Merkezi Strazburg’ta olan Avrupa Komisyonu, II. Dünya Savaşı’ndan maddi ve manevi olarak pek çok kayıpla çıkan Avrupa halkları arasında barışı sağlamak ve bu halkların güven ve işbirliğine dayalı ortak çalışmalar içerisinde yer alarak barış ortamının sağlanması ve sürdürülmesi amaçları ile 5 Mayıs 1949 yılında kurulmuştur. Türkiye’nin II. Dünya Savaşı’nı takiben Avrupa ile kurduğu ilk resmi bağı temsil eden Avrupa Konseyi, kuruluşunun üzerinden üç ay gibi bir zaman geçmesinin ardından ülkemizi de davet etmiş ve Türkiye de bu davete olumlu yanıt vererek Komisyon’un kurucu üyeleri arasına girmiştir.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi ile olan ilişkilerinin tohumları bu şekilde ekilmiştir. Ancak geçtiğimiz günlerde gündeme geldiği üzere, Türkiye’nin Avrupa Konseyi için desteklerine sınırlandırma getirme ve “büyük donör” olmaktan vazgeçme kararı almasını takiben, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) de Türkiye’yi ve Türkçeyi ilgilendiren bir karar aldı ve Türkçenin, parlamentoda kabul gören çalışma dilleri arasından çıkartılmasına karar verdi. Dolayısıyla, AKPM; Türkçe çeviri için ayrılan bütçe kaleminin iptal etmiş ve yaptıkları açıklamada Türkiye’nin genel kurul ve komite toplantılarının çevirilerini kendi imkânları ile yapabileceğini belirtmiştir.
AKPM; Türkçenin bünyelerinde çalışma dilleri arasından çıkartılma kararına gerekçe olarak ise ekonomik tasarruf tedbirlerini gösterdi. Türkiye’nin “büyük donör” statüsünden vazgeçmiş olması, AKPM’yi bütçelerinde önemli tedbirler almaya itmiş, bu tedbirleri de ilk olarak Türkçenin çalışma dilleri arasından çıkartılması kararı ile uygulamaya başlamışlardır.
Kaynakça