“Çeviri alanında kendimi nasıl geliştirebilirim?” sorusu, çeviribilim öğrencilerinin üzerinde düşünmeye en çok vakit ayırdığı sorulardan bir tanesidir. Kimisi, bu sorunun yanıtını bulmanın öğrencilik yıllarında deneyimledikleri olduğunu düşünürken kimisi ise bu sorunun yanıtını bulma işini mezuniyet sonrasına bırakmayı tercih edebilir. Sonuç olarak, ister öğrencilik yıllarımızda istersek de mezuniyet sonrasında biz kendimizi nasıl geliştirebiliriz?

   

      1. Uzmanlık Alanı Seçin

Hangi metin türleri üzerinde çalışmak size zevk veriyor? Her metinle karşınıza yeni bilgiler çıkmasından mı hoşlanıyorsunuz, yoksa edebi metinlerin zorlayıcılığı size yaşadığınızı mı hissettiriyor? Öncelikle bu gibi soruları kendinize sormanız ve doğru yanıtı bulmanız gerekli. Sektördeki uzmanlık alanlarına yönelik çevirmen ihtiyacı, sizin bulduğunuz yanıttan daha farklı olabilir. Fakat unutmayın ki sevdiğiniz işi yapmak veya sevdiğiniz metin türleri ile uğraşmak, kendinizi geliştirmenize daha fazla olumlu katkıda bulunacaktır. Bu da gün geçtikçe işinizi daha iyi yapmanıza ve sonuç olarak seçtiğiniz uzmanlık alanında ismi duyulmuş çevirmenlerden birisi hâline gelmeniz kaçınılmaz olacaktır. Ek olarak rotasını çizdiğiniz bir kariyer planında ilerlemek, size kendinizi daha güvende hissettireceğinden işinizi yaparken kendinizi de daha rahat ve mutlu hissedeceksiniz.

 

       2. Sektörü Takip Edin

Nasıl yani? Sektörün sizden beklentileri neler? Günde kaç karakterin/kelimenin altına düşmezsem daha iyi olur? Meslektaşlarım nelerle uğraşıyor? Çevirmenler hangi soru ve sorunlarla boğuşuyor? Bu soru ve sorunlara diğer meslektaşlarım nasıl öneriler getirmiş?

Bu sorular üzerinde durmamız gereken kilit sorular olduğu gibi yanıtlarını aramak da oldukça eğlenceli. Gelin şöyle bir üzerlerinden geçelim:

  • Sektörün benden beklentisi nedir?

Sektörün sizden teknik olarak tek beklentisi aslında çağınızı yakalamış olmanız olabilir. Ne demek istiyorum? Artık neredeyse tüm çeviri büroları, başvuru formlarında size hangi CAT Tool’u bildiğinizi veya kullandığınızı soruyor. Neredeyse tümü demesek de bir kısmı da herhangi bir QA (Quality Assurance) Programı bilip bilmediğinizi veyakullanıp kullanmadığınızı soruyor. Dolayısıyla elde çeviri yapılan günleri bırakın, Word’de çeviri yapılan günler çok geride kaldı. Bu noktada kendinize bir CAT seçmeniz ve tez vakitte öğrenmeye başlamanız gerekiyor. CAT’llerin avantajına yazımızda değinmeyeceğiz fakat ulaşmak isteyenler için Konuk Yazar Projesi kapsamında Volkan Dede’nin kaleme aldığı “Bilgisayar Destekli Çeviri Araçları: Arkadaş mı Düşman mı?” adlı yazısının linkini kaynakça kısmına ekleyeceğim. Dönelim CAT’lere. Sektörde en çok kullanılan CAT’lerin ücretli olduğunu gördükten sonra hemen hüsrana kapılmayın! Kimisi öğrenciler tarafından bir öğrenci belgesi sağlanması koşuluyla ücretsiz hizmet sağladığı gibi, neredeyse hepsinin de demo sürümleri mevcut. Buna ek olarak ücretsiz de pek çok CAT bulunmakta. Yukarıda bir de QA’dan bahsetmiştik. Peki, nedir bu QA? QA, projenizi bitirmenizin ardından projenizi bu programlarda çalıştırmanız durumunda yaptığınız her hatayı utanmadan, sıkılmadan yüzünüze vurduğu programlardır. QA için CAT’inize ek olarak programlar kullanmayı tercih edebileceğiniz gibi, çoğu CAT’in kendi içinde zaten QA seçenekleri de mevcuttur. Bu programda hatalarınızı gördükten sonra projenizdeki hataları giderebilir ve işvereninizin talep etmesi durumunda hata dosyanızı export ederek işverene sunabilirsiniz.

 

  • Günde kaç karakterin/kelimenin altına düşmezsem daha iyi olur?

Aslında bu soruya kesin bir yanıt vermek hayli zor çünkü bu sorunun yanıtı; kişiye, çevirdiği metnin türüne, CAT kullanılıp kullanılmamasına ve uzmanlık alanınıza ve işveren beklentilerine göre farklılık gösterir. Kendinizi seçtiğiniz alanda geliştirdikçe hızınız katlanacak, metne alışkanlığınız artacak, dolayısıyla gün geçtikçe çevirdiğiniz karakter/kelime sayısı da artacaktır. Ek olarak Word üzerinden çeviri yapan bir çevirmenin, CAT kullanan bir çevirmenin hızına uyum sağlayamaması da gayet doğaldır. 

  • Meslektaşlarım nelerle uğraşıyor? Çevirmenler hangi soru ve sorunlarla boğuşuyor? Bu soru ve sorunlara diğer meslektaşlarım nasıl öneriler getirmiş?

Gelelim işin en eğlenceli kısmına. Bu soruların yanıtına sosyal medyada yer alan gruplardan ve sosyal ağlardan rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Örneğin, benim üyesi olduğum çeviri/çevirmen gruplarında incelemeyi en sevdiğim şey, meslektaşlarımın danıştıkları cümlelere veya sorulara verilen yanıtlardır. Bu gibi postlarda öyle yaratıcı yanıtlara rastlayabiliyoruz ki zaman zaman insan “Neden benim aklıma gelmedi ki?!” diye hayıflansa da ilerde benzer bir ifade veya sözcük ile karşılaşsa hiç değilse aklında bir öneri hâlihazırda var olmuş oluyor. Bu da doğal olarak hem kelime haznenizin genişlemesine hem de farklı bağlamlarda aynı kelimelerin ne kadar farklı anlamlarda kullanılabileceğini bir kez daha görmenize sebep olabiliyor. (bkz: https://www.facebook.com/groups/ceviriblog/)

    3. Akademiyi Takip Edin

Her ne kadar zaman zaman mesleğimizde akademi ve sektör ayrımı yapılmaya çalışılsa da bu iki etmenin bir arada mesleği ileri taşıyacağı gerçeği; teori ve uygulama birlikte hareket ederek en verimli sonuçlara ulaşması ideal olandır. Yani, sektörde önemli adımlar atanların; mesleğimizin ilerlemesi için elini taşın altına koyanların emeği nasıl hafife alınacak gibi değilse akademide de eğitmenlerin mesleğimizi bir adım ileriye taşımak amacıyla yoğun çabalar verdiğini ve bu hususta öğrencilere bilgi birikimlerini aktarmaya çalıştıkları gerçeğini unutmamak gerekli. Dolayısıyla bir kimsenin; bir çeviri esnasında izleyeceği adımları oluşturacak olan şirket politikasını öğrenmek, çeviri sürecinde kullanacağı programları keşfetmek, kendisine en uygun alanı seçebilmek için nasıl sektörü takip etmesi gerekiyorsa, aynı zamanda çalıştığı alanı daha yakından tanıyabilmesi, metin türlerinin saklı bahçesinde gezinebilmesi, uzmanlık alanları arasındaki ayrıma daha iyi varabilmesi ve en önemlisi de ileride uygulamaya dökebileceği gelişme ve fikirleri kendisine katabilmesi ve düşünce potasında eritebilmesi için akademiyi takip etmesi gerekir. Bu sayede teori ve pratiği harmanlayan kişi, kendi alanına çok daha kapsamlı şekilde bakmayı öğrendiği gibi süreçte daha emin adımlarla ilerlemesi mümkün olabilir.

  • Peki, akademiyi takip etmek için neler yapılabilir?

Öncelikle bu hususta yoğun çabalar harcayan, söz konusu çeviri olunca envai alanda tezler yazan ve tezlerini kitap hâline getirten akademisyenler mevcut. Siz de çalışmalarını yakından takip ettiğiniz akademisyenlerin kitaplarını takip edebilir, bu şekilde yeni bakış açılarına yelken açabilirsiniz.

Alanımızın gelişimine destek veren akademisyenler dışında alana ilgili kimselerin çalışmalarını paylaştığı Academia.edu ve Researchgate gibi web sitelerini sıklıkla ziyaret edebilir, ilgi duyduğunuz çalışmaları takip edebilirsiniz.

 

KAYNAKÇA: