Ortadoğu’nun en çok konuşulan dili olan Arapça için müziği Ümmü Gülsüm’ün elçiliği ile en büyük yardımcılarımızdan biri olarak görüyoruz. Birazdan sizlere hayat hikayesinden bahsedeceğim bu hanımefendinin birçok lakabı bulunmaktadır. Kendisi için ”Doğunun Yıldızı, Mısır’ın Dördüncü Piramidi” gibi tamlamalar kullanılmış, döneminin en büyük sanatçısı olarak addedilmiştir.

Bir dili öğrenmenin en etkili yollarından biri de onun kültürüne aşina olmaktan geçer. Çünkü kültür dediğimiz şey, aynı zamanda, bir milletin tepkilerinin, kelime terkiplerinin ve cümle yapılarının da bir toplamıdır. Peki bir kültür nasıl öğrenilir? Dilin konuşulduğu coğrafyaya gitme şansınız var ise bu elbette en iyi yolu olacaktır. Lakin buna her zaman ve mekanda uygunluk gösteremeyebiliriz. Bunun için farklı bir yolum daha var. Gelişmiş seçeneklerin bu kadar çok olmadığı zamanlarda bile insanlar bulunduğu mekanları bir süreliğine terk ederek, farklı yerlere yolculuk edebilmiştir. Nasıl mı? Müzik sayesinde. Aslında en eski taşıyıcılardan birisidir müzik. Duygular ve olaylar ile beraberinde tarihide taşımıştır.

Ümmü Gülsüm Kimdir?

Mısırlı kadın şarkıcı Ümmü Gülsüm, 31 Aralık 1898’de Mısır’ın Tama Ez-Zihara köyünde dünyaya geldi. Gerçek adı Fatıma’dır. Babası köylerinin cami müezzini olup, fakir ve mütevazı bir hayat sürmüşlerdir. İlk öğrenciliğini babasını yanında yapan Ümmü Gülsüm, Kuran’ın tamamını ezberledi. Sesinin ilk kaşifi yine babasıydı. Ezberlediği sureleri ona okurken kızının sesini fark eden baba, onu düğünler ve cenazelerde Kuran okutmak için yanında götürür, toplum karşısına çıkarırdı. Lakin ona erkek kıyafetleri giydirirdi. Çünkü dönemin muhafazakar bakış açısı bir kadının Kuran okumasını tasdik etmiyordu. Altı yaşında ünlü şarkıcı Ebu El-Ala Muhammed ve ud sanatçısı Zekeriya Ahmed tarafından yeteneği fark edilmişti ve bunun üzerine Kahire’ye davet edildi. Ailesi, küçük yıldızın başarısı ve profesyonel hayatı için onunla beraber Kahire’ye taşındı. O dönemin müzik akademileri erkek öğrencileri arasında kız bir öğrenci istemedikleri için çoğu müzik dersini özel olarak aldı. Ud derslerini de Emin El-Bihi’nin gözetiminde tamamladı.

Pek çok şarkıya ve başarıya imza atan Ümmü Gülsüm, yavaşça halkının kalbinde taht kurdu. Öyle ki uyanıldığı zaman pişirilen sabah ve akşam kahvelerine eşlik etmeye başladı. Mısır’ın bu güne kadarki çalkantılı ve sıkıntılı günlerine arkadaşlık eden şarkıları, duvar yazılarında ve sloganlarda görülmektedir. YouTube’da adını arattığınız zaman karşınıza çıkacak olan ilk şarkısı İnta Omri yani “Sen benim ömrümsün.” adlı parçası en çok dinlenilen ve en çok bilinenidir.

Çoğu şarkısını Mısır lehçesi ile seslendirmiştir. İlk başlarda sizlere zor gelecek lakin anladıkça seveceğinize ve daha çoğunu öğrenmek isteyeceğinize eminim. Öğrenilen her yerel kelime kendinizi o dile daha yakın hissetmenizi sağlayacaktır. Bir dilin kültürünü tanımak; ne yiyip içtiklerini nasıl üzülüp sevindiklerini bilmek, o dilin içine doğmuş gibi hissettirecektir. İşte Arap kültürünün bir parçası olan bu kadın şarkıcı bizleri bu dilin dünyasına müziği ile bir adım daha yaklaştırıyor.


رجعوني عينيك لأيامي اللي راحوا 

 علموني أندم على الماضي وجراحه

“Gözlerin beni geçmiş günlerime döndürdü.

Bana geçmiş ve onun yaraları için pişman olmayı öğrettiler.”

Yukarıda İnta Omri adlı şarkısının tekrar eden nakaratından iki cümle bıraktım. Bu onunla tanıştığım ve Mısır’a ona dair daha çok şey öğrenme iştahımı açan şarkısı. Favorim ise başlığa adını koyduğum ”Kıssat-u’l Ems” yani “Dünün Öyküsü” adlı parçasıdır. Sözleri fasih olarak yazılmıştır.

Ben dün başlayan ve bugün hala devam eden bu güçlü kadının hikayesini ve sesini sizler ile paylaşmak istedim. Umarım sizlere de yardımcı olur.

Sevgiler.

Tags: