Türkçe Sözlük’te “Söylenmesi kaba, çirkin veya sakıncalı görülen nesnelerin, kavramların, başka kelimelerle daha uygun ve edepli bir biçimde anlatılması, edebikelam” (TDK 2011: 1860).

Günlük hayatta, altında başka anlamlar ya da ifadeler barındıran ancak daha kibar, üstü örtülü söylenmiş, yazılmış kelime ve ifadelerle karşılaşırız. Tüm bu sözcükler ve aklımıza gelen diğerleri güzel adlandırma, örtmece sözler, edebikelam ve hüsnütabir olarak adlandırılır.

Örtmece sözlerin neden ortaya çıktığı sorusuna basitçe cevap verilebilir aslında.

Canlılar olarak iletişime ihtiyacımız var. Topluma göre günah, ahlaksız, kötü, yasak olarak kabul edilen kelimeleri de iletişimde kullanmak zorunda kaldığımız zamanlar oluyor. Bu kelimeler gözardı edilmez ancak aynı zamanda toplum tarafından açıkça kullanılmaz. Yani burada amaç anlaşılmamak değil, aksine tabu sözcüğümüzü kullanmadan anlaşılmaktır.

Harry Potter serisindeki Voldemort’u hatırlayalım. Karanlık güçleri ve ilişkilerinden dolayı kendisinden korkulan Voldemort, büyücüler arasında “Karanlık Lord, Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen, İsmi-Lazım-Değil, Adı Anılmaması Gereken Kişi “ gibi takma adlarla anılır çünkü ismi anıldığında onun ya da kötülüğünün geleceği düşünülür. Filmde birçok yerde adı geçtiğinde tepki verildiği görülmektedir. Bunu tıpkı dilimizdeki üç harflilere benzetebiliriz.

Aynı zamanda biçimsel dil kuramcısı olan bilim insanı Jeffrey David Ullman’a göre tabular üçe ayrılıyor:

1. Korkuyla ilgili tabular (Tanrı, peygamber, cin vb. gibi dinî konularla veya boş inançlarla ilgili korkular);

Korkuyla ilgili tabularda en çok karşımıza çıkan gizemi çözülememiş yaratıcı, görünmeyen doğaüstü varlıklar hakkındadır. Bu sözcükler yalnızca korkudan değil saygıdan da ortaya çıkmıştır. Örneğin İncil’de ‘Pater’, Kuran-ı Kerim’de ‘O’, Musevilerce ‘Master’, İngilizce’de ‘Lord’ gibi ifadelerin kullanılması Tanrı’ya olan saygıdandır.

Üç harfli

Ecinni

Alkarısı

Örtmece, kimi araştırmacılar tarafından aynı zamanda ”güzel adlandırma” olarak da anılır. Güzel adlandırmalara dilimizden örnek verecek olursak; halk ozanı Aşık Veysel’in şiirlerine değinebiliriz. Aşık Veysel, ‘Tanrı’ için birçok güzel adlandırma kullanmıştır.

”Ne hoş sağlam temel atmış

Bu dünyayı kuran mimar

İnsanlığa ibret için

Kısım kısım kul yaratmış” (Alptekin 2004: 184).

Bu adlandırmalardan biri olan ‘mimar’, Tanrının yaratma, kurma sanatını işaret etmektedir.

2. Üzüntüye sebep olan kavramlarla ilgili tabular (hastalık ve ölüm konuları);

Ölüm ve hastalık, İslam inancında kabullenilmiş, çaresiz bir sondur, kötüdür. Bu yüzden doğrudan ölüm kelimesi kullanılmadan örtmece sözlerle ya da güzel adlandırma ile ifade edilir.

‘Ölüm’ yerine ‘vefat’, ‘verem’ yerine ‘ince hastalık’, ‘ölmeden önce iyileşen hasta’ için ise ‘aralık iyisi’ denmesinin sebebi budur.

3. Ayıp sayılan kavramlarla ilgili tabular (cinsellik, vücut organları, işlevleri ve tuvalet terimleri) (Bilginer 2001: 441)

Bu başlık altında elbette karşımıza en çok çıkan kelimeler, kadınların özel durumlarıdır.

‘Menstrüasyon’ yerine ‘ay hali, adet’; ‘gebe’ yerine ‘iki canlı, ağır ayaklı’ ya da ‘tuvalet’ yerine ‘yüz numara’* denir.

*‘Yüz numara’ ile ilgili iki ilginç bilgi mevcut. Birincisi; 100 numaranın İngilizce’deki ‘loo’ kelimesinden dilimize geçtiğidir. Diğeri ise; Fransa’da eskiden tuvaletler koridorların sonundaymış ve Fransızlar onları ’00’ yani numarasız ‘sans numéro’ olarak adlandırmışlar. Ancak ‘cent numéro’ yani ‘yüz numara’ ile okunuşu çok benzediği için dilimize yanlış geçmiş ve tuvaletler yüz numara olarak adlandırılmıştır.

Tüm bu örtmece sözler ve güzel adlandırmalar dilin sınırsız olduğunun bir göstergesidir. Biz kendimize ne kadar tabu koysak da dil bir yöntemini bulup açıklamamıza olanak sağlıyor. Ayrıca bu kelimeler dilimize zenginlik katıp gelişmesine yardımcı olmaktadır.

KAYNAK

DergiPark

TürükDergisi

Tags: