Günden güne değişen ve gelişen modern dünyada çeşitliliği ve zenginliği ile bir çok dilin giderek yok olduğunu biliyor muydunuz? Bu yazıda yeryüzündeki tüm dilleri kurtarmayı amaç edinmiş insanları ve bu amacın bizler için önemini okuyacaksınız.

‘’Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.’’
Ludwig Wittgenstein

Dil, tarihimize açılan kapının anahtarı olmakla birlikte tüm insanlığın kullandığı ortak bir kültür mirası ve iletişim aracıdır. Kuşaklar boyu süregelen kültürel birikim ve sosyal değişimler nesilden nesile çoğunlukla sözlü olarak; şansımız varsa yazıya dökülerek aktarılmaktadır. Yazılı kaynakların varlığı ise bir gün yazıldığı dilde konuşan kişiler tarafından okunacağı umularak kayda alınır ve bu dilin uzun yıllar korunmasını sağlar. Peki, bu yazılı kaynağı okuyup anlayabilecek kimse kalmadığında ne olur? Yazıdaki tüm bilgi nereye gider? Dili bilmeyen bizler yazarın yazısında kastettiği anlamı ileride de anlayabilir miyiz?

Gitgide birçok dilin yok olma tehlikesi altında olduğunu ve hayatta kalma mücadelesine girdiğini görüyoruz. Bununla birlikte dünya üzerinde konuşulan 7,000 dilin yarısının gelecek yüzyılda yok olma riskiyle karşı karşıya olduğunu da biliyoruz.

Buna ek olarak, insan olmanın ne demek olduğuna dair yazılı ve sözlü metinlere erişimi kaybediyoruz. Parmağımız kanadığında nasıl tedavi edeceğimizi, nasıl bahçe bitkileri yetiştireceğimizi ve günlük yaşamımızda nasıl sağlıklı kararlar alabileceğimizi bu metinlerdeki kadim bilgi birikimi ile öğreniyoruz. Bu metinlere erişimimiz olmadığında en temel ihtiyaçlarımızla ilgili bilgileri nereden bulacağız?

İnsanlık olarak bu sorun ile sürekli mücadele içindeyiz ve bu yazıda da belirtildiği üzere birçok kişi dillerin yok olmasının önüne geçmek için yorulmak nedir bilmeden çalışıyor. Dijital çağda bu aslında hiç de kolay değil çünkü dil olduğundan daha hızlı değişiyor ve bu değişime ayak uydurmak oldukça zorlaşıyor.

Bu yazıda dillerin kaybolması ve bunun önüne geçme çabalarıyla ilgili iki örnek verildiğini göreceğiz: İzlanda ve Hawaii.

Dilleri Kaybetmek Dünya İçin Ne Anlama Geliyor?

UNESCO’nun Tehlikede Olan Diller Atlası’na2 göre 1950 ve 2010 yılları arasında 230 dilin soyu tükendi. Ethnologue’da3 belirtilen verilere göre dünyadaki dillerin üçte birinin soyu tükenmekte ve bu dilleri konuşan 1,000’den az insan yaşamaktadır. Her iki haftada bir dil, başka konuşanı kalmadığından yok olmakta ve yüzde 50 ila 90 arasındaki dilin gelecek yüzyıla kalmayacağı tahmin edilmektedir.

Yukarıda verilen rakamlar korkutucu ancak bu bizim için ne ifade ediyor?

Dillerin yok olmasının birçok ağır sonucu bulunuyor. Sosyodilbilimciler ve antropolojik dilbilimciler toplumlardaki dil yitiminin etkilerini araştırmakla birlikte dil kaybının sosyal kimliği de beraber götürebileceğini düşünüyor. Bizler dil üzerinden sosyal, kültürel, spritüel ve entelektüel yaşamı deneyimliyoruz. Dil; dua, mit, seremoni, destan, şarkı, şiir ve konuşmalardan teknik kelimeler, günlük selamlaşma, vedalaşma, sohbet, espri, fıkra ve çocuklarla iletişim kurmaya kadar birçok alanda bizlere hizmet etmektedir. Bir dil kaybolduğunda tüm bu sayılan etkinlikler de kaybolmaya yüz tutmakta ve bir kültürün kaybı gerçekleşmektedir. 1

İnsanlar olarak belki de en önemli özelliklerimizden biri tecrübelerimizi paylaştıkça gelişiyor olmamızdır. Doğrudan birbirimizle iletişim kurma becerimiz, karar almada ve strateji belirlemede en önemli etkendir. Bu işbirliği ve binlerce yıldır üretilen bilgi birikimi, dil aracılığıyla sağlanmaktadır.

Buradan varacağımız nokta şu ki dilleri kaybetmek bu süreci sekteye uğratır. Geçmişten beri sorunlarımıza birlikte çözüm aradığımız gerçeğiyle birlikte dilin kaybı kendimize güvenli bir çevre inşa etme yetimizi sonlandırır. Eğer dillerin yok olmasını engelleyemezsek bu sorun ileride dilleri akıcı konuşamayan insanlar tarafından daha büyük bir zorlukla aşılmaya çalışılacak ve başarılı olma riski oldukça düşük olacaktır.

İlk Durak: Atlas Denizi’nin Ortasında Bir Avrupa Ülkesi İzlanda

İzlanda’nın antik dili dijital dünyaya yenilme tehlikesiyle karşı karşıya. Teknolojik aletlerde insanlığın 7,000 adet dilinden çok azı kullanılmakta ve bu durum dillerin ömrünü etkilemekte.

Şimdilerde hepimiz teknoloji çağında yaşıyoruz ve internetin yaşını hesaba katarsak yolun oldukça başındayız. Bu platformlarda sunulan diller genel olarak insanların ilgisini en çok çeken diller ve ne yazık ki varlığı pek bilinmeyen diller kullanılmadığından yok olmakla karşı karşıya.

Quartz aracılığıyla İzlanda’da bu soruna gelin daha yakından bakalım:

Quartz’ın hazırladığı İzlanda örneği

Dilsel ve bilimsel bir açıdan bakıldığında; tarih, dünya, çevre, hayvanlar ve bitkilerle ilgili ve en nihayetinde hayat kurtarıcı bilgiler, dillerin içerisinde -bir anlamda- kodlanmış durumdadır. Bu bilgilerin öğrenilip, kullanılıp yayılabilmesi içinse o dilleri yaşatmaktan başka seçenek yoktur. – Ross Perlin, Endangered Language Alliance

Hawai’i: Binlerce Gazetede Saklı Bir Kültür Varlığı

“Dil, bir kültürün yol haritasıdır. İnsanlarının nereden geldiğini ve nereye gittiklerini anlatır. ”
Rita Mae Brown

Misyonerler henüz Hawai topraklarına ulaşmadan önce bu adalarda zengin kültüre sahip bir topluluk bulunmaktaydı. Bu insanlar yaşadıkları topraklarda ihtiyaç duydukları bilgi birikimine sahipti.

Kültürlerinin değişmeye başladığını anladıklarında gelecek nesillere bırakmak adına tüm bilgileri yazmaya başlamışlardı. Bununla birlikte yazdıkları tüm değerli bilgi mirası gazete olarak basıldı ve herkesin okuması amacıyla dağıtılarak korunabildi.

Bunun gerçekleşmesi oldukça önemliydi çünkü dilin mirasını koruyabilmek adına bu adıma ihtiyaç vardı.

Bir örnekle daha iyi görebiliriz ki:

Detailed Languages Spoken at Home in the State of Hawaii’nin 2016 raporuna göre; Hawai nüfusunun İngilizce dışında başka bir dil de konuşabilen %5.7lik kısmı, Hawaii dilini de konuşmaktadır. Bu sayı ise gazeteleri çevirebilecek yaklaşık 19,000 insan anlamına gelmekte!

Atlas Obscura’nın videosu da bunu konu alıyor:

Atlas Obscura’dan Hawaii’nin Yerel Dili Üzerine Bir Video

Dilleri Kurtarmanın Etkisi

‘’Dil, her insanın, inşasına bir taş eklediği şehirdir.’’
Ralph Waldo Emerson

Hikayeler anlatan yapımızla, biz insanlar, konuşmaktan oldukça keyif alırız ve konuşmalarımızla hikayelerimizi paylaşır ve ortak bir noktada buluşuruz. Sadece modern teknolojinin kullandığı diller aracılığıyla konuşulmayan dillerde şarkılar söylemek, hikayeler anlatmak, şiirler okumak artık tüm büyüsünü kaybediyor ve yok olmaya mahkum ediliyor.

Dilleri Kurtarma Çabasının İlk Girişimi İle Tanışın: Wikitongues

Ortaya çıkış noktasını, anadili sürdürmenin ihtimali üzerine belirleyen video destekli bu oluşum, dünyanın dört bir yanından anadilini konuşan ve belki de adını hiç duymadığınız dilleri sizlerle buluşturan çok önemli bir platform.

Gelin hep birlikte hazırladıkları bu videolardan birkaçına bir göz atalım:

Aminah Abba’nın Konuştuğu Wolof Dili
Dominique’in Konuştuğu, Fransa’nın Alsace Bölgesi’nden Alsasça
Japonya’nın Hokkaido Adası’nda Ainu halkı tarafından konuşulan Ainu dili

Bilindiği üzere dil, sürekli değişen bir varlık. Günlük alışkanlıklarımız, arkadaşlarımızla aramızdaki sohbet, etrafımızda duyduğumuz en ufacık bir söz bile kullandığımız dilin yaşıyor olduğu gerçeğine bir örnek. Yukarıda anlatıldığı üzere dillerin önemi artık çoğu kişi tarafından anlaşılmakta olup bu farkındalık, ileride insanlık tarihi adına birçok yarar sağlayacaktır.

*Samantha Burns tarafından hazırlanan ”How Saving Languages Can Saving The World!” isimli makaleden alınmıştır.

KAYNAKLAR

everwideningcircles.com

linguisticsociety.org1

unesco.org2

ethnologue.com3

Quartz

Atlas Obscura

Wikitongues

Görsel

Tags: