir niteliğe sahiptir. Çeviri eğitimini kuramsal bir düzlemde irdelemek ve bir yöntem oluşturabilmek için, çeviribilimin diğer araştırma alanlarından yararlanması kaçınılmazdır. Bu aynı zamanda çeviri eğitiminde bilimsel bir yaklaşımın geliştirilmesi için de gereklidir. Ancak yirminci yüzyılın ikinci yarısında, bilimsel anlamda kendi sınırlarını belirlemeye çalışan çeviribilim içerisinde çeviri eğitiminin yeri ve işlevi hâlâ belirsizliğini korumaktadır. Bunun başlıca nedeni, uzun bir süre çeviri edincinin başta yabancı dil olmak üzere, filoloji eğitiminde çevirinin dilsel aktarıma odaklanan bir araç konumuna indirgenmesi gösterilebilir (Yücel, 2007).

Katharina Reiss’ın (1976) belirttiği gibi “Çevirmen; gelen iletiyi, özgün kişilik yapısı, yaratıcılık bakımından, görüşleri ile bir ileticidir. Ancak alımlayan, yorumlayan, iletileri durumu ölçüsünde algılayan ve yazan bir bireydir.” (Reiss, l976. İşlevsel çeviri kararlarını alması beklenen bu bireyleri yetiştirmeyi amaçlayan çeviri eğitimi programlarında, öğrencilere çeviri edincini kazandırmaya yönelik, bu edincin salt dilsel yeterlilik anlamında ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda, yabancı dili olan bir insanın çeviri eğitimine gerek duymadan çeviri yapabileceği savı günümüzde de varlığını sürdüren egemen bir anlayışı yansıtmaktadır. Oysa uzmanlaşmaya doğru bir eğilim gösteren çeviri eğitiminde uygulanan programlara ve bu konuda yapılan çalışmalara bakıldığında, çevirinin hiç de o kadar basit, başka bir söyleyişle, genel geçer yaklaşımlarla açıklanabilecek bir olgu olmadığı görülmektedir. Çevirilerde işlevselliğe ve etkililiğe bağlı olarak niteliğin ön plana çıkması ve çeviri eğitiminde uzmanlaşmaya doğru bir gelişmenin görülmesi, bunun en belirgin göstergesidir. Artık çeviri eğitiminde her türlü metnin çevirisini yapmak yerine, bazı alan ve metin türlerine odaklanarak belli yöntemlerin geliştirilmesine ağırlık verilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, çeviri eğitiminin günümüz dünyasının gereksinimlerine ve koşullarına uygun olarak kendini sorgulaması ve yeniden yapılandırması zorunlu olmuştur. Nitekim tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de çeviri eğitimi veren bölümlerin sayısı hızla artmaktadır.

Türkiye’de dört yıllık eğitim veren üniversite sayısı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve vakıf üniversiteleri dâhil 182’ye ulaşmıştır. Bu üniversitelerde çeviri eğitimi veren bölümleri incelediğimizde, tek dilli ve çift dilli eğitim veren çok farklı programlar görülmektedir.  Gelinen son noktada ülkemizde 31 devlet ve vakıf üniversitelerinde toplam 49 farklı programda çeviri eğitimi sunulmaktadır. Yukarıda belirtilen bu programların çoğu İngilizce, Almanca, Fransızca, Rusça, Arapça, Bulgarca, Çince, Farsça dillerinde tek dilli uygulanıldığı gibi, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Almanca-İngilizce, Bilkent Üniversitesi’nde, Kafkas Üniversitesi’nde ve Cumhuriyet Üniversitesi’nde ise İngilizce-Fransızca çift dilli olarak da yürütülmektedir. Tek dilli ve çift dilli çeviri eğitimi veren programların öğrenci kontenjanları programlara ve üniversitelere göre 15 ile 80 arasında değişiklik göstermekte, toplamda ise 2014–2015 Eğitim ve Öğretim yılında 2140 öğrenci çeviri eğitimi programlarına yerleştirilmiştir. Bu sayı hiç de azımsanacak bir sayı olmamakta ve artık genel olarak “Türkiye’de üniversitede çeviri eğitimi nedir ve nasıl olmalıdır?” sorusunun yanıtını aramak yeterli olmamaktadır. Aynı şekilde;  öğrenciye, bilgiye ulaşma yollarının en iyi nasıl gösterilmesi gerektiği, edindiği bilgiyi işlevselleştirmesinin öğretilmesi ve de neyi neden yaptığının bilincine varması gerekmektedir. Ayrıca öğrencilerin çevirmen olarak verdiği kararların arkasında durabileceği güvenini kazanması ve dolayısıyla öğrencilerin çeviri edinci geliştirmesinde, öğretim elemanlarının etkili bir şekilde kılavuz rol oynamalarında uygulanabilecek yöntemlerin tartışılması ve sonuca bağlanması gereklidir. Bu da ancak, alanda yapılan akademik çalışmaların çoğalmasıyla mümkündür, diye düşünüyorum. Bu çerçevede çeviribilim alanında çalışan akademisyen ve öğrencilere büyük görevler düşmektedir. Alanda yapılan bilimsel toplantı, kurultay, sempozyum, konferans gibi organizasyonların sayısı arttırılarak bilgi alışverişinin daha işlevsel akışı sağlanmalıdır.

Kaynaklar

  • Eruz, Sakine (2008) Akademik Çeviri Eğitimi. Çeviri Amaçlı Metin Çözümlemesi. İstanbul: Multilingual Yayınları.
  • Karayerli, Müjdat (1994) Çeviri Eleştirileri ve Çeviride Eşdeğerlik, IV.Ulusal Çeviri Semineri Özel Sayısı, Cilt VIII, Sayı l, Uludağ
  • Reiss, Katharina (1976) Texttyp und Übersetzungsmethode,Heidelberg, J.G. Verlag,
  • Wills, Wolfram (1977) Übersetzungswissenschaft.Probleme und Methoden, Stuttgart.
  • Yücel, Faruk (2007) Tarihsel ve Kuramsal Açıdan Çeviri Eğitimi. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.

Yazar Hakkında

Öğr. Gör. Aykut Haldan

1979 yılında Antalya’da doğmuş, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Almanca Mütercim Tercümanlık bölümünde yüksek lisans yapmıştır. Çeşitli üniversitelerde bilimsel çalışmalarda bulunmuş olup İstanbul Üniversitesi Çeviribilim bölümünde doktora programına halen devam etmektedir.

Türkiye’de Çeviri Eğitimi Nedir? Nasıl Olmalıdır?

Çeviri Kitabı

Bölüm: Çeviri Eğitimi Üzerine Değerlendirmeler

Tags: