Sakarya Üniversitesi Çeviri Topluluğu-SAÇEV “Güz Etkinlikleri” Kapsamında İkinci Etkinliğini Gerçekleştirdi.

“Çok Gezenti ile Görmüş Kadar Olalım” başlıklı etkinliğin konuşmacısı Sayın Burak AKKUL oldu. Çok Gezenti programından tanıdığımız ünlü isim ile söyleşiye kendisinin program videoları ile başlandı.

Merak edilen yüzlerce soru vardı elbette, bakalım sizler de sorularınızın yanıtlarını bulabilecek misiniz? Önce kendisini kendi cümlelerinden tanıyalım:

“BURAK AKKUL olarak ben;

Aslen ortaokuldan beri mizah oyunları yazan- karikatürler bulan; lise mezuniyetinden sonrada profesyonel olarak medyada ‘mizah yazarlığı ve metin yazarlığı’ yapan biriyim. Doğumum 1972. Ve 19 yaşında TRT’de Plastip Show yazarak işe başladığımı düşünürsek, sonra aynı şovu Show TV ve Kanal D’ye de yaptık dersek… Eee, 24 yıldır TV’ye metin yazıyorum, program formatı çalışıyorum, editörlük yapıyorum demektir… Gerek yazım grubu olarak gerekse bireysel yazdığım programlar arasında; Beyaz Show’dan Okan Bayülgen’in programlarına, Genç Magazin gençlik programından Çılgın Bediş dizisine, Komik video programlarından yarışmalara kadar birçok iş var… Arada mizah dergileri de var… 3 kitap yazdım… Metin Uca ile Maydanoz ve Mesut Yar’ın gece şovunda hem metin yazarı hep kamera önü olarak da yer aldım… Çok Gezenti’yi ise, tv2 tanıtım editörlüğüne başladıktan sonra, toplantılarda oluşan bir fikirden sonra yapmaya başladım… Gittiğim özel seyahatler dikkat çekince “eh bana bir mikrofon verin kanal için de bir şeyler çekeyim” durumundan doğdu… 35 bölüm “Yabancı Çok Gezenti” , 10 bölüm de “Yerli Çok Gezenti Bizim Ora” çektik.. Şu an her ikisi de dönüşümlü olarak teve2’de devam etmekte…”

 

 

SAÜ Çeviribilim Bölümü Öğrencileri ile

 

“İletişimde biz doğallığı öğrendik. İfade ettiğiniz kişiyle sizin aranıza ne kadar az şey girerse iletişim o kadar samimi olur.”

“Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümündeki 3.yılımda  okuldan atıldım. Üniversiteliye komik geliyor atıldım :) 90-91 Plastip Show adlı günlük siyasi mizah programını yaptık ama siz hatırlamıyor olabilirsiniz. Kuklalar yaptık onları oynattık ve seslendirdik zamanında, kaliteli mizah yaptık ve hiçbir siyasiden de tepki almadık. Şimdi ki Leman, Penguen neyse onun televizyon versiyonuydu o zaman. O sıralar okula pek gidemiyordum Boğaziçi felsefeyi kazanmıştım. 1. sınıfın derslerini 3.te temizleyemezsiniz atılıyorsunuz. Nitekim benim de öyle olmuştu :) Daha sonra kendimle alakalı bir bölüme gideyim dedim, iletişim fakültesini seçtim ve Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Gazetecilik Bölümü okudum, oradan mezun oldum. İletişimde biz doğallığı öğrendik. İfade ettiğiniz kişiyle sizin aranıza ne kadar az şey girerse iletişim o kadar samimi olur. 2000li yıllarda özellikle tv sektöründe samimiyet çok fazla aranıyor.. Benim için de önemli olan tv’de samimi bulduğum, doğru söylediğine inandığım adamla birlikte çalışmak istiyorum. Ben, üretimim ortamımda ne yazıyorsam onu birebir seyirciye samimiyetle aktarmak isteyen bir  kuşaktan geldim..

 

Burak Akkul

Şimdi esas noktamız “abi geziyosun geziyosun para kazanıyosun”… böyle düşünenler elbet vardır… aslında beni dinledikçe işin böyle ol

madığını anlayacaksınız. Eminim benden daha çok gezen daha iyi yazan  takip ettiğiniz youtuberlar vardı ama bana çok gezenti olmamı sağlayan şey,  televizyonculuk geçmişimin olmasıdır.

Sıkça Sorulan Sorular derlemesi yapılan etkinlikten Sayın Akkul’un içten cevapları sizlerle..

 

Her proje bir anı/ bir olaydan doğar derler. Sizin öyle bir anınız var mı?

Evet. Hindistan’a bir seyahatimiz olmuştu, ve çalıştığım arkadaşım Mesut Yar’a, bunu bir fırsata çevirebileceğimizi söyledim. Orada iken ilginç haberler bulmaya başladım örneğin “Hintli güzel, Tac Mahal’e topuklu ayakkabı ile geldiği için ceza aldı” diye. Sonra bunu araştırmak istediğimi söyledim, ve kabul edildi. Bu bir şakadan yola çıkılarak yapılmış bir skeç olacaktı tabi. Beni Hindistan’a yolladılar, gibi yaptık. İşte bu editörlük, sana bunu nasıl yansıtacağım kısmı. Hindistan’dan bağlantı yaptık, normalde Tac Mahal’e girerken turuncu babetler veriyorlar yerler çizilmesin diye, yani topuklu ayakkabı yasak… Bunu “şakalı” bir haber yaptık, iş oradan devam etmeye başladı. Bu skecin/haberin ardından her şey gelişti.

 

“Çok Gezenti” nasıl bu kadar başarılı oldu?

Talk-showcuların metinlerini yazarak, skeç metinleri, program formatlarını yazarak başladık bu işe. Erdil Yaşaroğlu ve Varol Yaşaroğlu ile…  2000’lerin başında iki arkadaşımızı da yanımıza aldık. (Murat Dişli ve Rauf Olcay)  Türkiye de birçok programın metinlerini yazdık. Genelde jeneriklere pek dikkat etmezsiniz aslında. O programları oluşturan kişiler aslında sunucu ya da Show-man değildir aslında. Ben Çok Gezenti’ de sunucuyum ama Çok Gezenti’ nin şöyle bir durumu var, Çok Gezenti’ yi sunan adam editör ve metin yazarı. Bu sebeple bu programın arka planını doldurarak bir seyahat programı oluşturmamız kanalın da işine gelen bir durum oldu. Dört yıldır oldukça düşük bir bütçe ile sevgili eşim Seda Akkul ile yapıyoruz bu programı. Sanılanın aksine gezip para kazanılan bir iş değil. Esas mesela gönüllü, istekli olmak ve işinizi sevmeniz, bu durumda zaten başarı kendini gösteriyor diyebilirim.

Burak Akkul

Programı yaparken yöneticileriniz tarafından hiç yönlendirildiniz mi yoksa içinizden geldiği gibi mi yapıyorsunuz?

Aslında kelime anlamı olarak sansürü soruyorsun değil mi? Bugüne kadar hiçbir sansüre maruz kalmadığım yaptığım işlerde. Patronlarım ya da yöneticilerime verdiğim samimiyetten ve güvenilirlikten dolayı sanırım, hiç sansüre maruz kalmadım… aslında iletmek istediğim mesajları alt metinlerde verebiliyorum lakin bunu öyle dengede yapabiliyorum ki; ne yöneticilerim ne de ben zor durumda kalıyoruz.

Seyahat planlarınızı yaparken sizin için gideceğiniz yerin kriterleri nelerdir?

Öncellikle kendim için seyahat ederken nereyi çok sevdiysem izleyiciye de orayı göstermeye çalışıyorum. Çok Gezenti’nin yaklaşık 25 bölümü önceden gittiğim ve çok sevdiğim yerlerdi. Beni hayrete düşürmüş yerleri; yemeğiyle, saygısıyla, sevgisiyle hoşuma giden yerleri göstermeye çalışıyorum. Ayrıca yaptığım gezi planları tamamen bana ait, kimse karışmıyor. Belli bir bütçe var ona göre bu kriterlerde yerler bulup gidiyorum.

Bir üniversite öğrencisinin hem bir şeyler öğrenebileceği hem de gezebileceği yerler nerelerdir?


Öncelikle hiç yurtdışına çıkmamış “abi nereye gidelim?” diye soranlar için cevaplıyım, daha sonra kendi çeşitlemelerimle tavsiye vereyim.. Daha önce hiç yurtdışına çıkmamış arkadaşlar için Türkiye’de çok iyi yapılan basit İtalya turlarını tavsiye edebilirim. İtalya’nın şöyle bir avantajı var; ne seni çok yabancı ülke diye korkutuyor ne de çok Türk benzerliği var. Benzer yönler var ama İtalya’da olduğunu hissedebiliyorsun… Karakteristik bir yer, sokağı köyü kasabası. Ayrıca İtalyan kültürünün de çok önemli. Günümüzde kullandığımız moda eğlence vb. alandaki birçok şey İtalya’dan geliyor. Yemek açısından makarna pizza var… Karşı olabileceğiniz yemeyeceğiniz pek fazla şey yok; bu yüzden İtalya ile başlama iyi bir fikir olabilir. Yurt içinde her sene aynı yerlere gitmek, zamanla vizyonunuzu daraltabilir.

O yüzden bir yurtdışı seyahati, bakış açısını, hayatınızı, düşünce yapınızı değiştirmede yardımcı olabilir. Benim nereyi en çok sevdiğime gelecek olursak; uzak doğu hayranıyız eşim ve ben. Çin’de şöyle bir durum var pahalı olduğu düşünülüyor ama pahalı olan uçak bileti… Yeme içme kısmında ucuza karnınızı doyurabiliyorsunuz… Mesela 15kuruş Türk parasıyla 1kg muz alabiliyorsunuz. Yemeklere verdiğiniz para 1 lira 1.5 lira. O yüzden yatırın uçak biletine parayı gönül rahatlığıyla gidin :)

 

“ Çin Seddi’ne gittiğimizde biletlerimizi kendimiz aldık, küçük bir kamera ve biz.” B.A.

 

Sayın Seda & Burak AKKUL ile gerçekleştirilen ve büyük ilgi uyandıran “Çok Gezenti ile Görmüş Kadar Olalım” etkinliği ile SAÇEV ekibine başarılarının devamını dileriz.

Çeviri Blog

SAÇEV Yönetim Kurulu ve Konukları (Soldan Sağa Doğru: Önder Fidan, Aytuğ Kaan Gözkonan, Emrah Savaş, Sahra Doğan, Tevfik Kozan, Burak ve Seda Akkul, Yard.Doç.Filiz Şan, Tarık Küp, Yiğit Özbirten) 

 

Tags: