1987- 1964 

Hayatına dair…

Hasan Âli Yücel 17 Aralık 1897’de İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Baba tarafından Posta Nazırı Göreleli Hasan Ali Efendi’nin, anne tarafından ise Japon sularında batan Ertuğrul Fırkateyni Süvarisi Deniz Albay Ali Bey’in torunudur. Babası Ali Rıza Bey, annesi ise Neyyire Hanım’ dır.

Eğitimini Mekteb-i Osmani, Vefa İdadisi, Cağaloğlu Darülmuallimin-i Âli’ye (Yüksek Öğretmen Okulu) okullarında tamamlamıştır. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirmiş ve 19 Aralık 1922 tarihinde başladığı öğretmenlik görevini sırası ile İstanbul Erkek Lisesi, Kuleli Askeri Lisesi ve Galatasaray Lisesi’nde devam etmiştir. Aynı yıl içesinde evlenmiş ve 1926 yılında, Can ve Canan adları ikiz çocukları dünyaya gelmiştir.

 

Hasan Âli Yücel ve Ailesi

1927 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’ne müfettiş olarak atanmış, 1930 yılında ise Fransa’da öğrenci müfettişliği görevini yerine getirmiştir. 1931’de Mustafa Kemal ATATÜRK ile yurt gezisine katılmış, takvimler 12 Temmuz 1932 tarihini gösterdiğinde ise Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin ( Türk Dil Kurumu) kurulmasıyla Hasan Âli Yücel etimoloji kolu başkanlığına getirilmiş olup Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü’ne getirilmiştir. Burada, hayatının ilerleyen zamanlarında kendisine yol arkadaşlığı edecek olan İsmail Hakkı Tonguç ile tanışır. 1933 yılında, Ortaöğretim Genel Müdürü olmuştur.

1935 yılında Cumhuriyet Halk Partisi’nden, İzmir Milletvekili olarak Meclise girmiş ve peş peşe dört dönem milletvekilliği yapmıştır. 1936 yılında Gülümser ismindeki kızı dünyaya gelmiş ve ailesi genişlemiştir.

28 Aralık 1938’de, Celal Bayar hükümetinde, Eğitim Bakanı olarak göreve atanmış ve daima söylendiği üzere; 7 yıl, 7 ay, 7 gün bu görevini sürdürmüştür. Bu görevin ardından 1946 yılında, bir takım olumsuz gelişmelerin sonucunda Bakanlık’tan ayrılmış ve gazetelerde köşe yazarlığı yapmış, aynı zamanda kendi kitaplarını yazmayı sürdürmüştür.

1955- 1960 yılları arasında, İş Bankası Kültür Yayınları yöneticiliği, 1958’de UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür  Örgütü) Milli Komisyonu Genel Kurul üyeliği, 27 Mayıs 1961’de ise Kurucu Meclis üyeliği görevlerinde bulunmuştur.

Takvim yaprakları bir bir düşerken sıra 1961 yılının 26 Şubat’ına gelmişti ve Yücel o gün geçirdiği kalp yetmezliği sonucunda hayata gözlerini kapatmıştır.

Giresun’un Görele ilçesinde adına “Hasan Ali Yücel Kültür Merkezi” kurulmuştur. İstanbul Üniversitesi’nin Eğitim Fakültesi de Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi adıyla kurulmuştur.


Yapıtları… 

Sahip olduğu 64 yıllık yaşamına sığdırdığı ve başarıları ile asırlarca anımsayacağımız yapıtları:

