Bütün kültürlerin temsilcileri, kendilerini çevreleyen dünyayı tarif ederler. Bu temsilcilerden biri ise dünyamızı aydınlatan renklerdir. Renkler, tüm kültürlerde neredeyse her şeyi kapsar ve yaşamsal bir öneme sahiptir. Cisimlerin renksel karakteristikleri de pek çok halkın bakış açısında en önemli yerlerden birine sahiptir ve farklı kültürdeki insanlar için farklı anlamlar içerir. Peki, hayatımızın her yerini kapsayan renk nedir? Gelin, önce bunu tanımlamakla başlayalım😊.

Renk Nedir?

Işığın gözün retinasına değişik biçimde ulaşması ile ortaya çıkan bir algılamadır.

Renk Nasıl Oluşur?

Bu algılama, ışığın maddeler üzerine çarpması ve kısmen soğurulup kısmen yansıması nedeniyle çeşitlilik gösterir ki bunlar, renk tonu veya renk olarak adlandırılır.

Peki fiziki kurallara göre renkler hepimizin gözüne aynı şekilde yansıyorsa neden farklı kültürlerdeki insanlar, renkleri farklı şekilde algılar?

19. yüzyılın II. yarısı boyunca renk duygusunun evrimi tartışmasında bütünüyle edinilmiş özelliklerin kalıtım yoluyla aktarılabileceği inancı vardı. Gladstone ‘Bir kuşakta edinilen yeteneklerin kalıtım yoluyla aktarılabileceğini ve sonraki bir kuşağın doğuştan yetenekleri olabileceğini savundu. Hugo Magnus ise retinanın renkleri algılama yeteneğinin kullanım ve eğitim yoluyla aktarıldığını ve bu gelişen yeteneğin kuşaktan kuşağa geçtiğini söylüyordu. İki bilim adamının görüşlerinden yola çıkarak renk farkları doğrudan anatomimizin doğasıyla mı yoksa sadece kültürel birikimlerimizle mi belirleniyor?

Görme duyusunun kendisi değişmiş olamayacağına göre tek açıklama, eskilerin renk tasvirlerindeki karışıklığı dillerin kusurlu oluşuna bağlıdır. Özellikle eski kabilelerle yapılan araştırmalarda görülüyor ki kabileler bizler gibi renklere farklı kavramlar belirleme ihtiyacı hissetmiyorlardı. Bu kabileler belli başlı renkler dışındaki renkleri bilmiyordu. Örneğin, yeşil ve sarıyı ayırt etme ihtiyacı hissetmiyorlar, iki rengi aynı kavramla ifade ediyorlardı. Bu konu ile ilgili bir başka araştırmayı 19. yüzyılda Rus antropolog Yuri Magnoyeviç Gladanov yapmıştır. Gladanov, yerlilerle birkaç ay geçirir. Yerlilere koyu mavi (синий) ve açık maviyi (голубой) gösterir. Yerliler, bu renk farkını farkederler ancak bunu kendi dillerinde ifade edecek Rusçadaki gibi ayrı bir kelime olmadığı için her ikisine de sadece mavi derler. Yani anlaşılacağı gibi her millet, renklere onları ayırt edici isimler takma ihtiyacı hissetmiyordu. Aslında bu durum milletlerin bakış açısı ve yaşadıkları yerin coğrafi özellikleriyle, kültürel birikimleriyle alâkalıydı.

Daha iyi anlamak, fark ve ayrıntıları görmek için bir sonraki yazımızda Rusça-Türkçe dil çiftindeki belli başlı renkleri inceleyerek renk algısının nasıl olduğuna bakacağız!  :)

 


Kaynakça

https://tr.wikipedia.org/wiki/Renk

Rusça ve Türkçe İki Dil İki Kültür, Elena Napolnova Demiriz

Dilin Aynasından, Guy Deutscher

Tags: