Bilindiği üzere VII.  Ulusal Çeviribilim Öğrenci Çalıştayı Boğaziçi Üniversitesi, Kuzey Kampüsü’nde düzenlendi. BÜÇEV’in düzenlemiş olduğu bu çalıştayın konusu ”Günümüzde Çeviri Eleştirisi” idi. Sabah 10:30’da çalıştay 3 oturum halinde gerçekleşti ve farklı illerden gelip çeşitli konularda oturumlar düzenleyen öğrencilerin katılımıyla ‘eleştiri‘ içeren yorumlamalarda bulunuldu.

İlk önce BÜÇEV Başkanı Olgun Dursun‘a teşekkürlerimizi sunarak sunu sahipleri üzerine eleştirilerde bulunma arzusu içerisine girmek istedim ve sonuç olarak kendimde negatif bir etki bırakan ve gençlerde yanlış değerlendirmelere yol açan bir takım bilgilerin olduğunu düşündüm. Aşağıda değineceğim noktaları okuyunca kendinizden emin ve günümüzden memnun hissetmenizi sağlayacağımı düşünüyorum.

1.Oturum Hakkında (10:30-12:00)

Bu oturumda konulara nazaran dikkatimi çeken yegane şey Trakya Üniversitesi katılımcısı Gökberk Başbuğ‘un kendinden emin ve telaffuzu yerinde sunum biçimiydi. Henüz 2. sınıf olmasına rağmen kendini bu denli geliştirmiş olması beni açıkçası çok gururlandırdı. ”Günümüzde Çeviri Eleştirisi: Ne Nedir? ve Ne, Ne Değildir?’‘ konusuyla karşımıza çıkan Trakya ekibi gerçekten çeviri öğrencileri için gelecek için birer ışık kaynağı. Kendisinin çok güzel yerlere geleceğini temenni ediyor ve memnuniyetimi bildirmek istiyorum.

Yine bu oturumda ikinci konuşmacı görevinde İstanbul Üniversitesi’ni temsilen katılan Enise Eryılmaz‘ın ”Çeviri Eleştirisi Bağlamında Öznel ve Nesnel Eleştiri Türleri ve Erek Metinden Yola Çıkan Eleştiri Yaklaşımı” konusu bağlamında çeviri kuramları ve çeviri eleştirisi hususunda gayet bilgili ve başarılı olduğunu gördüm. Yöneltilen sorulara kafi derecede yerinde yanıtlar verdiğini ve iyi eğitim almış olduğunu düşünüyorum. Kendisini için geleceğini aydınlık görüyor ve bilgi hazinesini iyi kullanmasını arzuluyorum.

2. Oturum Hakkında (13:00-14:30)

İkinci oturum bağlamında en dikkat çekici isim bizler için Trakya Üniversitesi katılımcısı Paşa Abdullah Bayramoğlu oldu. Kendisinin sunu seyrindeki rahat tavırları ve jest-mimik kullanımının yanı sıra ses tonu ayarlamaları ve yerinde kullandığı kelimeler çok dikkat çekici ve gurur vericiydi. Tekrar Trakya Üniversitesi’nin bizi etkilemesine sebebiyet veren bu arkadaşımız üniversitesinin kalitesini gözümüzde bir kez daha arttırdı. Can-ı gönülden şükranlarımı sunuyorum kendisinine. ”Çevirmenin Beklentileri: Çeviri Eleştirisi’‘ konusunda ekip arkadaşı ile gerçekleştirmiş olduğu sunuda örnek gösterdikleri ‘Hata Avcılığı’ örnekler de gayet iyi seçilmiş ve tatmin ediciydi. Tekrar dinlemek isteriz kendisini. Ekip arkadaşı Melike Merve Apaydın ile henüz 1.sınıf olmalarına rağmen ne denli bir bilgi birikimine ve kendini ifade biçimine sahip olduklarının farkında olup kendilerini iyi yerlere getirmelerini isterim.

3. Oturum Hakkında (15:00-17:30)

Bu oturumda eser eleştirilerine yer verildi ve her bir çalışma bizim için ayrı güzel ve keyif verici oldu. Özellikle ”The Catcher in The Rye” (Gönülçelen/ Çavdar Tarlasında Çocuklar) anlatımı gerçekten konuya aşırı derecede vakıf ve ilgili olduğu gözlenen Boğaziçi Üniversitesi katılımcısı Büşra Marşan Deveci tarafından fevkalade gerçekleştirildi. Kendisi bana sahip olduğu kelime bilgisi ve düşündüğünü aktarabilme bağlamında lisans öğrencisi olarak değil de bir doktora öğrencisiymiş izlenimi verdi. Kendisini güzel yerlerde görmek ve başka eser yorumlarını da dinlemek isteriz. Başka bir sunu ise ”The Very Hungry Caterpillar’‘ hikayesini çeviri bağlamında eleştiren, Trakya Üniversitesi katılımcısı Esat Tosun‘ a aitti. Kendisinin çocuk edebiyatı dışında eğitim bilime ve gelişim psikolojisine vakıf olduğunu da gördük. Hikayelerin çevirisinin yapılırken kitap içeriğinde bulunan resim/çizim/fotoğrafların da önemini bir kez daha vurgulamış olduk. Hacettepe Üniversitesi katılımcısı Yasemin Topçu ise, ‘‘Sebahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna Eserinde Yer Alan Kültürel Ögelerin Aixela’ nın Kültür-Spesifik Ögeler Modeli Çerçevesinde İncelenmesi” konusuyla eserlerde bulunan kültürel ögelerin ve değerlerin nasıl çevrildiğini ve önemini görmüş olduk. Orijinal dili Türkçe olan bir kitabın erek dil olarak İngilizcesiyle yaptığı karşılaştırma Türkçemizin zenginliklerini ve erek dili konuşan insanlara empati kurarak dilde olmayan ögeleri nasıl aktarabileceğimizi gördük. Kendisinin başka eser eleştirilerini de aynı kuramcı bağlamında görmek istediğimi fark ettim.

Sonuç:

Sonuç olarak ülkemizde amaçsız ve gereksiz gerçekleştirilen ‘Hata Avcılığı’ nın aslında ne denli gerekli ve ne denli gereksiz olduğunu kendimizce anlamamıza ve çeviri eleştirisinin aslında ne olduğuna ışık tutan bu çalıştay bizlere her çevirmenin gerçekte içerisinde dayandığı ve çevirilerini dayandırdığı bir kuram olduğu ve bu kuramın çeviriye göre değişebileceğini; çevirmenin süreç içerisinde kendi savunduğu kuramların değişebileceğini ve hatta kendi yaptığı çeviriyi bile bir müddet sonra ele aldığında olumlu/ olumsuz eleştirebileceğini; her eserin aslında yazıldığı dönemin bir harikası olduğunu ve o dönem bağlamında ele alınması gerektiğini; Cemal Yardımcı‘nın ‘Kayboluş‘ adlı çevirisinin neden bu kadar eleştiriye maruz kaldığını ve kitabın aslı, Georges Perec başyapıtı, hiç “E” olmadan yazılan kitap ‘La Disparition’ gizeminin aslında ne olduğunu; piyasada çok iyi yeri olan çevirmenlerin bile bazen bilmeden konuştuğunu; alt sınıfların bile ne kadar kaliteli sunum yapabileceğini ve gençlerin gelişime ne kadar açık olduğunu öğretti.

Ayrıca kişisel bir bildiriyi de buraya iliştirmek isterim: Soru cevap kısmında konuşmamak için kendimi çok zor tuttum çünkü meydanı öğrencilere bırakmak istedim. Makine çevirisi mesleğimizi elimizden alacak mı hususunda Beykent Üniversitesi katılımcısı Ferit Doğan‘ ın sorduğu soruyla uzayan soru-cevap kısmında iki veya üç kişinin ağzından aynı cümleyi duydum:

-Edebi çeviride olmaz ama teknik çeviride makine çevirisi insanın yerini alır.- Ben 8 yıldır özel şirkette mühendislik bilimleri tercümanlığı yapıyorum, internette ve çeviri araçlarında bulunan teknik kelime ve sözcük öbeklerinin %75’e varan oranda yanlış olduğunu ve çoğunun işin ehli olmayan kişilerce internete eklendiğini açık ve rahat bir şekilde dile getirerek, böyle bir şeyin olmayacağını içtenlikle söylemek isterim. Açıkçası ben de kişisel görüşüm olarak edebi çevirinin yerini alır ama teknik çevirinin almaz diyordum ta ki sizi bugün dinleyene kadar. Her nasıl edebi metinler kültürel ögeler taşıyorsa her ülkenin de kendine göre bir beton döküşü bir ev yapışı bir makine çalıştırışı vardır diyelim ve lütfen düşüncelerimizi yenileyelim.

Başka bir çalıştayda görüşmek üzere der, yukarıda okumuş olduğunuz bu gözlem/ eleştirinin kişilere özel olarak yazılmadığını sadece kendi ilgi alanlarım doğrultusunda, bir Çeviriblog yazarı  ve bugün orada bir TÜÇEB misafiri olarak eleştiri hakkına sahip olduğumu düşünerek yazdığımı bilmenizi isterim. Bu yazıda bahsetmediğim konuşmacılardan özür diler ve hiçbir kusurlarının olmadığını, onların da gayet başarılı ve saygıdeğer olduklarını belirtmek isterim.

Sevgi ve saygılarımla,

E. Derya Yamaner


Video ve görsel: 

Boğaziçi Üniversitesi Çeviri Kulübü – BÜÇEV

https://www.facebook.com/BogaziciCeviriKulubu/videos/1916362388395534/?hc_ref=ARTkiQQT-Ol9S406xLXRwfbu9ZBRrh7qA82WcQucU-MR0MkmtS7ZMCxkQk6Bp9DRxdw&fref=nf

Tags: