Şiir çevirisi, edebi çeviri türleri arasında çevirmenleri en çok uğraştıran, tartışmaya en açık olan türdür. Kelime seçimleri, kafiyeler, ritm, söz sanatları… Bunların içinden çıkabilmek ve en uygun karşılığı bulabilmek için bir çevirmen, günlerce, haftalarca belki de aylarca bir şiir üzerinde, satır satır çalışır. Bu süreç hiç de kolay değildir. Bir çevirmen olarak her kelimenin anlamını, hikayesini çözümlemek gerekir. Çevirmen aynı zamanda şiir çevirisine başlamadan önce, şairi ve şiirlerini de tanımalıdır. Çeviri Amaçlı Metin Çözümlemesi olarak adlandırdığımız kavramı aslında biz herbir çeviri işinden önce uygularız fakat özellikle duyguların denizi olan şiir çevirisi için çeviri süreci daha meşakatlidir. Şiir çevirisi, sadece kelimelerin ve cümlelerin çevirisi değildir, aynı zamanda duyguların da çevirisidir.

Şair, yazar ve çevirmen Cemal Süreya, şiir çevirisi ile ilgili izlenimlerini bizlerle şu şekilde paylaşır; Cemal Süreya, özellikle güzel şiirlerin çevrilebileceğini söyler. Cemal Süreya’ya göre, bir şiir ne kadar güzelse, o kadar kolay çevrilebilir hale gelir. Güzel şiir, çevirmeni yeni düşüncelere, yeni ufuklara doğru yönlendirir. Böylece, hedef dilde öyle ya da böyle yepyeni bir ürün ortaya çıkar ve bu ürün belki de kaynak metnin dilinden daha da zengindir. Cemal Süreya’ya göre, güzel şiir doğurgandır. Süreya’nın burada vurgulamak istediği; sahip olduğu o güzel şiirsel değerler sayesinde ister istemez kendisini çevirmene çevirtir.

Cemal Süreya, aynı zamanda şiirlerin kendi dilinde bile ikinci bir kopyasının olamayacağını ifade eder. Burada Süreya’nın değindiği nokta şiirin, şairi tarafından bir kez yazıldığıdır. İkinci defa aynısını yazmak isteseniz, farklı ifadeler kullanarak deneyebilirsiniz fakat o berraklığını, güzelliğini, şiirselliğini ilk kaleme alınışında olduğu gibi koruyabilir misiniz? Dolayısıyla, bu noktada Cemal Süreya, bir şiir çevirisinin, o şiirin kendi dilindeki aktarımından çok daha iyi olduğunu söyler. Çünkü çevrilen şiir için hedef dilde daha yeni bir ortam mevcuttur. O halde, çeviri şiir için yeni bir ortam mevcutsa bu süreçte birtakım ögelere çok da bağlı kalmamak gerekir. Kaynak metne tamamen bağlı kalmak, kendini değişiklik yapmamak için zorlamak, şiirdeki duyguları hedef dile aktarırken çevirmeni tökezletebilir.

Bu konu ne kadar tartışmaya açık olsa da, çevrilir mi çevrilmez mi soruları arasında gidip gelse de bugün birbirinden güzel çeviri şiirlere sahibiz… Bu çeviri şiirler, çeviri sürecinde belki daha da anlamlandılar, belki de anlamlarını yitirdiler… Şiirin amacı, okura hayaller kurdurmak, onu farklı diyarlara sürüklemek değil midir zaten?

O halde, Cemal Süreya’nın Guillaume Apollinaire’den çevirdiği “Mirabeau Köprüsü” şiiri ile sizleri baş başa bırakalım… Keyifli okumalar…

Mirabeau Köprüsü

Mirabeau Köprüsü

Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından
Ve şu bizim aşkımız
Olur mu durasın şimdi anımsamadan
Sevincin geldiğini ancak acının ardından

Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Yüz yüze duralım böyle elin elimde kalsın
Ve aksın dursun
Sonsuz bakışlar dalgalar yorgun argın
Köprüsü altından kollarımızın

Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Aşklar akıp gidiyor şu akarsu gibi
Akıp gidiyor aşklar
Hayat öyle durgun öyle yavaş ki
Ve umut nasıl zorlu nasıl depdeli

Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Günler geçiyor günler haftalar yaman
Ve dönmüyor geri
Ne çıkıp giden aşklar ne geçen zaman
Seine akıyor Mirabeau Köprüsü’nün altından

Çalsana saat insene ey gece
Günler geçiyor bense hep aynı yerde

Şair: Guillaume Apollinaire – Çevirmen: Cemal Süreya


Kaynakça:

  • antoloji.com
  • Rifat Mehmet, 2008, “Çeviri Seçkisi 1”, Kendini Çevirten Şiir, Sel Yayıncılık, İstanbul
Tags: