Gelin, gerçekliği su götürmez argümanlara dayanarak mesleğimize, diğer meslekler gibi bir sosyal tanınırlık kazandıralım ve, tabii ki, bu tanınırlık maaş çeklerinde kendini gösteren bir tanınırlık olsun.

Genel duruma şöyle bir baktığımızda, amaçlarımız doğrultusunda mesleğimize tanınırlık kazandırmakta iyi bir iş çıkarıyor muyuz dersiniz? Her zaman değil.

Birkaç yıldır teknoloji, sırf üç beş kurnaz adam kâr etsin diye çeviride kullanılıyor kullanılmasına, ama binlerce çevirmen de bu teknolojiler yüzünden büyük zarar görüyor. Şahsen ben, çeviri belleklerinin aynı üç beş fırsatçıya (yine) yarar sağladığından kuşkulanıyorum. Çeviri bellekleri, işimizde kullandığımız araçlardan biri ve aslında yaptığımız işi daha iyi hâle getirmeye (terminolojiyi standartlaştırmak, çeviriyi düzeltmek, başka çeviriler yapmak, ya da felekten bir gün çalmak için zaman kazandırmak) yaraması gerekiyor. Tıpkı ses tanıma programları, kullandığımız yeni sözlükler ya da son katıldığımız workshop’ta öğrendiğimiz yeni bir şey gibi, bize bir değer katması gerekiyor. Ama bulunduğumuz konumdan, şu berbat, yenilir yutulur bir tarafı olmayan ücret indirimlerinden kâr eden insanlar yüzünden vazgeçmiş bulunuyoruz. Tesadüfe bakın ki bu indirimleri yapan insanlar, yine bu berbat ücretlerin ödemesini yapanlar. Öyle ki, teklife 3 sentin altında bir orandan başlıyorlar ve (indirimlerden sonra) ücret, 1 sentin bile altına düşüyor. İnsanın düşündükçe midesi bulanıyor.

Kimileri artık bu gerçeği değiştirmek için çok geç olduğunu söylese de, kendimize şunu sormadan edemiyoruz: Nasıl oldu da bize yarar sağlaması gereken bir şeyin, başkalarının cebini doldurmasına izin verebildik? Tabii ki cebi dolanlar hâlinden memnun, ama biz niye şikâyet etmiyoruz? Neden bu duruma sesimizi çıkarıp itiraz etmiyoruz? Tamam, birileri kâr ediyor. Ama bu kişi ne benim, ne de sensin be çevirmen arkadaşım. İşin çeviri kısmındaki kimse kâr eden tarafta değil. Ve kimse bana teknolojiye karşı olduğumu söylemesin! Haydi canım oradan, teknoloji kullanmaktan son derece memnunum. Ama şöyle bir durum var ki teknoloji, çevirmenlere ve yabancı dille uğraşan kişilere de kâr sağlamalı. Yani teknolojiden kâr eden tek grup (hiçbir koşulda) çeviri yazılımı satan kişiler ya da yukarıda bahsettiğim şu üç beş fırsatçı olmamalı. Ama şu indirim mevzusunu başka zaman tartışalım.

Şimdilerde, temcit pilavi gibi ısıtılıp ısıtılıp önümüze konan şöyle bir fikir var: “Makine çevirisi sonrası düzeltme, çevirmen için büyük bir beceri.” Bu fikre karşı sesimizi yükseltmek için hâlâ çok geç olmadığını düşünüyorum. Çevirmen olmak için o kadar okul okudum; çeviri yapmak istemem beni neden aşırı hevesli biri yapsın ki?

Bizi bilgisayar çevirilerini düzeltmenin ne kadar MUAZZAM bir iş olduğuna ikna etmeye çalışanlar, bir sürü konferansta seslerini duyurmaya başladı bile.  Şimdilerde de, belki de Lionbridge’in “çalışmak için öde” modeline benzeyen, bardağı taşıran son damlaya şahit oluyoruz: Makine çevirisi sonrası düzeltme hakkında bir workshop düzenleniyor ve bu workshop’a katılmak için para ödemeniz gerekiyor.

Başka hangi meslekte böyle bir şeyle karşılaşırsınız? Tabii ki bundan yine yazılım satanların para kazanmasını beklersiniz. Ya da şu üç beş işgüzarın. Ama rica ederim, bu haksızlığa yine boyun eğmeyelim. Ufak tefek tekliflere kanıp kendimizi makinelerin düzeltmenleri haline getirmeyelim. Hangi dişçi, mesleğinden vazgeçip bir resepsiyonist olmak ister? Hangi mimar, stüdyosunu bir makineye devredip kendi iş yerinde ayak işlerine koşmayı memnuniyetle kabul eder? Ya da hangi avukat, hâkimi müvekkilinin masumiyetine inandıracak belgeleri bir robotun hazırlamasına izin verip (bunun piyasada önemli bir beceri olduğuna her nasılsa inanıp) ambulans kovalamaya başlar?

Peki, o zaman şimdi söyleyin bana, nasıl oluyorsa bazı meslektaşlarımız etrafa pembe camlı gözlükleriyle bakıp kendilerini çeviri sonrası düzeltmenin ne harika bir iş olduğuna inandırabiliyor?

Yukarıda sıkça bahsettiğim şu üç beş işgüzar, çeviri talep eden müşterilerinden her zamanki ücretlerini alıyor, aynı zamanda da bizi zorunlu makine düzeltmenleri haline getirerek daha fazla para kazanmanın yolunu buluyor.

Bu taktiğin çeviri mesleğini gün geçtikte daha da küçülteceği gün kadar açık. Nasıl mı? Makine çevirisi sonrası düzeltme yapan kişiler, artık kendi kendilerine küçük de olsa iş bulamaz hâle gelecek, zira uyguladıkları bu taktikle kâr peşindeki üç beş kişi, piyasadaki hakimiyetlerini her geçen gün daha da arttıracak.

Anlayacağınız, görünen köy kılavuz istemez. Büyük bir bellek hazırlamak için harcanan kolektif çaba, çok da uzun olmayan bir vadede kaşıkla işimizi beslerken sapıyla gözümüzü çıkaracak bir hale geliyor. Uzun vadede demiyorum, çünkü bu zihinsel birikimimizi, yani çevirilerimizi, bile isteye makinelere devretmemiz, sonumuzu hızla getiriyor.

Makine çevirisi sonrası düzeltme (post-editing). Piyasada çok aranan bir özellik. Tabii, tabii, canım meslektaşlarım. Bayağı önemli, bayağı aranıyor. Güzelce tabutun içine yerleşin, göğsünüzün üstüne bıçağı koyun ve bırakın, son çıkan ışığı kapatsın.


Kaynak: iapri.org

Öne çıkan görsel için kaynak: glossima.com