Çevirmenler olarak sadece tercüme metinleri ile uğraşmıyoruz. Şahsi fikrime göre çeviriden çok daha fazla emek ve beyin hücresi harcadığımız başka bir alan da bizim sektörde redaksiyon adı verilen başka bir çevirmenin yaptığı işi, orjinal tercüme dosyası üzerinden satır satır kontrol edilerek okumak. Redaksiyonunun temeline inersek yapmamızı istedikleri iş çevirideki terminolojik hataları düzeltmek, var ise eksikleri tamamlamak, imla kontrolünü yapmak ve müşteriye o şekilde teslim etmek. Ücretlendirmesi de çeviri bedelinin yarısı şeklinde. Düzgün yapılmış bir çevirideki terim hatalarını kontrol etmek, yazıyı biraz daha hukuki, teknik veya medikal sektörün müşteri portföyüne göre yorumlayarak yazmak veya sadece bir iki yerdeki imla hatasını düzeltmek için yeterli ve geçerli bir ücret. Bu konuda çeviri bürolarına ve de müşterilere katılıyorum. Ama öyle metinlerle karşılaşıyoruz ki bence kesinlikle redaksiyonla vakit kaybetmemek gerekiyor bu tip durumlarda. Çünkü bu durumda redaksiyon çalışması bence, lapa olmuş, pirinçleri sararmış ve çok tuz konulmuş bir pilavı, tane tane, ağızda dağılan, bembeyaz bir pilava dönüştürmeye çabalamak gibi boşuna zahmet oluyor. Bu durumda tercüme bürolarının da insiyatifi ele alıp( tabii vakit var ise, bazen hiç vakit olmuyor ne yazık ki) işi baştan yaptırması gerekiyor. Kötü çeviri yapan bir çevirmenin ise mutlaka cezalandırılması gerekiyor. Ülkemiz de ne yazık ki çeviri bürolarını veya serbest çevirmenle çalışmaya karar veren müşterilerin kendilerini koruyabilecekleri bir durum mevcut değil. Çevirmenlerin bir odası olmadığı için o odadan atılmak ya da lisansın elinden alınması gibi bir durum ortada yok. Bu durum sadece çeviri bürolarını değil, biz çevirmenleri de etkiliyor. Herkes mutlaka bizden deneme çevirisi istiyor ve bunu da haklı karşılıyorum açıkçası. Burda tek çözümün çevirmen arkadaşlarımızın altından kalkamayacakları çeviriyi almamaları yönünde insiyatif kullanmaları olduğunu düşünüyorum, çünkü cidden saç baş yoldurtan durumlarla karşılaşabiliyoruz.

Tags: