Herkese merhaba,

Çeviri Blog’un üçüncü kez düzenlediği Çeviri Yarışması Babil Kulesi Yıkılıyor’un yıllar önce hazırladığımız ödül töreninin sunum kağıdı elime geçti az önce. Ne güzel şeyler yapmışız. Hatırlamak ve hatırlatmak istedim.

“Bugün, dünyanın dönmesini sağlayan biz çevirmenlerin günü. Hepinizin 30 Eylül Dünya Çeviri Günü’nü kutlarız.

Çevirmenlik dünyanın en eski mesleklerinden biri. Bin yıllardır dünyanın tüm ticari, sosyal, kültürel dengesi onun üzerine kurulmuşken herkes tarafından da kusursuz, hızlı ve mümkünse bedava olması bekleniyor. Burada unutulan tek şey, çevirmenin emeği.

Çevirmen uyumaz gece gündüz çalışır, akşam 6’da teslim ettiğiniz metni sabah 9’da masanıza bırakır, bayram seyran bilmez, üçe beşe bakmaz, olduğu kadar ödemelere, olduğu zamanda razı olur, çevirmenin emeği görünmez, çevirmenin sesi duyulmaz, çevirmenin başkalarının sözcüklerini sizin anlayacağınız hale getirmekten başka bir sözü olamaz. –dı.

Ülkemizde uzun zamandır gösterilen çabaların meyveleri nihayet son yıllarda verilmeye başlandı. İlk defa geçen sene çevirmenlerin bir mesleği oldu. İlk defa çevirmenlik mesleği Resmi Gazete’de yayınlandı. İlk defa standartlarımız, çevirmenlerin meslek standartları oluşturuldu. Hala ne işler çevirdiğimizi çözemeyenler olabilir gördüğünüz gibi ama artık bizim de bir mesleğimiz var ve ona sahip çıkıyoruz.

Standartlar tamam, sıra yürürlülüklerde, sonra sertifikasyonda diyerek geleceğimize umutla bakarken bu yolda geçmişte büyük çabalar harcandığını unutmamamız gerekiyor. Bu çeviri savaşçılarından birini, bizim için çok kıymetli Elif Ertan Hoca’mızı anarak ödül törenimize başlamak istiyorum.  İkinci yarışmamız “İşimiz Gücümüz Çeviri”nin hazırlık aşamasında kaybettik Elif Ertan’ı.

Çeviri öğrencileri için gerek verdiği üniversitede verdiği dersler, gerekse il il dolaşarak gittiği söyleşiler, MYK’da oynadığı aktif rol, Çeviri Derneği Başkanlığı, standardın yazılmasında ve tanıtılması sürecinde hiç durmadan çalışması ile aklımızdan, yüreğimizden hiç çıkarmayacağız onu. Çeviri Blog Mart 2013 tarihli yazımdan bir alıntı yapayım “Biliyorsunuz, biz çevirmenlerin koltuklarında birkaç karpuz olur. Elif Hanım ise bostan, karpuz tarlası ekenlerden. Fransızca dilindeki uzmanlığından mı bahsetsem, akademik başarılarından mı bilemedim. Ama doğum gününde bu röportajı bana gönderdiğine göre önce çalışkanlığından ve çeviri sektörüne verdiği öncelikten söz edebilirim.”

Doğumgününde bile çeviri camiası için koşturan Elif Hanım’ı asla unutmayacağız. Tüm çevirmenler gibi çeviri dışında da aktif biriydi,  iyi bir caz sever, aydın bir kişilik, ruhumuza dokunan bir şairdi.  Bu yüzden ailesinden aldığım izinle Çeviri Yarışması’nın Edebi Çeviriler bölümünün adı geçen seneden beri “Dr. Elif Ertan” Edebi Çeviriler kategorisidir.

 

 

 

 

 

Edebi çeviri kategorimiz, her zaman en zor bölümlerden biri olmasına rağmen, katılımın en çok olduğu alanlardan biri olmuştur. Burada çevirmenlerin, edebiyat aşkı ve kelimelere olan tutkusu ön plana çıkmaktadır. Bu sene betimleme bakımından zengin, dil kullanımı açısından kıvrak ve insanı alıp uzak diyarlara götüren şiir tadında bir metin seçmek istedik ve bunu başardık da. Dileriz, yarışmanın bu kategorisine adını veren Elif Hocamız da bu bahçedeki gibi renkli ve huzurlu bir yerdedir. Ahmet Günbay Yıldız – Günahın Rengi çevirisi ile bu seneki yarışmamızın İngilizce birincisi Sercan Ulucak. Ödülünü almak üzere Arzuhan Hanım’ı alkışlarla sahneye davet ediyoruz.

Sercan Bey, birincilik sertifikası, adına dikilmiş bir ağaç, çevirilerinde çok yardımcı olacak bir uzmanlık alanı sözlüğü, önde gelen bir çeviri işletmesinde staj yapma olanağı, Nubuto bireysel kullanıcı lisansı ve ücretsiz eğitimi ve tabii ki “En İyi Çevirmen Oscar Heykelciği” kazandı. Kendisini tebrik ediyoruz.

Bu sene yarışmamız çok dilli. Bu kategoride Rusça ve Ukraynaca’da Natalia Mançeko, Arapça’da ise Taha Muharrem birinci oldular. Natalia Hanım yurtdışında, Taha Bey, başka şehirde ikamet ettiklerinden dolayı ödül törenine katılamadılar ama ödülleri kendilerine teslim edilmek üzere ayrıldı.

Çevirmenlerin işi iletişimi güzelleştirmek, insanları birbirine bağlamak. Bunu yaparken de kelimeleri özenle seçip, anlamı en doğru şekilde aktarabilmek.

İş duyguların tercümanlığına gelince, biraz daha zorlandığımız doğru ama yine de şiir çevirilerinde de büyük başarı gösteren çevirmenlerimiz var. Bunlardan yarışma birincimiz İlkim Gizem Gözüm’ü alkışlarla sahneye davet ediyorum. Turgut Uyar’dan “İşten değil aşk” şiirinin çevirisi ile.

Sıra medikal çeviri kategorisinde. Medikal çeviri, çeviri türleri arasında en riskli olanlardan biridir; sonuçta söz konusu olan insan hayatıdır. Bu yüzden, işin uzmanları tarafından yapılması şarttır. Herhangi bir tıbbi çevirinin kusursuz olabilmesi için tecrübe, konu hakimiyeti, terimlere aşina olmak ve de titiz bir araştırma gerekir. Bu metni seçerken öncelikle güncelliğine, spesifik terimler içermesinden ziyade genel kullanıma yakın olmasına ve terim yönünden zengin olmasına dikkat ettik. Medikal çeviri birincisi Ümit Yakup Dural oldu.

Günümüzde çoğu kişi çevirilerin artık makinelerce yapıldığını düşünüyor. Belki de bizi makineye benzetmelerinin sebebi her yabancı dil bilenin çeviri yapabileceğini düşünmesidir. İşimizi kolay, oturduğu yerden para kazanılan, rahat bir iş olarak görmelerinin sebebi, kendilerinin daha önce hiç çeviri yapmayı denememiş olmaları olabilir. Yine yabancı dil bilen birinin, çeviri işine kalkışmasını anlayabiliyoruz, peki hiç bilmeyenlere ne demeli?

 

 

 

 

 

Çeviri Yarışması fikri de tam da bu noktada ortaya çıktı. Sezen Aksu’nun yazdığı bir şarkıyı çevirmemiz talep edilmişti. Binlerce patent, binlerce teknik şartname çevirmiş olan biz, “Dünya alem dut gibi sarhoş mu? “ cümlesinde 3 saat geçirdik,  “Çakkıdı” kelimesinin göbek dansı yapan dansçılarımızın taktığı zil sesini anlatan bir ikilemeye ait olduğunun anlamını, kafiyeleri bozmadan nasıl verebilirim”i düşündüğümüz tam 3 gün geçirdik. Yetmedi ekip kurduk, birimiz şarkıyı anlamını koruyarak aktardı, diğerimiz şarkıyı daha çeviri kokmayacak şekilde düzenledi, diğerimiz Amerikan kültürüne göre uyarladı, en sonuncumuz da kafiyeli hale getirdi.

Bu tutmuş, bu getirmiş, bu pişirmiş tarzdaki bu çalışmada eğer fiyat kelime hesabına göre verilseydi  “Hani bana, hani bana?” diyen yine çevirmenler olacaktı. Bir metin bazen 3 kelimeden oluşsa bile onu çevirmenin ne kadar zor olduğunu ve her  uzmanlık alanında her çevirmenin bu zorluğu yaşadığını herkese anlatacak bu fikri bulduk ve adını da “Çeviri Yarışması” koyduk. Sıra ile çevirmenlerin Resmi Gazete’de yayınlanmasına ithafen isimleri “Çevirmenler Manşette!”, çevirmenlerin çalışkanlıkları vurgulamak için “İşimiz Gücümüz Çeviri” ve çevirinin doğuş efsanesine gittiğimiz “Babil Kulesi Yıkılıyor!

