Frankofon (Fransızca: la francophonie), Fransızca konuşan kimse veya çoğunluk olarak Fransızca konuşulan ülkeye verilen isim olarak tanımlanabilir. Ayrıca Uluslarası Frankofon Örgütü (Fransızca: Organisation internationale de la francophonie) adında Fransızca konuşan ülkelerin oluşturduğu uluslararası bir birlik vardır. Batı Afrika ülkelerinin birçoğu, Belçika, İsviçre, Kanada, Yunanistan, Ermenistan, Romanya, Avusturya, Macaristan, Ukrayna gibi birçok ülke bu birliğin üyesidir. Bu ülkeler Frankofon ülkelerdir ve bu doğrultuda her sene Frankofoni etkinlikleri düzenlenir. Sadece bu örgüte üye olan ülkelerle de sınırlı kalmaz. Örneğin; ülkemizde Fransızca eğitim veren Galatasaray Üniversitesi, yine Fransızca eğitim veren Saint Benoît Fransız Lisesi, Saint-Joseph Fransız Lisesi gibi liseler Frankofoni’yi çeşitli etkinliklerle kutlarlar. Ayrıca Institut Français de Turquie -Türkiye Fransız Kültür Merkezi de daha geniş kapsamlı bir şekilde Fransız dili ve kültürünü yaşatan bir kültür merkezidir. Kimileri Frankofoni’yi Fransa’nın sömürgelerini bir arada tutabilmesi adına süregelen ve düzenlenen bir etkinlik olarak tanımlarken kimileri ise bu kutlamaları bir dil ve kültür şöleni olarak adlandırır. Biz çevirmenlerin, çevirmen adaylarının, dile gönül vermiş insanların bu etkinliğe bir dil ve kültür şöleni perspektifinden bakabilmesinin çok daha uygun ve gerekli olduğunu vurgulamak istiyorum. Çünkü dil kültürden bağımsız değildir ve şüphesiz her kültür kutlanmaya değerdir. 
Frankofon olmak ne demektir?
Yazının girişinde bahsettiğim Frankofon tanımını irdelediğimizde bu kadar basit bir kavram olmadığını görürüz. Frankofon demek yalnızca Fransızca konuşan insan profili demek değildir. Frankofon demek bir Fransız gibi düşünebilen, Fransız diline, kültürüne ve yaşayışına sempati/yakınlık duyan ve hakim olan, Aydınlanma Dönemi’nin mihenk taşı düşünürlerinden biri olma özelliği taşıyan Jean Jacques Rousseau’dan varoluşçu felsefesiyle 20. Yüzyıl’a damgasını vuran düşünür Jean Paul Sartre’a, Romantizmin lideri Victor Hugo’dan herhangi bir akımın filozofu olmadan onu kategorize etmeye çalışanlara da karşı çıkan Albert Camus’ye kadar Fransız ekolünü bir Fransız gibi anlama yetisine sahip olabilen insan profilidir. 

 

Frankofoni Haftası/Ayı nedir? Nasıl kutlanır?

Fransızların son derece milliyetçi insanlar olduğunu ve dillerine aşırı düzeyde önem verdiklerini duymuşsunuzdur veya bilirsiniz. Bir Fransız’ın İngilizce bilip yine de anadilini konuştuğuna sıklıkla şahit olabilirsiniz ya da onlarla kendi dillerinde konuşmadığınızda size -işte tam da Fransız bakışı diyebileceğiniz- bir aristokrat edasında kinayeli bakışlar atabilirler. :)

Fransa her açıdan çok fazla turist çeken bir ülke olmakla birlikte, son yıllarda özellikle Nice (Nice Caz Festivali), Cannes (Cannes Film Festivali) gibi güney şehirlerine dünyanın dört bir yanından insanlar akın ettikçe Fransızlar da biraz olsun yumuşadılar ve farklı dillere sıcak bakmaya başladılar ancak her ne olursa olsun dil kavramı onlar için fazlasıyla önem arz ediyor. Dolayısıyla bu “Frankofonluk” mevzusu üzerinde şiddetle duruyorlar.

Genel olarak, İngilizce kelimelerin dildeki akışına rağmen (le weekend, le brunch, OK), Fransız dili tutkusu kendini göstermektedir ve dünyada hala Molière dilinin bir versiyonunu kullanan tüm ülkelere adanmış; “La Semaine de la Langue Française et de la Francophonie”  ile başlayıp ve “Le Mois de la Francophonie” ile devam eden etkinlikler süregelir. Frankofoni haftası kapsamında ortak aktiviteler düzenlenir, Fransızca şarkılar söylenir ,şiirler okunur, danslar edilir, yarışmalar yapılır, ikram edildiği takdirde şaraplar içilir, peynirler yenir…

Geçtiğimiz haftalarda Paris’te yapılan etkinliklerden sadece birkaçı:

Grande Dictée de la Ville de Paris:  Dictée Fransızcada çok önemli bir yöntemdir. Eğer lisede Fransızca dersi aldıysanız, ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Çünkü Fransızca yazılışı ve okunuşu arasında çok büyük farklılıklar taşıyan bir dildir. Öğretmen yavaşça bir metni okur ve ne duyduğunuzu yazarsınız. Görünüşte oldukça ezberci algılanan bu yöntem; ortografi, noktalama işaretleri ve kelime dağarcıklarındaki boşlukları ortaya çıkarmakta bir numaradır. Fakat dile gönül vermiş bir insansanız, usta yazarlar tarafından yazılmış paragrafları; onların sözdizimi ve düzyazılarının ritimleri hakkındaki detayları bile büyük bir kıvraklıkla seçip ve doğru dictée‘yi yapabilirsiniz.

Frankofoni kapsamında altı Parisli ilkokul sınıfından öğrenciler Paris’teki bir belediye binası olan Salle de Conseil‘e yerleşiyorlar ve Frankofon edebiyatının önemli bir metninden alınmış ve dünya Frankofon kültürünün önemli bir figürü tarafından okunan bir dictée deneyimi yaşıyorlar.

Dis-moi Dix Mots sur Tous les Tons / Mes Dix Mots à Moi: Paris banliyölerindeki çeşitli kütüphanelerde  – şarkı söyleyerek, konuşarak, doğaçlama yaparak, yazarak- katılımcılar 10 kelime ile birbirlerine sesleniyorlar. Bu yıl seçilen 10 kelime ise accent, bagou, griot, jactance, ohé, placoter, sustainer, truculent, voix ve volubile. 

Quartiers en poésie: Paris’in 20. bölgesinde yaşayan çocuklar ve yetişkinler, şiir yazmak için bir yıl boyunca çalışıyorlar. Bunların arasından 200’ü, duvarlarda grafiti olarak gösteriliyor.

Paris Expat’ Café: Dilin bu kutlamasında, frankofon olmayanlar için de bir yer var ve buradaki çeşitli gurbetçiler “Fransızcada telaffuz edebileceğiniz en zor kelime nedir?” gibi sorulara cevap veriyorlar.

Hem ülkemizde hem de dünyada gerçekleşecek bir sonraki Frankofoni etkinliklerini, kutlamalarını konu alan yeni yazılarla görüşmek üzere.

 


Kaynakça

chronicle.com

gazetebilkent.com

wiki-zero.com

Tags: