Ömer Faruk Yılmaz: Ardıl ve andaş çeviride konferans çeviride konuşmacıların sunum esnasında yaptıkları espri, fıkra veya özdeyişler söz konusu olduğunda bir tercümanın bu ifadeleri verirken kendisinin de bir duygu katması gerekiyor mu? veya bu fıkraya gülmesi doğru mu? bu konuda bilgilerinizi veya kaynak varsa paylaşırsanız sevinirim. iyi çalışmalar dilerim

Cevaplar ve yorumlar:
MelisaFilm Konu ilgi alanında ve bildiği bir alansa (ki bence muhakkak öyle olmalı, aksi takdirde ruhsuz bir çeviri olur) zaten kendiliğinden gerekli vurguları yapacak, kendiliğinden gülecektir ve tüm tepkileri de yerinde olacaktır. Tıkpı spor spikerleri gibi, ilgi duydukları için goooolllll diye bağırmaları gibi, ne zaman gooool idye bağıracağını bilir yerli yersiz bağırmaz. NE kadar iyi konuşma becerisi olursa olsun, spordan anlamıyorsa spor spikerliği yapmamalıdır,müzikten anlamıyorsa müzik sunumu yapmamalıdır…vs Aynısı çevirmenler için de geçerli. O yüzden konuya ilgi duyması, bilgi sahibi olması tek kıstastır.

Sakine Eruz Her şey ortama bağlıdır… Ortam müsaitse yapabilirsiniz, ama ben önermem, çünkü dikkatıniz dağılır… Ancak üç, beş kişilik bir görüşmede sizin de gülmenizde bir sakınca olduğunu sanmıyorum, tabii toplantıya katılanlara bağlı bütün bu süreç… Çevirmen her ortama göre farklı kararlar vermek zorunda olan bir uzmandır… yani hiç bir şeyin bir formülü yoktur… Size ne dersek diyelim, o anda yanlış olabilir.. Öngörü, sezgi, görgü, bilgi ve bir tutam da bilgelik gerekir uzman çevirmenin zihninde her an hazır tutması gereken.

Sakine Eruz Spor çevirisi ve spor spikerini hiç bu konuya dahil etmeyelim, o bambaşka bir muamma…

Davut Dogru Kısmen kapanmış paylaşımlarda, “bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin!..” dedirtmek istemem ama, değerli dostların izniyle şu hususları da -kuramsal detaylara girmeksizin- kısaca belirtmekte yarar görüyorum:

1-ARDIL (Konsekütif) çeviride; sözlü iletişim açısından konuşmacının “TAMAMLANMIŞ MESAJINA” yönelik sunum, ses ve vurguların (eşzamanlı-simultane çeviriye nazaran) daha baskın bir biçimde iletilmesi gerektiği kanısındayım. Dolayısıyla sn. Melisa Melisafilm’in söz ettiği “COŞKU”ya (çevirmenin kendisini konuşmacıdan daha fazla ön plana çıkarmaması, show yapıp rol çalmaması koşuluyla ), Ardıl Çeviri için EVET…

2-EŞZAMANLI (andaş-simültane) çeviride ise henüz “TAMAMLANMAMIŞ MESAJIN YAN CÜMLECİKLERİNE” yönelik anlık çeviriler söz konusu olduğundan (daha önceden hazırlanmış, konuşmanın tamamına ait yazılı bir çeviri metni söz konusu değilse şayet); sn. Sakine Eruz hocamızın ifade ettikleri “İHTİYAT”a, Eşzamanlı Çeviri için EVET…

3-RETORİK, düzgün-akıcı bir sözün hem yerli yerinde ve hem de muhataplarına uygun olarak söylenmesini gerektirdiğinden; yukarıdaki tüm çeviri süreç ve yöntemleri için yine sn. Sakine Eruz’un söz ettikleri “öngörü, görgü, bilgi ve özellikle BİR TUTAM BİLGELİK ” de bu TARİF’in olmazsa olmazı kuşkusuz…
20 saat önce · Düzenlendi · Beğen · 2

Özden Özberber Katılmakla birlikte size bir soru daha eklemek isterim:
Ardıl çevirilerde konuşmacı çevirmene yönelik iltifatta ne diyorsunuz? Ben ıkına sıkıla çeviriyorum açıkcası. Örneğin şöyle bir söylemde ne yapıyorsunuz? : ” Ayrıca tüm sözcüklerimi birebir çevirdiğinden çok da emin olduğum, bugüne kadar çalışmaktan en büyük keyif aldığım sevgili çevirmenimize de teşekkürlerimizi sunmalı, ona da kocaman bir alkış almalıyız” gibi. Bu durumda ben genelde : Hebele höbele.. kalakalmış bir halde bunu geçiştirmeye çalışırım.. Bunu çevirmek insana çok tuhaf geliyor.. bunu yapmamış olmak da bu sefer işe saygısızlık gibi.. iki arada kalma durumu..

Ömer Faruk Yılmaz Ayni durumu ben de yaşadım. Acemiliğime vererek sükunetimi korudum. Konuşmacı bunu fark edince konuşmasına başladı. Bu gibi durumlarda ne yapılmalı? diye açıkçası ben de merak ediyorum. Ayrıca ilginiz ve bilgi paylaşımlarınızdan ötürü çok teşekkür ediyorum.

DO GA Sayın konuşmacı çevirmene teşekkürlerini sundu diye çevirmekle yetinirdim ben