Sıradaki ödülümüz teknik çeviri alanında. Teknik çeviri, sanılanın aksine sadece kullanım kılavuzlarından ibaret değildir ve kendi içinde yüzlerce alt dalı barındırır. Bu alandaki metni seçerken, teknik çevirinin genel söyleyiş tarzında yazılmış olması, cümle dizilişindeki kısa ama net yapı, barındırdığı terminolojinin daha yaygın kullanıma sahip olması bizim için önemli bir kriter oldu. Çeviri oylamasında da, bu kriterlere en uygun çeviriyi yapan ve kazanan çevirmenimiz Serdar Can.

Çeviri alanında yükselen bir trend, eksikliğinin telafi edilmeyecek sorunlar doğurduğu bir zorunluluk, kültürler arasında bir geçit ya da diğer adıyla yerelleştirme kategorisindeki metni seçerken, çevirmenlere bulunulmuş bir atıfa cevap vermek istedik. Bu yıl içinde bir firma, dilimize ait yerel deyişleri “layıkıyla” çeviremeyeceğimizi iddia eden bir reklam kampanyası başlattı. Biz de bunun ancak çok iyi bir yerelleştirme becerisiyle yapılabileceğini ama mümkün olduğunu kendilerine göstermek istedik. Ne demiş atalarımız” El mi yaman, bey mi?” Sahi, bunu nasıl çevirebiliriz?

Yerelleştirme kategorisi birincimiz Cem Filiz oldu, kendisini tebrik ediyoruz.  Hukuk çevirileri kategorimiz, bu sene yarışan metinler arasındaki en uzun kategorimizdi. Genelde metinleri en fazla 200 kelime ile sınırlı tutmaya çalışıyoruz ama bu sefer elimizi korkak alıştırmadık. Bunun nedeni ise metnimizin özelliği idi. Metnimiz, bir çeviri sözleşmesi. Her çevirmenin kendini, emeğini, çevirilerini korumak için yapması gereken standart bir çeviri sözleşmesi. Bunun önemini vurgulamak için metin seçimimiz bu yönde oldu. Bu yöndeki yardımları için Universal Dil ve Dijital Tercüme’ye teşekkür ederiz. Kategorinin kazananı Ali Terzi oldu.

Gökçe: Çakkıdı, Sakın Gelme ve Ben Kalender Meşrebim’den sonra karşınıza çıkaracak zor bir şarkı kalmadığını sanan çevirmenlerimizi şaşırtmak amacıyla, bu sene iki metin birden hazırladık. İkisinin de yerel motifler barındırmasına ve duyguların ifade edilişinde Türkçemize ait kelime oyunları barındırmasına dikkat ettik. Şarkı çevirisinde, en önemli kuralın kafiye ve formata uyumdan çok hislerin doğru aktarımı olduğunu düşündüğümüzden, bu uygulamayı yakalayabileceğimize inandığımız iki metinle karşınızdayız. Gönülçelen –Teoman ve Ben seni unutmak için sevmedim.

İşte kazananları: Duygu Talan ( Gönülçelen)

Berkant Çolak ( Ben seni unutmak için sevmedim)

İspanyolca’da Murat Yıldırım ( Gönülçelen)

Yarışmamızın sonlarına yaklaşırken sıra geldi ticari çeviri kategorisine. Dünya bu kadar küresel, ihracat-ithalat dengemiz bu denli yüksek, ülkemiz birçok finansal alışverişin merkezindeyken, Türkçe’den diğer dillere yapılan ticari çevirilerin; çevirmenlerin en çok çalıştığı alanlardan biri olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Bu alanda yarışacak metni seçerken, önceliğimiz genel ticari kavramlara olan yatkınlığın yanı sıra, terminolojik olarak çok sık rastlanmayan ama sıkı bir araştırma ile sonuca ulaşılabilecek uzmanlık alanı sözcükleri, kısaltmalar barındıran; ticari çeviride kullanılan resmi dile yakın, aynı zamanda standart bir çalışma hazırlamaktı. Bildiğiniz gibi ticari çeviriler firmaların prestijidir ve bu konuda yapılan hatalar sizi hayalet gibi tüm kariyeriniz boyunca kovalar. İyi bir çevirmenle çalışmak bu yüzden çok önemlidir.

Bu alanda en çok oy alarak birinci olan çevirmenimiz ise Sevde Uçar, kendisini ödüllerini almak üzere sahneye davet ediyorum.

Ülkemizde Çeviribilim yeni bir alan. Buna rağmen çok değerli akademisyenlerimizin canla başla çalıştıkları, kapsamlı ve yol gösterici eserler verdikleri, çok çalıştıkları ama her gün yeni kapılar açtıkları bir dal. Biz de akademik çeviri metni seçerken, kendi alanımızdan bir eseri geniş kitlelerle buluşturmak, onun çevirisini literatüre kazandırmak ve içeriğinin önemini vurgulamak istedik. Alev Bulut Hocamız da bizi kırmayarak izin verdi. Şimdi ödülünü Alev Hocamız’ın elinden almak üzere akademik çeviri bölüm birincimiz Nilay Kutan’ı sahneye davet ediyorum.

Tiyatro çevirilerini kategoriler arasına almamıza şaşıranlar oldu, haklılar, tiyatro çevirileri günlük hayatta sıkça karşımıza çıkan çeviri türleri arasında sayılmaz. Genelde tiyatro alanında dünya klasiklerinin dilimize tercüme edilmesine aşinayız. Fakat Türkçe yazılmış ve dünya edebiyatına kazandırılması gereken birçok tiyatro metninin bulunduğunu düşünürsek, bu yolda ilk adımlardan birini atmayı ve bu konuya dikkat çekmeyi istedik. Bu kategoriyi açmamızın ve bu metni seçmemizin sebebi 1964 yılında yazılmasına rağmen, güncelliğini koruyan, klasik akım ile yeniliği birleştiren ve tiyatroyu genç kitlelere sevdirecek bir esere ait olmasıdır. Haldun Taner- Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım Almanca çevirisi ile Simay Hasekioğlu.

Yarışmanın 5 ana hedefi var. Çeviri öğrencilerine kendilerini deneme fırsatı sunmak; çevirmenlere kendilerini  sektörde tanıtma şansı vermek, çevirmenlerin en zor metinlerin altından bile başarı ile kalkabileceğini göstermek, çevirinin ne denli meşakkatli bir iş olduğunu vurgulamak ve tabii ki eğlenmek.

Bu sene de bunu özel bölüm kategorimiz ile yani Tropic Thunder filminden kısa bir bölüm çevirisi ile başardığımıza inanıyorum. Bu alan en çekişmeli alan oldu, çok güzel çeviriler birbiriyle yarıştı, kazanan bize bir sürpriz yaparak aynı zamanda tiyatro kategorimizin de birincisi oldu. Tiyatro ve Özel Bölüm Alt Yazı çevirisi birincisi Hüseyin Deniz Altunlu’yu sahneye davet ediyoruz.

Hüseyin Bey, aynı zamanda toplamda en çok oy alan yarışmacımız olduğu için, ona Nubuto bireysel kullanıcı lisansı, ücretsiz eğitimi, asına dikilmiş bir ağaç, özel alan sözlükleri, birincilik sertifikası , staj fırsatı ve oscar heykeli dışında bir hediyemiz daha olacak, o da SDL Trados 2014 yazılımı ömür boyu kullanım lisansı. Alkışlıyoruz

Ödül törenimiz sona ererken, bu yarışmanın 15 gün gibi kısıtlı bir sürede hazırlandığını belirtmek istiyoruz. Karar verildikten sonra metin seçimi, kategori belirlenmesi, tanıtımlar, tanıtım metinleri, afişler, posterler, yer belirlenmesi, izinlerin alınması, web sitesi, logo, oylama gibi bir çok aşamadan geçtik. Tek dileğimiz 30 Eylül’e yetiştirmekti ve başardık da. Artık 3.sünü geride bıraktığımıza göre geleneksel hale geldiğini rahatça söyleyebilecğeimiz bu yarışmanın bu seneki güzelliği ise şurada. Ödüller için, sürekli alfabetik sayıyorum, bu sefer tersten gideyim, Universal Dil, SDL Trados Türkiye, Özeray, Nubuto, Novitas, NGN, Nadir Hediye, Mirora ve Dijital Tercüme’ye teşekkür ederim. Çevirmenlere duydukları saygı ve destekleri için kendilerini alkışlıyorum.

Onlar oldukça, bunlar olmayacak, biliyoruz…

Son sözlerimizi bu yarışma için emek veren Çeviri Yarışması ekibini alkışlayarak bitirmek istiyorum. Hepimiz on kaplan gücünde çalıştık, çok yorulduk ama hepimiz geriye dönüp baktığımızda mutluluk ve gururdan başka bir şey görmüyoruz, tüm çevirmenlerin eserlerine bakınca gördükleri gibi.

30 Eylül Dünya Çeviri Günü’nüz Kutlu olsun..

Tags: