Bu yazımızda Arap dünyasının fenomen efsanelerinden Zerka-u El- Yemame’nin hikayesinden bahsedeceğiz. Bilinen ve belirli bir ömrü aşmış olan her efsane gibi binlerce versiyonunu bulabileceğimiz bu hikaye, deyimler içerisinde de yerini almış bulunmakta. Özelikle söz konusu keskin bir görüş veyahut öngörü ise Zerka-u El-Yemame’nin bu özdeyişlerin öznesi olduğudur. Örneğin; Zêrka gibi görmek, Zêrka gibi dikkatli olmak.

Peki bu kadim şahsiyetin bugüne kadar akıllarımızda baki kalmasını sağlayan öyküsü ne?

Zêrka (kadın) kadim Arap şahsiyetlerinden olup Yemen’deki El – Yemame halkının Cedis Kabilesi’ndendir. El-Yemame unvanı burdan kaynaklanmaktadır. Hakkında yoğurttaki beyaz tüyü veya üç günlük mesafedeki bir kişiyi görebildiği söylenir.

Zêrka, halkına yapılabilecek saldırılara karşı her zaman tetiktedir. Bu yüzden ordular bu kavme uzun yıllar hazırlanmadan saldıramaz. Himri olarak bilinen bir kabile Yemame topraklarını istila etmek için çok çabalar lakin her seferinde Zêrka planlarını ortaya çıkararak kavminin saldırıya hazırlıklı olmasını sağlar. Bu durum Himri kabilesinin kurnaz hükümdarı Hasan El-Himri yönetimi devralana kadar böyle devam eder. Çünkü Zêrka’nın üstün görme yeteneğini hile ile alt edecektir ve ince bir plan için kollarını çoktan sıvamıştır. Askerlerine ağaç dallarını kesmelerini ve ardına gizlenmeleri için emir verir. Bu sayede Zêrka bir ordu değil, sadece bir orman görecektir.

Ordu harekete geçer. Zêrka halkına hareket eden ağaçlar gördüğünü söylediğinde insanlar ona inanmaz ve delirdiğini zanneder. Israrlarını sürdürdükçe daha çok alaya alınır. Ne kadar uğraşsa da halkı Himri’nin saldırısına hazırlıksız yakalanır. Ordusu tüm halkı soykırıma uğratır, büyük bir kısmını katleder ve tüm yapılarını yıkar. Zêrka’yı ele geçirince kendileri için faydalı olabileceğini düşünüp nasıl böyle görebildiğini anlamak için incelerler fakat ne yaparlarsa yapsınlar anlamazlar. Önce gözlerine sürme çekerler ardından da yerinden çıkartarak birkaç gün içerisinde ölmesine sebep olurlar.

Bu görme duyusunu günümüz ölçekleri ile anlatmaya çalışırsak, üç günlük mesafedeki bir kişiyi görmek kilometre olarak 80-120 km’ye denk gelmektedir. Araştırmalara göre ise gözün önünde herhangi bir yapı veya engel olmaksızın safi bir ufukta görebileceği en uzak mesafe 50 km’dir. Ayrıca böyle bir görüş açısının mümkün olabilmesi için mevcut göz yapısının çok farklı bir yapıda olması gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında Zerka-u El-Yemame’nin abartı bir kişilik ve efsaneden ibaret olduğunu düşünmemek işten değildir. Öte yandan eğer hikayesine dikkatli bakacak olursak asıl özelliğinin keskin görüşü olmadığını fark edeceğiz. Düşmana karşı uyardığı halkı ona inanmamış ve alay etmiştir. Kapıya dayandıklarında ise gafil avlanmışlardır. O zaman Zêrka’nın sözüne inanırlar ama iş işten geçmiştir artık.

İhtimal dahilindedir ki Zêrka, halkına karşı yapılan bu akını belki de gözleri sayesinde değil yolculardan öğrenmişti. Ya da bu sefer kendi gözleri ile değil casusların gözleri sayesinde görmüştü. Her halükarda isteği aynıydı. Halkının hazırlıklı olması ve düşmanları kral Himri’nin kolay lokması olmamasıydı.

Tags: