4 Nisan 2017’de TİM Maslak Show Center’da İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 36. İstanbul Film Festivali, çeviri dünyası adına önemli ve çokça tartışılan bir olaya sahne oldu.  Sinema Onur Ödülü’nün Barış Pirhasan, Çetin Tunca, Selma Güneri, Macit Koper ile birlikte bu seneki sahilerinden biri olan ve ülkemizde Yüzüklerin Efendisi filminde canlandırdığı Gandalf karakteri ile tanınan Sir Ian McKellen’in kendisini tanıtarak başladığı konuşmasında kullandığı “As an open gay man” ifadesi çevrilmeden geçildi. Salondakilerin tepkisi üzerinde Ian McKellen, çevirmene dönerek ters giden şeyin ne olduğunu anlamaya çalışsa da program akışı gereğince konuşmalara devam edildi.

Film Festivali tamamlandıktan sonra olayın medyaya yansımasıyla çıkan gazete ve internet haberleri ve Murathan Mungan’ın sosyal medya hesabında konuyla ilgili yazdıkları büyük tepki uyandırdı ve konu Çeviri Blog Facebook sayfasında da uzun uzun tartışıldı.

Çevirmenlerin bir kısmı, çevirmenin bu çeviriyi atlamasının bilinçli yapıldığını ve konuşmacıya sansür uyguladığını savunurken, başka bir kısım çevirmenin daha sonra bir sorunla karşılaşmamak için böyle bir sansür uygulamaya mecbur olduğunu öne sürdü. Bunların yanı sıra çeviri etiğinde çevirmenin çevireceği cümleleri seçemeyeceğini, tercih yapmak gibi bir lüksü olmadığını, inisiyatifin çeviri ile bağdaşmayacağını ve bu tarz bir yaklaşımın çevirmenin güvenilirliğini tehlikeye attığını belirttiler. Çoğu kişi ise bunun kötü niyetli olarak algılanmamasını, anlık bir hata olabileceğini, cadı avı başlatmadan önce açıklama beklenmesi gerektiğini iletti ki tam bu sırada Türkiye Konferans Çevirmenleri Derneği’nden de beklenen açıklama geldi. Tam metni yayınlıyoruz:

“İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 36. İstanbul Film Festivali’nin dünkü (04 Nisan 2017) açılış töreninde derneğimiz üyesi meslektaşımız görev yapmıştır. Bugün çeşitli mecralarda çıkan haberlerde, Birleşik Krallık’taki LGBTİ hareketinin önde gelen isimlerinden Sir Ian McKellen’in törende yaptığı konuşmada “açık bir eşcinsel olarak/as an open gay man” ifadesini kullandığı, ancak çevirmenin bu ifadeyi sansürleyerek, kasten çevirmediği yazılmıştır.
Sahnede ardıl (konsekütif) çeviri olması durumunda genelde çevirmenden, konuşmacının ve sesin verildiği hoparlörlerin arkasında kalması istenir. Oysa o durumda çevirmen konuşmacının ve salonun tamamının duyduğu bir ifadeyi duyamayabilir ya da sadece kısmen duyabilir. Çevirmenlerin, konuşmacıyı doğrudan ve net bir şekilde duyabilmesi için kendilerine ait kulak içi (in-ear) monitörleri olmalıdır. Üyemiz kendisiyle görüşmemizde konuşmanın başını duyamadığı için çevirmediğini ifade etmiştir. Zaten meslek örgütümüz Türkiye Konferans Tercümanları Derneği’nin Çalışma Koşullarının 5. Maddesi aşağıdaki gibidir:

Tercüman Duyduğunu Çevirir

  1. Konferans tercümanları her şartta duyduklarını tercüme ederler. Kasıtlı olarak yanlı ya da eksik/fazla tercümeye zorlanmaları halinde, kendileri için hiçbir müeyyide doğurmaksızın, çalışmayı reddederler.

Duyduğunu yansız çevirmek çevirmenin en önemli sorumluluklarından biri olduğu gibi, bir çevirmenin duymadığı veya kısmen duyduğu bir sözü çevirmediği için suçlanması da kabul edilemez.
Bu tür organizasyonlarda çevirmen için kullanılan teknik ekipmana da böyle kötü deneyimlerden sonra daha fazla özen gösterilmesi hepimizin ortak arzusudur. Bu talihsiz olayı yaşayan meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

 

Bu açıklamadan sonra Çeviri Blog üyeleri arasında konu yeniden derinlemesine tartışıldı. Öncelikle basında çeviri türünün simultane tercüme olarak yer alması ve ardıl olduğunun sonradan ortaya çıkması ile çevirmenin bir metin üzerinden gitmediği ve konuşmacıyla aynı yerde bile bulunmadığı için konuşmayı duymama ihtimalinin de bulunduğu ortaya çıktı. Yine bu görüşe karşı çıkanlar ve hiçbir koşulun çeviri yanlışına bahane olamayacağını savunanlar da oldu.

Benim fikrime göre ise bu olaydan hepimiz büyük bir ders çıkarmalıyız. Ardıl çeviride çeviri koşullarının; çevirmenin konuşmacıyı en iyi şekilde duyabileceği şekilde oluşturulması gerektiğine, bunun sağlanması için ısrarcı olunmasına, bunun yanında çevirmenlerin mutlaka çeviri etiğine uyması gerektiğine ve hatanın insana mahsus olduğuna inanıyorum.