36 kitap, binin üzerinde yazı, makale, konuşma.
Kitaplarını, Ruhiyat Elifbası (1924), Türk Edebiyatı Numuneleri (1926), Sanat Musahabeleri (1928), Tarihi Kadim ve Doksanbeşe Doğru (1928)  (Tevfik Fikret’in Osmanlıca yazılmış, anlaşılması çok zor olan bu şiir kitabı, sadeleştirilmiş biçimiyle, Türkçe harfler ile basılan ilk kitaptır.), Mantık (1928), Mevlana’nın Rubaileri (1932), Goethe Bir Dehanın Romanı (1932), Türk Edebiyatına Toplu Bir Bakış (1932), Dönen Ses-Şiirler (1933), Fransız Maarif Teşkilatında Müfettişler (1934), Fransa’da Kültür İşleri (1936), Bir Türk Hekimi ve Eseri (1937), Pazartesi Konuşmaları (1937), Fazıl Ahmet-Hayatı ve Eserleri (1937), İçten Dıştan (1938), Türkiye’de Ortaöğretim (1938), Sizin İçin-Çocuk Şiirleri (1938), Dört Hayvan, Bir İnsan-Şiirler (1943), Milli Eğitimle İlgili Söylev ve Demeçler I, II, III. 
(1947), Davam (1947), Davam İle İlgili Davalar ve Neticeleri (1950), Mevlana-Manzum Levha (1952), Hürriyete Doğru (1955), İyi Vatandaş İyi İnsan (1956), Kıbrıs Mektupları (1957), Edebiyat Tarihimizden ( 1957), İngiltere Mektupları (1958), Dinle Benden (1960), Hürriyet Gene Hürriyet c.I. (1960), Allah Bir (1961), Hürriyet Gene Hürriyet c. II. (1966), Kültür Üzerine Düşünceler (1974) ve Okul Kitapları: İlkokul Okuma Kitapları (Komisyon halinde), Mantık Dersleri (Liseler için), Yurt Bilgisi (Rakım Çalapala ile birlikte) olarak sıralayabiliriz. 

Bütün bunların yanı sıra Hasan Âli Yücel döneminde dil ve çeviri çalışmalarına da büyük önem gösterilmiş ve bu bağlamda büyük adımlar atılmıştır.

Dil ve Çeviri Çalışmaları… 

Hasan Âli Yücel, Mustafa Kemal Atatürk’ün başlattığı, tamamlamak için ömrünün yetmediği işte bu ulus devleti yaratma sürecine basın-yayın sorunlarını düzene koymak ile başlamıştır.  Ulusal bir dilin ve kitaplığın kurulması için Neşriyat Kongresini toplamış ve “Tercüme Bürosu”nu kurmak ilk adımı olmuştur. Bütün olarak ülkemizin kalkınması, içine düşürüldüğü orta çağ karanlığından sıyrılıp çağdaşlaşabilmesi için Köy Enstitüleri’ni tüm ülke geneline yaymıştır. Türk Dil Kurumu, Halkevleri, Halk Odaları ve Köy Enstitüleri aracılığıyla yeni çıkan yapıtları ve çeviri yapıtlarını, Anadolu ve Trakya’nın en ücra köşelerine dek ulaştırmaya çalışmıştır.

 

“Ben, Hasan Ali Yücel’in bakanlığı zamanında ortaokul ve lise öğrencisiydim. İyi yetiştirilmiş, iyi yetişmiş bir kuşaktan olduğumu söyleyebilirim. Bunu çok ucuza satılan klasik eserlere, Tercüme Dergisi’ne, Güzel Sanatlar Dergisi’ne, Tatbitak Sahnesi temsillerine, Halkevleri etkinliklerine, sergilere, özenli, düzenli ve milli bir eğitim ile başta Hasan Ali Yücel olmak üzere idealist öğretmenlere borçluyuz.”
Turgut Özakman

 

Dil Çalışmaları… 

Aldığı eğitim ve 1932 yılında, Türk Dil Kurumu (TDK)’nda yüklendiği sorumluluk bilinciyle dil çalışmalarına başlamış ve 1933 yılında, “Türk Edebiyatı’na Toplu Bakış” kitabını yayımlamıştır. Bakanlık’ta göreve başladıktan sonra, TDK ve yakın arkadaşlarının da işbirliği ile öğretim-eğitim ve çeviri çalışmalarına koşut bir düşünce geliştirmiştir. 1940 yılında, “Ders Kitapları Düzeltme Kılavuzu” çıkarılmış, ders kitaplarının basılmasını ve dağıtılmasını belli kurallara ve ölçütlere bağlamıştır. Mustafa Nihat Özon’nun, “Son Asır Türk Edebiyatı” (1941), Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı üç ciltlik Türk Edebiyatı Antolojisi, Tahsin Banguoğlu’nun hazırladığı, “Anahtarlarıyla Türk Grameri (1941), ortaokul ve lise ders kitaplarının yazımı için hazırlanan terim sözlükleri (1940-41), dildeki gelişmelere koşut Yeni İmla Kılavuzu (1941), Gramer Terimleri Sözlüğü (1942), Coğrafya Terimleri Sözlüğü (1942), Felsefe ve Gramer Terimleri Sözlüğü (1942), Hukuk Terimleri Sözlüğü (1943), Tıp Terimleri Sözlüğü (1944), Türkçe Sözlük (1944), TDK ile eşgüdüm içinde, fizik, kimya, matematik, geometri, tarım, biyoloji gibi birçok alanın terim sözlükleri, Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü’nün ilk ciltlerinin yayımlanması da Yücel’in Bakan olduğu dönemde gerçekleşmiştir.

Maarif Vekaleti görüşmeleri esnasında (1941 yılı Bütçe Görüşmeleri) milletvekilleri, dil çalışmaları ve ders kitaplarındaki mevcut dil karmaşasına dair eleştirilerde bulunmuş ve Yücel bu eleştirilere karşılık şu sözlerle yanıt verirken dikkatleri yükseköğretime çekmiştir.

 “Orta tahsilde ve lisede bizim verdiğimiz terimlerle çocuk okur, yüksek okullara geldiği vakit bunların tekini işitmemiştir. Geçen sene Maarif Vekaleti’ne merbut yüksek müesseselere kati surette emir verdim: Bu terimlerle yazılmamış herhangi bir makale ve kitabı basmayacaksınız. Bu terimlerle hazırlanmamış dersleri okutmayacaksınız, not vermeyeceksiniz. 50, 60 yaşına gelmiş olan arkadaşlar da emek çekip bunları öğreneceklerdir. Bu sefer İstanbul’a gittiğimde, Üniversite Rektörü ile görüştüm, rica ettim, bir ay mezuniyetten sonra gerek İstanbul’da ve gerek buradaki  profesör ve doçentlerden yapılmış olan terim komisyonlarında bu uzunca tatil müddetince meşgul olunarak bu iş bir esasa bağlanacaktır. Fakat buna rağmen, yapacağımız şeylerin gayet mükemmel olacağını zannetmeyiniz, bunların eksiklikleri olacaktır, yapıldıktan sonra görülecek, tenkitler olacaktır ve bu tenkitlerin alakadarlar tarafından doğru olan tarafları alınacak, bu surette arkadaşımızın işaret ettiği boşluk doldurulmuş olacaktır.

Ecnebi dillerinden, dilimize kelime girme meselesi, hakikaten benim arkadaşlarımla beraber olduğum bir noktadır. Lüzumsuz yere ecnebi dilinden; hangisi olursa olsun, Türkçeden gayri her dil bizim için ecnebidir. Bunlardan kelime alıp kullanmak yanlış bir şeydir. Biz bunu kendi elimizdeki teşkilatla, bize merbut olan müessesatta temin etmek için cehdetmekteyiz. Yapılmış tercümelerden bu neviden Türkçeye benzemez şeyleri iade ettirmekteyim, o müesseseleri tenkit etmekte, ikaz etmekteyiz…”

Bu ifadenin sonucunda 1940’lı yıllarda dersler ulus dilinde eğitim yapılırken, Avrupa ülkelerinden ülkemize misafir gelen öğretim üyeleri bir-iki yıl içinde Türkçeyi öğrenmiş ve derslerini bu dilde yapmıştır.

“Türk devriminin özü şudur: Türkçe düşünmek, Türkçe söyleyip Türkçe yazmak!… Yoksa bu da mı ağrımıza gidiyor?”
Hasan Âli Yücel

 

Çeviri Çalışmaları…

19 Mayıs 1945 tarihinde ilk sayısı çıkan Tercüme Dergisi’nin ön sözünde, Yücel’in şu cümleleri yer almaktadır.
“Özel girişimlerin yapamadığı çeviri işini devletin ele alması zorunlu olmuştur. Çevirinin mekanik bir aktarma işi olmadığı bilinmelidir. Bir yapıtı anadilimize çevrilmiş saymak için, çevirdiğimiz yazarın yetiştiği toplumun ruhuna nüfuz etmemiz gerekir. Böyle olursa, o toplumdan aldığımız kavramlarla kendi toplumumuzun düşünce hazinesini zenginleştirebiliriz. Bu disiplinli düşünce çalışmalarıyla, anadilimiz yepyeni gelişme olanakları kazanacaktır.”

1. Türkçenin gelişmesi ve yeni anlatım olanaklarına kavuşması;
2. Çok yoksul olan ulusal kitaplığın zenginleştirilmesi ve çağdaş dünyanın vardığı duygu ve düşünce aşamasına ulaşılması;
3. Hümanizma ruhunun aşılanması ve Aydınlanmaya giden yolun önündeki engellerin kaldırılması.

Maddeleri ile Yücel, çeviri atılımına dair temel olguları ifade etmiştir.

Yücel’in kendisi ile birlikte çeviri kadrosuna dahil olan isimler; Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Halide Edip Adıvar, Adnan Adıvar, Sabahattin Ali, Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet Anday, Azra Erhat, Ahmet Hamdi Tanpınar, Vedat Günyol, Bedrettin Tuncel, Esat Sabri Siyavuşgil, Nusret Hızır, Hasan Ali Ediz, Orhan Burian, Erol Güney, Melahat Özgü, hatta dolaylı olarak Nazım Hikmet, Zeki Baştımar idi. Bu değerli isimler bir araya gelerek uzun saatler boyunca, yapılan çevirilerin üzerine tartışıyor ya da yeni eserlerin çevirilerini gündemlerine ekleyip fikir üretiyorlardı.

Neler Çevrildi?

Ansiklopedi ve ders kitaplarının yanı sıra, 1941-1946 yılları arasında çevirisi yapılmış olan 521 eser bulunmaktadır.
Bakanlıktan ayrılışının ardından, 1947 ile 1967 yılları arasında yapılmış toplam 402 adet çeviri bulunmaktadır. 1967 yılında, üyelerinin istifaları sonucunda kapanan Tercüme Bürosu’nca çevrilmiş olan yapıtların toplam sayısı ise bini aşmaktadır.

Diller… 

Babil Klasiklerinden 1, Hint Klasiklerinden 1, Çin Klasiklerinden 4, İslam Klasiklerinden 19, Eski Türkçe Metinler Klasiklerinden 1, Yunan Klasiklerinden 62, Latin Klasiklerinden 18, Alman Klasiklerinden 53, Amerikan Klasiklerinden 10, Fransız Klasiklerinden 171, İngiliz Klasiklerinden 56, İskandinav Klasiklerinden 6, İtalyan Klasiklerinden 12, Macar Klasiklerinden 13, Rus Klasiklerinden 63, Okul Klasiklerinden 6 ve diğerleri…

 

1960’ta yayımladığı “Dinle Benden” adlı şiir kitabından bir alıntı:

Değişmemiş bir zaman, işte Yücel, bu Yücel

Bu inanla gidecek gelince ona ecel

Bırakmak istememiş hiç bir Türk’ü bilgisiz

Kalmamış bir an bile Türk’e bağsız, ilgisiz.
Hasan Âli Yücel

Topraklarına bağlı olduğu ülkesinin vatandaşlarına daima yürekten bağlı ve ilgili, aydınlığın ateşini insanlığın hizmetine sunmaktan mutluluk duyan Değerli Hasan Âli Yücel’i hayatımıza kültür anlamında kattığı her değer ve hizmeti adına saygı ve minnet ile anıyoruz.

Yazımızın sonuna gelirken sizleri Hasan Âli Yücel’in “Ağaç ve Sen” adlı şiiri ile baş başa bırakıyoruz, şiir ile kalın…

 

Ağaç ve Sen

Bir ağaç altındasın, her dalı binbir çiçek,
Gün gelip bu çiçekler sana yemiş verecek.

En yüksek dallarında, bunların olgunları;
Gözünü onlara dik, alçaklarından el çek.

İstiyorsan erişmek yüksekteki dallara
Vücutça kuvvetli ol, zekaca büyüyerek.

Yavrum, bunun çaresi okuyup öğrenmektir,
Yoksa hep boşa gider çektiğin bunca emek!

Bilgi en büyük kuvvet, yaşayıp yaşatmakta;
Fakat faydasız kalır temiz olmazsa yürek!

Sevmeğe başla yavrum, ananın kucağında;
Vatana sevgin, her şeyden üstün gerek.

Kafanda bilgi dolu, yürekte sevgilerin,
Yürü, engel tanıma yolundan döndürecek.

Gözün yukarda olsun, gönlün yüceliklerde.
Başın dimdik, yüzün ak, alnın açık, gözün pek,

Yere düşen, kirlenen hiçbir şeye eğilme,
Şahin ol, yılan olma; sürünmektir eğilmek!
Her ülküye emekle, çalışmakla erilir.
Bahtiyarlık istersen ömür sür didinerek.

Yücel yavrum, Türklüğün her ümidi sendedir.
Vatan demek sen demek, sen demek vatan demek.
    Hasan Âli Yücel


Not: Hasan Âli Yücel’in Dil ve Çeviri alanındaki çalışmalarını ele alan yazımız özetlenmiş olup Yücel’in hayatının tamamına yer verilememiştir.

Kaynakça

Görseller

  • Google
Tags: