Biz seslenmekten bıkmadıkça sesimizi duymamakta ısrar edenlere rağmen, yorgun ama savaşmayı bırakmayan tüm kadınların kadınlar günü kutlu olsun. Nasıl ki bir kelebeğin kanatları kilometreler ötesinde bir fırtına yaratıyorsa, bizim de şimdiki sessiz çırpınışlarımız sonrasında bir çığa dönüşecek. Umutla kalın.
“8 Çevirmen ∞ Hikâye” serimizin dördüncü durağında Tomris Uyar var.
Çoğu insan onu “Turgut Uyar’ın eşi”, “Cemal Süreya’nın aşkı”, “paylaşılamayan kadın” olarak bilse de o hiç böyle anılmak istemedi aslında. Hatta “Kadın olmak bir yazarın işini güçleştiriyor ya da kolaylaştırıyorsa; o yazar, yazar değildir, kadındır.” demişti. Her şeyden önce Tomris Uyar olmak istedi.
Biz de “8 Çevirmen ∞ Hikâye” serimiz ile sektörümüzün çeşitli alanlarında yer alan kadınlara yer veriyorduk ya hani; bu defa Tomris Uyar’a yer verdik, yazar ve çevirmen kimliğin önüne geçen “o kalıplar” olmadan: Sadece Tomris.
Keyifle Okuyun!
Nasıl ki Batı edebiyatının düzene başkaldıran kadınlarının başında Virginia Woolf gelirse, Türk edebiyatının da asi kadınlarının başında Tomris Uyar gelir. Hiçbir zaman da sadece ‘kadın’ kimliğiyle bir yere gelmek istememiştir. Her şeyden önce bir yazardır, çevirmendir. İnsanlar onu her ne kadar ikili ilişkileriyle bütünleştirip eserlerini görmezden gelmeye meyilli olsa da birçok esere ve altmıştan fazla çeviriye imza atmış böyle güçlü bir kalemi bu şekilde anmak eksik ve yanlış gelir. Ayrıca kendi döneminde birçok dergide yazıları, denemeleri olan; bunun yanında çevirileri ve kitaplarıyla ödüller almaya hak kazanan bir kadındır Uyar.
Uyar’ın şüphesiz ki en bilinen çevirilerinden biri Küçük Prens’tir. Bu kitabı Cemal Süreya ile birlikte kendi deyimiyle “dünyayı kurtarmakta kararlıymışçasına” çevirdiklerini söyler. “Fransızcayı bilen oydu; bana, onun önerdiği Türkçe karşılıkları benimseyip benimsemediğimi belirtme görevi düşüyordu” der. Ona göre Süreya’nın onu ortak seçmesinin sebebi “Dilinin büyüsüne kapılıp çeviriyi özgün metine göre çok daha sevimli, alımlı hale getirebilecek bir şairin bu eğilimini bir anlamda denetleyebilmemdi.” diyor. Bir yoldaşının kelimelerini teyit etmesi için onu seçmesi, Tomris’in kaleminin ve ifadelerinin ne denli kuvvetli olduğunu anlatan örneklerden sadece bir tanesi.
Tomris Uyar aynı zamanda kendisi gibi kadınların toplumdaki yerine dikkat çeken Virginia Woolf’un da “Bayan Dollaway”, “Perde Arası” gibi kitaplarını çevirmiştir. Kimilerine göre Woolf’u Türkçeye en iyi çeviren kişidir o. Kendisi de Woolf ve romanları için “Birçok romanıma esin kaynağıdır.” der. Woolf’u çevirmek onun için ayrı bir tatmin kaynağı olmuştur. Her iki yazarın da kendi dönemine ait sorunları vardır fakat Woolf’un “Kendine Ait Bir Oda” kitabında da dikkat çektiği gibi “kendine ait bir odası” yoktur Uyar’ın. Bir annedir, bir eştir ve bunun zorluğundan; işlerinin arasında oturup kalemine zaman ayırmanın zorluğundan Gündönümü adıyla yayınladığı günlüklerinde bahseder.
Virginia Woolf’un yanı sıra John Steinbeck, Jorge Luis Borges, F. Scott Fitzgerald, Agatha Christie, Edgar Allan Poe da çevirdiği yazarlardandır. Poe’nun zor dilini genç yaşlarında bu kadar ustalıkla çevirmesi, bir çevirmen olarak Uyar’a olan saygımızı daha da sağlamlaştırıyor. “Evrenin Yapısı (Lucretius; Turgut Uyar ile)” ile “1975 TDK Çeviri Ödülü”; “Hiawata” ile “Avni Dilligil Tiyatro Çeviri Ödülü”; “Yürekte Bukağı” ile “1980 Sait Faik Hikâye Armağanı”; “Yaza Yolculuk” ile “1987 Sait Faik Hikâye Armağanı” ödüllerini almıştır, ayrıca “1987 Haldun Taner Hikâye Ödülü”nü de yarışmaya katılmadığı gerekçesiyle kabul etmemiştir.
Eserlerinden birkaçına “Dizboyu Papatyalar”, “Yaz Düşleri/Düş Kışları”, “Gecegezen Kızlar”, “Sekizinci Günah” ve “Otuzların Kadını”nı örnek gösterebiliriz. O dürüsttür gördüğü dünyayı anlatmakta. Genellikle kadını, evlilikleri ve ataerkilliği anlatır, eleştirir. Feminist olduğunu iddia etmez ama görüşlerinde, hikayelerinde hep kadının toplumdaki konumunu sorgular. Eşitlik arzusu yazılarının hep bir yerinden az çok demeden yeşerir.
Tomris Uyar’ın 62 yıllık dolu dolu geçen ve zorluklara, baskılara rağmen hiç solmayan ışığı birkaç paragrafla anlatılamayacak kadar değerli ve her ayrıntısı özeldir aslında. Türkiye’de kadın olan herkesin okuması, hatta eserleri üzerine derinlemesine düşünmesi gereken bir yazardır. Edebiyat çevirilerinin en parlak kadınlarındandır. Tüm kadınlara yol gösterici olması dileklerimle…
“Bir gün değil her gün kadının günüdür” diyoruz ya madem, Kadınlar Günün Kutlu Olsun Tomris Uyar!