• Mangata

Tasarımcı Ella Frances Sanders, Lost in Translation’ın adlı kitabının Giriş Bölümü’nde okuyucularına şöyle sesleniyor:  “Ana dilinizde kelimelerle anlatamayacağınız hisler olabilir. Ancak korkmayın, neler hissettiğinizi tanımlamak için diğer dillere bakabilirsiniz.” İngiliz tasarımcı kitabında dünyanın çeşitli kültürlerinde özel anlamları olan 50 kelimeyi görselleştirmiş. Aralarında İsveççe Mangata yani “Ayın suda yol gibi yansıması” gibi kelimeler de var.

  • Akihi

“Yaşamın hızı ve frekansları yanlış anlaşılmalara yol açtığından, şimdi hiç olmadığımız kadar duygularımızı kelimelere dökerken zorlanıyoruz.” diye sözlerine devam eden Sanders ana dilimiz ne olursa olsun bu kelimelerin küçük da olsa içinizde bir şeyler uyandıracağına inanıyor. Akihi ise, Hawaii dilinde birçoğumuz yabancı olmadığı, yol tarifi aldıktan hemen sonra gelen unutkanlık.

  • Hiraeth

Soyut kavramları belirlerken genellikle şiirden yararlanırız: Galce bir terim olan Hiraeth’in saudade, yani sevgiliye duyulan bitmez tükenmez hasret anlamı ile benzer yanları vardır ve bir melankoliyi belirtmekte kullanılır. Daha önce hiç bulunmadığın bir yere duyulan özlem olarak da bilinir. Sanders’a göre, kelimeleri bu şekilde öğrenerek birbirimizden farkımız olmadığını ve anlaşabilmek için hiçbirimizin dilleri akıcı bir şekilde bilmemize gerek olmadığını görüyoruz.

  • Iktsuarpok

Bir Eskimo dilinde bir isim olan Iktsuarpok, sabırsızlık ve beklenti arasındaki nokta olarak tanımlanıyor. Özetle birinin gelip gelmediğini kontrol etmek için sık sık dışarı çıkartan his olarak tanımlanabilir. BBC Kültür’e konuşan Sanders, genellikle bu kelimelerin zaten bildiğimiz ve tanıdığımız duygulara ve hareketlere göre verildiğini belirtiyor. “Brezilyalı biri, İsveçli birinden çok farklı olmadığı gibi aynı şekilde bizden de farklı değildir.” diye ekliyor.

indir
  • Kummerspeck

Almanca bir kelime olan Kummerspeck, birebir çevirisiyle “keder pastırması” olarak geçiyor. Yani duygusal sebeplerden dolayı aşırı yemek yiyerek kilo alma anlamına geliyor. Sanders açıklamalarına “Maalesef yenilebilir şeylerde rahatlık bulmaya alışmışız. Bir ay sonra kendimize farklı bir açıdan bakınca yaptığımızın farkına varıyoruz.” ile devam ediyor.

  • Wabi-sabi

Japonca bir kalıp olan Wabi-sabi “kusurlu şeylerde bile güzelliği bulma, yaşam ölüm döngüsünü kabul etme” anlamına geliyor. Sanders’a göre bu kelime “kendi hayatlarımızda bulacağımız fanilik ve asimetri bizi daha tatmin edici ancak dürüst bir varlığa dönüştürebilir” gibi öğretileri olan Budizm’den geliyor.

  • Pisan Zapra

Birçok kalıp, bazı bölgelerde ölçü birimi olarak karşımıza çıkar. Fince bir kelime olan Poronkusema “bir geyiğin mola vermeden gidebileceği uzunluk” olarak açıklanırken Malayca’da Pisan Zapra, “bir muz yemek için gereken zaman” olarak karşımıza çıkıyor.

  • Kalpa

“Zamanın kozmolojik derecede büyüklükte geçişi” anlamına gelen Kalpa Sanskritçe bir terimdir. Sanders’a göre: “Bir şey için bir kelimen olduğunda, o şey daha fazla somut ve erişilebilir oluyor. Düşünceleriniz bu farklı görüş ve varlık açılarını da içine almaya başlıyor.

  • Tsundoku

Japonca bir kalıp olan Tsundoku, “bir kitabı aldıktan sonra okumamak, genellikle diğer okunmamış kitaplarla birlikte dizmek” anlamına geliyor ve kitap istifçilerinin içini rahatlatmayı amaçlıyor.

  • Boketto

“Japonların hiçbir şey düşünmemeye isim vermeyi düşünmeleri çok güzel bir şey,” diyor Sanders. Boketto özellikle bir şey yapmadan uzaklara doğru bakmaya deniyor ve bu Sanders’ın en sevdiği kelime: “Bunu uzun zamandır sık sık yapıyorum.”

kaynak

Sizin eklemek istedikleriniz var mı? Yorumlarda belirtin!

Tags: