Sizlere bölüm hakkında fikir vermek ve güzel bir başlangıç yapmanıza yardımcı olmak adına Amerikanist Yiğit DÖNMEZ ile gerçekleştirdiğimiz röportajımızı sizlerle paylaşmaktan gurur duyuyor ve yeni başlangıçlara ışık tutmasını diliyoruz.

Yiğit Bey merhabalar, öncelikle aramıza yeni katılan arkadaşlarımıza yönelik destek çağrımıza kulak verdiğiniz için teşekkür ederiz. Biliyorsunuz ki üniversite tercih sonuçları açıklandı ve Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü, tercih edilenlerde ilk üçte. Peki, bölümü yeni kazanan arkadaşlarımıza neler önerirsiniz?

Edebiyat ve kültür, kendi başlarına uçsuz bucaksız iki alanken, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümü bu iki alanı güzelce harmanlayıp, kavramları edebiyatla, sosyolojiyle, tarihle, felsefeyle ve kültürle açıklıyor. Bölümü kazanan tüm arkadaşlara en büyük tavsiyem, gözlerinin korkmaması yönünde olacak. Yapılacak şeyler, öğrenilecek kavramlar ve çalışılacak eserler uzaktan çok gibi gözükse de zamanla konuların içine giren öğrenciler kendilerine çok şey kattıklarını fark edeceklerdir.

Bu cesaretlendirici giriş için teşekkür ederiz. Öyleyse yeni arkadaşlarımız, bu yaz hangi kitapları okurlarsa üniversite eğitimi boyunca ”İyi ki …” derler?

Edebiyat bölümlerinde, üzerinde çalışılan kitaplar genelde bellidir. Söz konusu eserlerin hem kendileri hem de tarihsel bağlamları hakkında bolca çalışma yapılır, ancak hepsinin ötesinde Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümünde ilk öğrenilen şey Yunan mitolojisidir. Bölümde üzerinde çalışılacak olan kitaplardan biri genelde, Edith Hamilton’ın Mythology isimli kitabıdır. Mitolojiyi iyi bilen bir edebiyat öğrencisi , karşısına mitolojiden doğarak çıkan mecazları ve göndermeleri çok daha kolay bir şekilde yakalayabilir. Bunun önemi eser incelemelerinde ve özellikle bölüm boyunca sürecek olan öğrenme sürecinde ortaya çıkacaktır.
Daha heyecanlı bir şeyler okumak ve kendini bölüme başlamak konusunda heyecanlandırmak isteyen arkadaşlara ise tavsiyem Edgar Allan Poe’nun The Raven şiiri ve The Fall of the House of Usher, The Cask of Amontillado, The Masque of the Red Death hikayeleridir. Ayrıca Salinger’ın Catcher in the Rye kitabı, popüler kültüre dayandırılabilir şekilde edebiyata giriş yapmak isteyenler için harika bir eserdir.

Bahsettiğiniz The Raven şiirinin stilize edilmiş dil kullanımı ve doğaüstü içeriğiyle ünlü olduğunu biliyorum. Aynı zamanda Çavdar Tarlasında Çocuklar eseri de ahlaksız görüldüğü için Amerika’da bir süre yasaklanmıştı fakat daha sonra ”modern zamanların başyapıtı” olarak değerlendirildi. Bunun harika bir değerlendirmesini Boğaziçi Üniversitesinde ÇeviriBlog yazarı olarak katıldığım 2018 Çeviribilim Öğrenci Çalıştayı’nda dinlemiştim, yorumcuya buradan tekrar selam etmiş olalım. Çok değerli bir yapıt. Peki, üniversite yılları boyunca katkı sağlaması adına genel kültür ve Amerikan kültürü açısından tavsiye edeceğiniz kitaplar nelerdir?

Genel kültür ve Amerikan kültürü dediğimiz kavramlar zaman içinde tarih ve toplum tarafından yoğrularak, devinim ile varoluşa gelen kavramlardır. Bölümü henüz kazanan arkadaşlara önerim doğrudan kitaplar üzerinden çalışmak yerine güncel medyayı ve özellikle Amerika kıtasını ilgilendiren haberleri takip etmeleri ve olaylara aşina olmalarıdır. Zira bölüme başlayan tüm öğrenciler ilk yıldan itibaren Amerikan kültürünün niteliklerini öğrenmek adına dersler alacak ve bunları, başta makaleler ve kitaplar olmak üzere pek çok eserde inceleyecektir.

Kişisel gelişimde ve genel kültür ediniminde elbette medyanın yadsınamaz katkıları var, önemli olan pozitif yönünü keşfedebilmek. Yeni başlayacak arkadaşlarımızın Amerikan İngilizcesi yoğunluklu dersleri anlayabilmesi için gerekli dil nedir?

Üniversite sınavında öğrencilerden beklenen İngilizce seviyesi, benim sınava girdiğim yılda (2013) genel olarak intermediate (orta seviye), eleyici sorularda ise upper intermediate (üst-orta seviye) düzeyindeydi.
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı bölümünü kazanan öğrenciler, ilk iki yıl her ne kadar kolay anlaşılabilecek içeriklerle haşır neşir olacaksa da üçüncü ve dördüncü sınıflarda, özellikle işin içine teorik dersler girdiğinde, işin rengi değişecektir. Ağırlıklı olarak çalışılacak edebi teori ve kültür teorisi, derslerin içinde kavramların açıklanmasının ön planda olduğu bir yöntemle ele alınacak. Bu açıdan bakıldığında işin zor kısmı İngilizcenin ağırlaşmasından ziyade kavramların soyutlaşmasından doğuyor. Kısacası, hazırlığı atlayarak bölüme başlamış ya da hazırlık okuyarak bölüme gelmiş her öğrenci, zamanı geldiğinde tüm içeriği anlayabilecek bilgi düzeyine erişecektir. Bireysel çaba oldukça önemli.

İkinci önemli konumuz olan genel kültür edinimi açısından yeni kazananlara neler önerirsiniz?

Genel kültür edinimi açısından bölümü yeni kazanan öğrencilere en büyük önerim; kendilerini yeni bilgilere açık tutmaları olacak. Genel kültür, içinde popüler kültürü de bulunduran son derece geniş bir yelpaze. İkinci önerim ise araştırma, araştırma ve araştırma. Merak edip araştıran ve öğrenmeye çalışan öğrencilerin gözünden ve bilgi dağarcığından hiçbir şeyin kaçabileceğini sanmıyorum.

Kendilerini geliştirmek adına bir kitap yorum bloğu da açabilirler. Okudukça kitapları yorumlayabilirler; ister gelecekte hatırlamak adına ister yeni katılan arkadaşlar için olsun, birer dokunuş olacaktır. Örneğin benim https://culturatourist.blogspot.com isimli, üzerinde çalıştığım bir blog projem var. Genel olarak kültür ürünlerini ve edebiyat eserlerini farklı açılardan incelemeye çalıştığım bir blog olacak.

Gelelim dil edinimine. Beyindeki dil kanalları bir kez açıldı mı arkası gelecektir, derler. Bu bağlamda ikinci dil edinimi açısından yeni arkadaşlarımıza önerebileceğiniz dil öğrenim teknikleri nelerdir?

Filmleri ve dizileri İngilizce altyazılı izlemek gibi önerilerden ziyade, bölüme başlamış öğrencilere tavsiyem; verilen tüm eserleri mutlaka İngilizce olarak okumaları yönünde olacak. Bölüm, edebiyat ve kültür ağırlıklı olduğu için öğrencilerin maruz kaldığı medya mutlaka İngilizce olmalı. Ayrıca öğrencilerin özellikle YouTube ve diğer sosyal medya platformlarını da İngilizce olarak kullanmalarını tavsiye ediyorum.

Biraz daha derinlere inmek istiyorum bölümünüz açısından. Sizin bölümünüzde veya günlük yaşantıda, İngiliz İngilizcesi bilen birinin Amerikan İngilizcesi okurken şaşıracağı çok şey çıkar mı karşısına?

Küreselleşmenin ve çok kültürlülüğün genişleyerek ilerlediği günümüzde, İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasındaki farklar; aksanların, nüansların ve sokak dilinin ötesine geçmiyor, hatta bahsettiğim alanlarda bile hızlı bir benzeşme yaşanıyor. Özellikle akademik alanlarda İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında fark bulmak hayli zor.

Yiğit Bey, biliyoruz ki Amerika tarihinin pek derin bir geçmişi yok. Bundan güç alarak yeni kazananların çok korkmayıp ‘Kolaydır, yaparım.’ demeleri kendi ayaklarına sıkmaları mı olur yoksa yerinde bir düşünce deyip, gençler daha çok edebi kültüre mi yönelsinler?

Aslında Amerika tarihi olarak ele aldığımız konu yalnızca Amerika Birleşik Devletleri tarihi bile olsa, dikkatli bir inceleme ile ortaya çıkarılacak derinlik pek çoğumuzu şaşırtacak niteliktedir. Dışarıdan bakıldığında, bağımsızlığını kağıt üzerinde 4 Temmuz 1776’da ilan eden ABD, içinde çok kültürlü unsurlar barındırmaktadır. Bu nedenle bölüme başlayan öğrenciler, Amerikan Tarihi başlıklı derslere girdiklerinde öncelikle Amerikan yerlilerini, yaşayış tarzlarını, kabilelerini ve genel özelliklerini öğrenirler. Bu noktadan sonra özellikle erken Avrupa tarihi, yönetim sistemlerinin doğuşu, edebiyatın gelişimi, Amerika kıtasındaki ilk yerleşkeler, göç dalgaları, bağımsızlık ve modernleşme konularına organik bir geçiş yapılır. 

Göç dalgalarından bahsedilirken, Avrupa’dan, Asya’dan ve Afrika’dan gelen hemen hemen tüm göçmenler ve bu göçmenlerin ilerleyen nesilleri, ülkelere ve kültürlere göre sınıflandırılarak bireysel çalışılır. Bu nedenle tarihe ve ülkenin yılına bakarak ülkenin geçmişinin pek de derin görünmediğini söylemek mümkün olsa da kültüre, uyum süreçlerine, iç mücadelelere, küresel etkilere ve çok kültürlülükten doğan çeşitliliğe bakıldığında Amerikan tarihi aslında hayli derindir. 
Bölümü henüz kazanan öğrencilerin bahsettiğim derinlikten korkmasına hiç gerek yok çünkü bölümün ders dağılımı ve genel işleyişi; tarih, kültür ve edebiyat arasında bir köprü kurmak üzerinedir. Böylece öğrenciler kafaları karışmadan, mümkün olduğunca kaliteli ve nitelikli bilgi ile donatılmaya çalışılır. Dersleri bağlantılar kurarak ve mantık yürüterek takip eden tüm öğrencilerin son derece başarılı olacağına inanıyorum.

Yiğit Bey’e bu harika ve bir o kadar da bilgilendirici sohbeti için çok teşekkür ederiz. Paylaşılan bilgi ve deneyimlerin, sizlere faydalı olabilmesini umuyoruz.

KAYNAK

Öne Çıkan Görsel

Tags: