Biz çevirmenler her gün kelimelerle oynuyoruz. İspatlanmış biçimde beynin sol lobunun, öncelikle matematik, analiz, sayısal ve konuşma gibi mantık ve doğrusal çalışma isteyen alanlarda görev aldığı, beynin sağ lobunda ise ritim, hayal kurma, renkler, boyut, hacim, müzik gibi fonksiyonların icra edildiği bilinmektedir. Biz çeviri yaparken hem sağ hem sol beynimizi kullanmak zorundayız. Bir teknik metni çevirirken onu nasıl akıcı ve şiirsel yapmaya çalışıyorsak, bir edebi metinin de mekaniğini vermek zorundayız. Bu durumda çevirinin esas amacı olan yabancı dil kullanımında beynimiz bundan “yorgunluk ve zihin bulanıklığı” dışında nasıl etkileniyor?
Bu konuda biri Kanada, diğeri ABD kökenli olmak üzere iki araştırma sonucunu sizinle paylaşmak isterim. Kanada’daki York Üniversitesi’nde ele alınan çalışmalar ortaya koyuyor ki, birden fazla dil konuşmak, beyni koruyor ve bunama riskini azaltıyor. Bu sayede en az iki dili etkin biçimde konuşan kişilerin Alzheimer gibi hastalıklara yakalanma risklerinin oldukça azaldığı ortaya çıktı. Bilim adamlarının araştırmasına, 102’si iki, 109’u tek dil bilen Alzheimer hastası 211 kişi katıldı. Hastalık, birden fazla dil konuşanlarda ortalama 4,3 yıl sonra teşhis edildi. İki dil konuşmanın beyin işlevine olumlu etkisi olduğunu belirten bilim adamları, 40, 50 ya da 60 yaşında başka bir dil öğrenmenin bile “beyni koruyabileceğini” vurguladı. Bu araştırmadan bağımsız olarak Amerika Birleşik Devletleri Northwestern Üniversitesi’nden bir grup bilim adamı çeviri yapan kişilerin hem sap hem sol beyin loblarının aynı anda çalıştığını ve de buna ek olarak beyin sağında da artan faaliyet gösterildiğini belirttiler. Bu deneye ise 48 kişi katıldı ve 23’ü iki dili birden algılayabilecek durumda idiler. Düz bir metin okumasında dahi çift dil kullanan kişilerde daha fazla beyin aktivitesi tespit edildi. Yeni bir dil öğrenmenin aynı zamanda beyin işlevlerinde yaş ilerlemesine bağlı olarak gelişen performans kaybını azalttığı görülmüştür.

Tags: