Bugün, Ludwig Wittgenstein’ın “Dilimin sınırları, dünyamın sınırlarıdır.” görüşünden yola çıkarak sizleri, “bilingual” diye nitelendirdiğimiz; birden fazla dili, dolayısıyla da birden fazla dünyası olan kişilerin edindiği avantajlara göz atmaya davet ediyoruz.

İnsanlara “İkinci bir dil bilmenin yararları sizce nedir?” diye soracak olursak akıllara gelecek ilk yanıt, farklı kültürlerden kişilerle kolaylıkla bir iletişim köprüsü kurabileceğimiz olacaktır. Ana dilinden sonra ikinci bir dil öğrenen kişinin iletişim becerisi gelişme göstereceği gibi dinleme beceresi de gelişme gösterecektir. Bu da öğrenilen dili konuşan kimselerle daha kolay iletişim kurabileceği anlamına gelmektedir. Kurulan bu iletişim ise iki dilli kişilere öğrendiği dilin kültürünü, bu kültürün gelenek ve göreneklerini, normlarını, hikâye ve destanlarını, atasözü ve deyimlerini, jest ve mimiklerinin ne anlama geldiğini dahi öğrenme ve deneyimleme fırsatı sunar. Yeni kültürlere gözlerini açan birey içinde yaşadığı dünyanın biraz daha farkına varır, bu sayede çevresindeki farklılıklara ve çeşitliliklere hoşgörü ile yaklaşmaya başlayacağı gibi, yaşadığı olaylara karşı da daha fazla tolerans geliştirmeye başlayacaktır. Kendi içinde olumlu duyguların ve özelliklerin gelişmekte olduğunu fark eden birey, benliğine karşı güven duymaya başlayacak ve öz güveni artacaktır.

Günlük hayatta ikinci dil kullanmak kişinin bilişsel becerilerini de geliştirecek, böylelikle kişinin beyni zihinsel esnekliğe, problem çözmeye ve birden fazla işi aynı anda yürütmeye eğilimli hale gelecektir. Yaratıcı düşünmeyi ve farklı çerçevelerden bakabilmeyi ölçen bazı testler, iki dilli kişilerin daha esnek, daha yaratıcı ve daha ayrıntılı düşündüklerini ortaya koymuştur. Tüm bu bilişsel becerilerin; düşünme, çoklu görev yürütme, dikkat toplama gibi işlemleri yerine getiren, beynin yürütücü kontrol sistemi üzerine de etkisi bulunmaktadır. Üstelik bu etkiler yalnızca dilin öğrenildiği yaşla sınırlı kalmamakta, kişiye ömür boyu olumlu etki bırakmaktadır.

İki dillilik (bilingualism) kişinin bilişsel becerilerini geliştirmekle kalmamakta, aynı zamanda fiziksel ya da zihinsel faaliyet göstermekte pay sahibi olan bilişsel fonksiyonun sürdürülebilmesine de etki etmektedir. Bu da demek oluyor ki, bilişsel dejenerasyona sebep olan hastalıklardan ve Alzheimer’dan korunmanıza iki dilli olmanın büyük bir etkisi vardır. Yapılan çalışmalar, bunama semptomlarının başlangıcının iki dilli kişilerde önemli ölçülerde (5 yıla kadar) geciktirildiğini, Alzheimer hastalığından muzdarip bilingual kişilerin, monolingual kişilere kıyasla daha az beyin dejenerasyonuna maruz kaldığını göstermiştir.  (bkz: https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/21060095)

İkinci bir dil bilmenin bilişsel beceriler üzerine yaptığı bu olumlu etkiler, kişinin öğrenme becerisine de etki eder. Dolayısı ile, kişinin dili kullanmaya yönelik becerileri artar ve sözlü ya da sözlü olmayan iletişim becerilerine olumlu bir etki yapar. Bu sayede, ikinci dili öğrenmiş kişinin, yeni bir dil öğrenmesi de kolaylaşacaktır. Dilsel becerileri gelişen kişinin karşısına çıkan yeni kelimeleri kolaylıkla öğrenmesi, kelimeler arasındaki ilişkiyi anlamlandırabilmesi, edindiği bilgileri farklı şekillerde kullanabilmesi, kelimeleri kategorilere ayırabilmesi, dinleme ve iletişim becerilerinin gelişmesi ve çözüm odaklı birey haline gelmesi çok daha muhtemeldir.

İki dilliliğin kişi üzerine olan etkileri bunlarla da sınırlı değildir. İki dil bilmek, bir kişiye iyi bir eğitim hayatı sunacağı gibi kariyer sürecinde de pek çok olumlu etkide bulunacaktır. Globalleşmeyle ve farklı ülkelerde bulunan şirketlerin birbirleri ile işbirliği girişimlerinin artmasıyla ikinci dil bilmenin önemi de oldukça artmıştır. American Council on Education (ACE)’in yürüttüğü bir çalışmaya göre, ikinci bir dil konuşabilmek, küresel ekonomide başarılı olabilmede kilit rol oynamaktadır. Pek çok dil becerisi geliştirmek, ekonomiye ayak uydurmaya da yardımcı olmaktadır. Örneğin, İsrail’de ya da Hollanda’da yalnızca İbranice ya da Flemenkçe konuşabilen insanların birden fazla dil bilen kişilere oranla, iş ya da eğitim hayatlarında daha az fırsat yakalayabildikleri ya da 1981’de Quebec’te yalnızca bir dil konuşabilen kişilerin, hem İngilizce hem Fransızca konuşan kişilere kıyasla %1.6 oranda daha az para kazanabildikleri, çalışmalar sonucu ortaya konmuştur.

Görüldüğü üzere, iki dil bilmenin faydaları yalnızca karakterimize olan olumlu etkileri, sosyal hayatımızı güçlendirmesi, bilişsel becerilerimizi artırması, eğitim ve meslek hayatımızda bizi bir adım öne çıkarması ile sınırlı değildir, aynı zamanda sağlığımız üzerinde de azımsanamayacak önemde olumlu etkilere sahiptir.


Kaynakça:

Tags: