Günümüzde müzik, hayatımızda hiç olmadığı kadar fazla yere sahip. Evde otururken, yolda bir sonraki metroyu beklerken, gelecek yaza hazırlanmak için spordayken veya duştayken her an kulaklarımızda müzik çalmakta. Hayatımıza bu kadar entegre olmuş bir sanat medyumunun başka herhangi bir bilişsel alanla etkileşim halinde olmaması çok zordur. Tarih boyunca psikoloji, sosyoloji ve hatta sağlık alanlarında bile bolca kullanılmış olan müzik, günümüzde bir sanat alanı olmaktan daha çok bir tedavi, bir kaçış yolu olarak kullanılmaktadır. Bu da bahsettiğimiz gibi müziğin diğer bilişsel alanlardan kaçamayacağından dolayı ortaya çıkan bir durumdur. Müziğin etkilenmekten kaçamadığı bir diğer bilişsel alan ise çeviridir. Bugün sizlerle müziğin sanatsal tarafını, hatta çevirinin sanatsal alanını ve ikisinin muhteşem ahengini inceleyeceğiz.

Göstergeler Arası Çeviri Nedir?

Bildiğiniz üzere insanın 5 farklı ana duyusu vardır. Görme, işitme, tatma, dokunma ve koklama. Çoğu sanat eseri, bizim sadece bir duyu organımıza hitap eder (müzik kulağımıza, resim gözlerimize vb.). Göstergeler arası çeviri, kaynak metni diğer işaret sistemlerine aktararak farklı ortamlar (medyalar) arasında bir bağ kurar (CLEurope, 2016). Örnek vermek gerekirse, bir romanın filme veya tiyatroya çevrilmesi ya da şiirin müziğe çevrilmesi diyebiliriz (adaptasyon). Bu tarz çeviri, çevirmenin (sanatçının) kendi yorumunu katmasından dolayı da yaratıcı bir bakış açısı gerektirmektedir.

Sizinle odaklanacağımız nokta ise göze hitap eden bir sanat eserinin yani şiirin kulağa hitap eden bir esere -müziğe- nasıl adapte edildiği olacak. Bunu, bir örnek üzerinden yapalım.

Gözden Kulağa

Sessiz Gemi – Yahya Kemal Beyatlı

Sessiz Gemi şiiri, Türk şiirinin en bilinen eserlerinden biridir.

Şiirin dili yalındır, anlamı da öyle. Şair; ölüm, özlem ve aşk konularını sembolizm kullanarak ifade etmektedir. Şiirin hece ölçüsü kesindir ve kullanılan kafiye örgüsü zaten şiirin içerisinde tabiri caizse bir şarkı oluşturmaktadır. Şair, sözlerle resmen bir resim çizmektedir.

Şiirin tonu melankoliktir, bazen sitem doludur.

Bu bilgileri vermemin sebebi, müziğe aktarılırken her birinin çok büyük bir rol oynamasıdır.

Bu şiir, sırasıyla hem Müslüm Gürses hem de Ayla tarafından müziğe aktarılmıştır. Bu iki çeviriyi incelediğimizde karşımıza ilginç sonuçlar çıkmaktadır.

İlk önce ortak noktalara bakmak gerekirse, iki müzisyen de son beyiti nakarat olarak kullanmışlardır. İki müzisyen de tonu olabildiğince korumaya çalışmışlardır. Fakat aradaki fark müzikal anlamda ortaya çıkmaktadır. Müslüm Gürses’in arabesk tonuna karşılık Ayla’nın pop adaptasyonu, orijinal şiirin vermek istediği his açısından çok büyük fark yaratmaktadır. Yukarıda bahsettiğim önemli unsurlardan ise yapabildiğimiz çıkarım şudur: Şiir saf ve açık bir his taşımaktadır. Bu his, herhangi bir pop adaptasyonunda kulağa doğal gelmeyen enstrümanlar ya da efektlerden dolayı çok kolay bir şekilde kaybolmaktadır. Bu yüzden de Ayla’nın çevirisi çoğu insan tarafından başarısız kabul edilmektedir.

Çeviri tarih boyunca hep tek taraflı olmuştur. Uzun bir süre “source text-oriented” (kaynak metin odaklı) çeviri, uzun bir süre de “target text-oriented” (erek metin odaklı) çeviri tartışılmıştır. Fakat günümüzde çoğunlukla kabul edilen, iki metnin de önemli olduğu ve ikisine de odaklı bir çeviri çıkarmak gerektiğidir. Bu göstergeler arası çeviri için de geçerlidir. Bir romanı kaynak metne bağlı kalarak filme çevirirseniz, filminiz 100 saatin aşağısında olmayacaktır. Bir resmi düz yazıya dökecekseniz, yazdığınız hiçbir şey anlam ifade etmeyecektir. Bir şiiri ise erek metne (bu durumda “erek eser” oluyor) odaklı bir şekilde çevirecekseniz şiirden sadece kelimeler kalacaktır, anlam yok olacaktır. Verdiğim örnekten de anlaşılabileceği gibi kaynak metin ve erek metin arasındaki ahengi oturtabilen sanatçı, şiiri daha şeffaf ve daha dolu bir şekilde müziğe aktarabilecektir. Bu noktada ise bunu başarabilen, teknik anlamda Müslüm Gürses olmuştur (kişisel tercihe göre bu baştan aşağı değişebilir tabii ki).

Şunu da belirtmek isterim ki göstergeler arası çeviri tabii ki sadece film, müzik ya da tiyatro adaptasyonları değildir. Altyazı veya transkript oluşturmak bile göstergeler arası çeviri şemsiyesi altındadır.

Sonuç

Bir şiiri müziğe çevirmek, daha doğrusu bir eseri farklı bir ortama çevirip bunu sunabilmek gerçekten emek, his, empati ve özellikle edebi bir zeka ve edebi aşk gerektirmektedir. Göstergeler arası çeviri bu noktada aslında çok zor bir iştir; günümüzde ise medya aracılığıyla sürekli maruz kaldığımız diziler, müzikler, tiyatrolar veya filmlerin aslında çoğu da göstergeler arası çeviri örnekleridir. Bazıları gerçekten çok başarılı olabilse de çoğu bahsettiğim noktalardan dolayı tarihin tozlu sayfaları arasında yaşlanmaktadır.

Kaynakça:

Cultural Literacy In Europe

Şengül, Ozan. Intersemiotic Translation of Poetry. (2019)

Tags: