29 Mart 2013 tarihinde 6:30’da yola çıktım. 11’e 5 kala Trakya Üniversitesi’ne vardığımda koskoca bir amfide 50’den fazla Almanca, İngilizce ve Bulgarca dilindeki Mütercim-Tercümanlık Bölümü öğrencisi bizi bekliyordu. Trakya Üniversitesi Öğretim görevlileri İnönü Bey ve Dolunay Hanım’ın rehberliğinde canlı ve soru sormaya hazır (!) bir salon vardı. ” Çevirmenlik Meslek Standardı’nda Gelişmeler ve Süreç” adlı sunumu ile ( Detaylar için lütfen ÇeviriBlog’a bakınız) Dr. Elif Ertan ilk konuşmacı idi, ama teknik bir arızadan dolayı ilk sözü ben aldım. Benim konum Çevirmen Meslek Standardı’nın Sektöre Etkisi başlıklı idi ama girizgahı oradan yapınca nereden çıktığımızı bilemedim açıkçası :) Çünkü her ne kadar Elif Hanım canla başla her yere tek tek gidiyor, anlatıyor, gösteriyor, bir yandan Osman Bey, Turgay Hocam, Betül Hocam, Sakine Hocam koşturuyor, üniversitelere gidiyor, anlatıyor, diğer değerli akademisyenler de keza öyle, ama koskoca salonda standardı baştan sona okuyan 5 kişi vardı. Bu sanılmasın ki üniversite gençliğine bağlı bir durum. Bu genel olarak böyle. Bu standart mesleğin geleceği. UMS bitti, yayınlandı ve yürürlüğe girdi. Sıra UMY’de. Yeterlilikler kısmında” Bilgi, beceri ve kavrayış” önem kazanıyor. Yani karar verme ve sorumluluk anlayışı öne çıkıyor. Elif Hanım ne güzel dedi, ” Her iki eli olan piyano çalamaz”. Çeviribilim bölümünde okuyup da çevirmen olamayacaklar çıkacak mı? Elbette. Ama aynı noktada akademik eğitim almayıp da okuyunca hayranlıkla bir daha okuduğunuz çevirileri yapan tercümanlar çok mu? Dünya kadar. Peki bu noktada standartlar neyi belirliyor? Standartlar asgari düzeyi belirliyor. Sonra yeterlilik geliyor. Ölçme ve değerlendirme aşamasında ise çok önemli bir şey oluyor ki bağımsız bir kurul tarafından yapılacak ( şu anda kurul kim, kimlerden oluşuyor ve sınavda neler çıkacak bilemiyorum, soruları istemeyiniz) bir sınav sonucunda ki buna alaylısı da mekteplisi de katılabilir, bir sertifika verilecek. Bu bence “yeminli çevirmen” olmaktan çok daha değerli bir sertifika olacak, hele de ülkemizde çaycısı, odacısı, muhasebecisi herkes çeviri bürosu açabiliyor ve yeminli çevirmen olabiliyorken ( lütfen bu meslekleri aşağıladığımı falan söylemeyin şimdi, çaycı da büro açabilir, ama bu insanlar dil bilmiyor, dil bilmeyen nasıl yeminli çevirmen olabiliyor onu sorguluyorum) çok daha tercih edilebilir olmanızı sağlayacak. Bu zorunlu değil, mecbur tutulan bir şey yok. Şu anda da kimse bize illa Mütercim Tercümanlık mezunu çevirmenlerle çalışın diye kafamıza silah dayamıyor, ama tercih ediliyorlar. Çeviribilim öğrencileri haksızlığa uğradıklarını düşünüyorlar. ” Biz o kadar okul okuyoruz, diploma alıyoruz, bu diplomanın ne değeri kalacak o zaman diyorlar? Bu noktada Elif Hanım, akademik eğitim alan ve başarılı olan çevirmenlerin zaten bu sertifikayı rahatça alabileceklerini belirtti ki ben de aynısını düşünüyorum. Lütfen biraz daha kendinize güvenin, çoğu çeviri bürosu zaten sizi destekliyor. Korkmayın, iyi olan zaten her zaman kazanır. Ufak bir dipnot: Bugün bir çevirmen arkadaşım tarafından uyarıldım. Çeviribilim öğrencilerinin haricinde diğer çevirmenleri desteklemediğimi düşünmüş, muhtemelen benim bir yazım buna sebep olmuştur. Hangi yazım bulamadım ama açıklama yapayım. Ben mektepli değilim, alaylıyım. Çeviri sektöründe çalışanların %60’ı da alaylı. Benim çalıştığım çevirmenlerde de oran bu şekilde. Ama gönül istiyor ki, pırıl pırıl gençler geliyor, mesleklerine sahip çıksınlar, akademik eğitim o kadar iyi olsun ki, onlar hazır olsunlar. Piyasa çok iyi olsun, hemen işe başlasınlar. İş yeterince çok, ama iyi çevirmenler için çok. Beraber çalışalım. Benim dediğim bu. Kimsenin kalbini kırma niyetim yok. İlk önce kendimi eleştirmem lazım zaten bu durumda. Bu tartışmanın peşi sıra Meslek Standardı’nın içeriğini konuştuk, bilgi ve beceriler kısmının üzerinde durduk ve çevirinin geleceği, yerelleştirme ve terim bilgisi üzerine söyleştik. Staj da konuştuğumuz konulardan biriydi. Elif Hanım özellikle UMY konusunda çok detaylı bilgiler verdi. Ben de epey not aldım. En gurur duyduğum şeylerden biri ise Çevirmenlik Meslek Standardı’nın Avrupa’da ilk bizim ülkemizde yazıldığı oldu. Umarım 5 sene sonra bizim standardın benzerini onlar da çıkartır, ama çeviri piyasasının koşullarını bize benzetmezler :)

Öğrenciler çokça soru sordu, bize de epey bilgi verdi. TÜÇEB her zamanki gibi nazikti ve sonrasında da bizi harika şekilde ağırladı. Bekir’e de teşekkürü borç biliyorum…

Tags: