”Milli his ile dil arasındaki bağ çok kuvvetlidir. Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” – Mustafa Kemal Atatürk

Özellikle son yıllarda teknolojinin de yaygınlaşması ile dilimize giren yabancı kelimeler, sokak aralarında gördüğümüz yabancı tabelalar, herkesin konuşmasında yer etmiş yabancı sözcükler…

Tüm bunların olmasını engellemek ya da belki en aza indirgemek adına Mustafa Kemal, 11 Temmuz 1932 gecesi sofrasında bulunanlara “Dil işlerini düşünme zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?” diye sormuş, orada bulunanların bu düşünceye katılması üzerine de  “Öyle ise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeş bir dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyeti olsun.” diyerek Türk Dil Kurumu’nun temellerini atmıştır. Ertesi gün Samih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve Yakup Kadri İçişleri Bakanlığına başvurmuş ve sonradan adı Türk Dil Kurumu’na çevrilecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyeti 12 Temmuz 1932’de kurulmuştur. Kurumun başkanı Samih Rıfat, genel yazmanı Ruşen Eşref Ünaydın olmuş; Yakup Kadri Karaosmanoğlu ile Celal Sahir Erozan da kurucu üyeler olarak yerini almıştır.

Bu cemiyetin kurulması ile birlikte ilk genel kurul 26 Eylül 1932’de Türkçe Kurultay adıyla Dolmabahçe Sarayı’nda toplanmıştır. Önceden yapılan çağrıların da etkisiyle aralarında köylü kadınların, saz şairlerinin de bulunduğu 917 kişi kurula katılmıştır. Başkan Samih Rıfat, kurultayın açılış konuşmasında, bu cemiyetin amacının yazı dili ile halk dili arasındaki ayrılığı gidermek, Türkçeyi ulusal dil düzeyine çıkarmak olduğunu belirtmiştir.

Ayrıca kurultayda Türk Dil Kurumu’nun tüzüğü üzerinde çalışılmış, tüzüğün birinci maddesinde şu yargıya yer verilmiştir:

“Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin yüksek koruyucu başkanlığı altında 12 Temmuz 1932’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti adlı bir cemiyet kurulmuştur.”

Derneğin amacı ise şöyle belirlenmiştir:

“Türk Dili Tetkik Cemiyetinin amacı, Türk dilinin öz zenginliğini meydana çıkarmak, onu dünya dilleri arasında değerine yaraşır yüksekliğe eriştirmektir.”

Kurultayın son gününde ise Türk dilini korumak ve geliştirmek için atılan büyük adımın halka duyurulduğu, Kurultayın ilk günü olan 26 Eylül’ün Türk Dil Bayramı olarak kutlanması önerilmiş ve bu öneri oy birliği ile kabul edilmiştir.

Geçen yıl Amasya’da kutlanan Dil Bayramı, bu yıl Ankara’da TDK binasında düzenlenen bir törenle kutlandı. Programın açış konuşmalarını TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya ÖRS ve Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Halûk DURSUN yaptı.

Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Halûk DURSUN, konuşmasında Türkçeye hassasiyetin artırılmasının yolunun gençlerden geçtiğini ve bu nedenle konunun yalnızca Bakanlık ve TDK ile sınırlı kalmaması gerektiğini vurguladı ve Dil Bayramı törenlerinin okullarda ve yurt dışında, bilhassa da Batı Avrupa ülkelerinde kutlanması gerektiğini söyledi.

Açılış konuşmalarının ardından program TDK Başkanı Prof. Dr. Gürer GÜLSEVİN’in kurum çalışmalarıyla ilgili sunumuyla devam etti.  GÜLSEVİN sunumunda, Türkçe Sözlük ile Yazım Kılavuzu’nun bütün kesimlerce temel başvuru kaynağı olarak kabul edildiğinin altını çizdi. Ankara’da gerçekleşen bu programın yanı sıra Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından 120 akademisyen Polonya’nın başkenti Varşova’da Türk Dili için buluştu. Bu kurultayda da Türk dilinin koruması ve geliştirilmesi konusuna vurgu yapıldı.

Biz de ÇeviriBlog ailesi olarak, başta Mustafa Kemal olmak üzere Türk Dil Kurumunun kurulmasına öncülük eden tüm dava arkadaşlarını saygıyla anarak Türk Dil Bayramı’mızı kutluyoruz!

TDK | Dil Bayramı

Tags: