SALUTON!

Şüphesiz ki ortak bir dil fikri, dillerle uğraşan herkes için her zaman heyecan verici bir konu olmuştur. Dilbilimcilerin akıllarını bir hayli meşgul eden bu fikir pek tabii tek bir kişinin aklına gelmiş değildir. Dünyada ortak bir dil konuşulması amacıyla oluşturulan onlarca yapay dil projesi mevcut. Ayrıca yapay diller, yalnızca ortak dil oluşturma çabası ile değil aynı zamanda bilim-kurgu türündeki eserlerde ve dinî ritüellerde de kullanılmak üzere oluşturulabilir. Bilim-kurgu türüne örnek olarak Klingon dili örnek verilebilir. Bu tarz dillerin dahi dünya üzerinde konuşmacıları olduğunu bilmek sizce de çok enteresan değil mi?

*(İngiltere) Esperanto resmi bir devlete ait olmasa da bir bayrağa sahiptir.

Esperanto ise ortak dil projeleri içerisinde amacına ulaşan, bir başka deyişle en fazla konuşmacıya sahip olan dil. 1859 yılında Rusya İmparatorluğu’nun Białystok şehrinde doğan Ludwik Lejzer Zamenhof veya başla bir deyişle “Doktor Esperanto” Yahudi bir aileden gelmekteydi. Dünyada en çok konuşmacıya sahip yapay dili ortaya çıkaran kişi aslında dilbilimci olmaktan çok bir göz doktoru ve fizikçiydi. Hayatını ortak bir dil oluşturma ve çeviri faaliyetlerine adayan Zamenhof 1917 yılında Varşova’da hayatını kaybetti.

Esperanto birçok amaca hizmet etmek için ortaya çıkarılmış bir dil ve herkesçe kolay öğrenilebilmesi, yapısının esnek olması ve dünyadaki dil bariyerini kaldırması gibi bir takım hedefleri var. Esperanto’nun bir takım karakteristik özellikleri ise onu diğer dillerden ayırıyor. Örneğin Latin dillerinden birçok kelime ve yapı barındırmasına karşın Esperanto aslında eklemeli bir dil ve birçok Hint-Avrupa dilinde olan isimlerde cinsiyet ve zor fiil çekimleri Esperanto’da mevcut değil.

Yanı sıra, Esperanto’da fiillerin her zaman ve tüm zamirler için tek bir çekimi vardır.  Kelimelerde ise cinsiyet yoktur. Esperanto da okunduğu gibi yazılan dillerden bir tanesidir. Öğrenmeyi kolaylaştırmak adına isimlerin, fiillerin ve sıfatların belli başlı sonekleri vardır. İsimler -o, sıfatlar ise -a ile biterler. Örneğin; “bona amiko – iyi arkadaş”.

Birçok Hint-Avrupa dilinde olduğu gibi sıfatlar da isimlerin çoğul hallerine ve ad durumlarına uyumlu bir şekilde çekimlenirler. Esperanto oluşturulurken Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, İngilizce ve Rusça gibi Hint-Avrupa dillerinden kelimeler alınmıştır. Latin Alfabesi kullanılmakla beraber ilave olarak ĉ, ĝ, ĥ, ĵ, ŝ, ve ŭ harfleri de kullanılmaktadır. Vurgu kelimelerde her zaman Lehçede olduğu gibi son heceden bir önceki hecede bulunmaktadır. Telaffuz olaraksa Zamenhof İtalyancanın baz alınabileceğini söylemiştir. Bu nedenle siz de Esperanto’yu duyduğunuzda bir Latin dili olduğunu hissedeceksiniz.

Gel gelelim ki Esperanto yalnızca yapay ve ortak bir dil olarak kalmıyor. Bazı dilbilimciler ve Esperantistler (Esperanto konuşan kişilerin kendilerine verdikleri isim) Esperanto’yu çocuklarına da öğretmeye çalışmışlardır. Günümüzde hâlâ çok tartışmalı bir konu olarak kalan bu durum inkar edilemeyecek kadar gerçektir.

Peki, Esperanto veya herhangi bir yapay dil bir kişinin anadili olabilir mi? Burada bahsedilen anadil durumu çift dillilik ve çok dillilikle alakalı bir durumdur. Herhangi bir yapay dilin, başka bir dil olmadan çocuğa öğretilmesi pek mümkün görünmemektedir, zira bir çocuğun ana dili onun ilerideki yaşamını ve çevresini etkileyecek en önemli etkenlerden bir tanesidir. Sadece yapay bir dili anadil olarak öğretmek bir bireyi yalnızca anne ve babayla veyahut dar bir çevreyle iletişim kurmaya zorlar. Dünya üzerinde Esperanto’yu ana dil olarak konuşan aile sayısının ise yaklaşık 350 olduğu varsayılmaktadır. Fakat bu bilginin kaynağı sarih değildir.

Esperanto ve yapay diller hakkında kısa bir bilgi verdikten sonra röportajımıza geçmek istiyorum. Bendenizin tanıdıklarından biri olan Leh bir hanımefendinin anadillerinden birinin Esperanto olduğunu öğrendiğim vakit gerçekten çok heyecanlandım ve bir röportaj yapmayı teklif ettim. Kendisi de beni kırmayarak Çeviri Blog’a bir mülakat verdi. Kendisinden de kısa bir şekilde bahsettikten sonra sizleri anadili Esperanto olan birinin düşünceleriyle baş başa bırakacağım.

Katarzyna Choroszucha – 1994 doğumlu olan Katarzyna, Leh bir aileden gelmekte ve kendisi bir dil bilimci. Fin-Ugor dilleri üzerine eğitim alan ve halen bu alan üzerine akademik çalışmalar yapan Katarzyna, farklı düzeylerde olmak üzere 10 dil biliyor. Esperanto ve Lehçe ise Katarzyna’nın ana dilleri. Katarzyna’nın bildiği diğer diller ise şöyle: Almanca, Fransızca, Esperanto, İngilizce, Lehçe, Fince, Litvanca, İsveççe, Letonca ve Estonca.

 *Katarzyna Choroszucha


Şimdi ise sizleri Katarzyna ile yaptığımız röportajla baş başa bırakıyoruz.

Bize kendinizden ve ailenizden biraz bahsedebilir misiniz?

Adım Katarzyna. Leh’im ve Esperanto’nun mucidi Zamenhof’un doğduğu şehir olan Bialystok’ta yaşıyorum. Fin-Ugor ve Baltık dilleri üzerine bir eğitim aldım. Boş zamanlarımda çello çalıyorum. Aslında dillerle iç içe sade bir hayatım var.

Nerede okuyorsunuz?

İlk olarak Varşova’da lisans eğitimimi tamamladım. Ardından Letonya’da 3 senelik bir eğitim sürecim oldu. Şimdi ise Estonya’da Tartu Üniversitesi’nde okuyorum.

Biraz da ailenizden bahsedebilir misiniz?

Aslında annem de babam da doktorlar. Fakat doktor olmaları sayelerinde tanışmamışlar. Annem aynı zamanda bir Esperanto hocasıydı. Babamsa annemin düzenlediği derslere geliyormuş. Orada tanıştıktan sonra evlenmeye karar vermişler.

Bu ilginç hikâyenin nasıl bir çeşit deneye dönüştüğünü konuşalım isterseniz. Birçok kişiye göre Esperanto bir ana dil olamaz. Esperanto gerçekten ana diliniz mi?

Evet, öyle düşünebiliyorlar fakat Esperanto benim ana dilim. Üstelik sadece benim için değil dünyanın her yerinden birçok insan için de bir ana dil. Tam olarak kaç kişinin konuştuğunu size söyleyemem ama ben bu dili konuşan birçok aile ve çocuk biliyorum. Ben anne babanın farklı ülkelerden olup evde Esperanto konuşulmasını Esperanto’yu anadil olarak öğrenmenin en iyi yolu olarak görüyorum. Ve böyle birçok aile var. Çocuk anne veya babasının dilini öğrenirken evde Esperanto konuşulduğu için bir ikinci bir ana dile sahip olmuş oluyor. Hatta bazen farklı milliyetlere sahip insanlar yabancı bir ülkede yaşadıklarında çocukları doğuştan 4 dil konuşabilme şansına sahip oluyorlar. Benim ailemde ise annem de babam da Leh’tiler. Babam benimle Lehçe annemse hem Lehçe hem Esperanto konuşuyordu. Bundan dolayı her zaman Esperanto konuşma imkânım olmadı.

Anneniz Esperanto’yu ana dillerinizden birisi yapmaya nasıl karar vermiş?

Esperanto ve bir ortak dil fikri annem için çok önemliydi. O yüzden benim Esperanto konuşmam gayet doğal. Annem bu dili bana olabildiğince en kısa sürede öğretmeye çalıştı. Ayrıca Esperanto topluluğunda bir çocuğun Esperanto konuşması da onun için oldukça önemliydi.

Size bunların dışında tam olarak bir neden söyledi mi?

Hayır. Bunun nedeni her zaman apaçık ortadaydı. Eğer günün birinde istersem kullanabileyim diye bana bu dil becerilerini kazandırmak istedi. Diğer insanlar öğrenmek zorunda kalırken ben ana dilim olarak akıcı bir şekilde konuşabiliyorum. Bu annemin bana sunduğu bir seçenek.

Herhangi bir dili ana dil olarak konuşan tüm insanların bir dil dünyaları olduğunu biliyoruz. Kişilerin fikirlerini ve dünya görüşlerini etkileyen hayali bir dünyaları var. Sizce sizin de bir Esperanto dünyanız var mı?

Aslında bu bağlamda bir tür dünyam var. Lehçeye çevirmeye zorlandığım birçok Esperanto kelime var. Bazen söylediğim bir şeyin tam manasını veren bir kelimeyi Esperanto’da buluyorum. Böyle bir durumda ilk olarak Lehçeye çevirmem ardından da kelimenin tam manasını nasıl verebilirim diye düşünmem gerekiyor.

Ne kadar sıklıkla Esperanto’yu kullanarak düşünüyorsunuz?

Herhangi bir kongre veya buluşmada Lehçeden Esperanto’ya geçmem hiç sıkıntı değil. Bir dili ne kadar çok kullanırsan o kadar çok o dilde düşünmeye başlıyorsun. Lehçe konuşulan bir toplulukta tabii ki de Lehçe düşünüyorum.

Bize biraz Esperanto Topluluğundan bahseder misiniz? Çocukluğunuzda herhangi bir iletişim sıkıntısı yaşadınız mı?

Çocukluğumda yalnızca kendi şehrimde olan Esperantistlerle iletişimim vardı. 15 yaşıma geldiğimde Bialystok’ta büyük bir Esperanto kongresi gerçekleşti. Bu, dünyanın farklı bölgelerinden gelen Esperantistlerle olan ilk tanışmamdı. Ve ben ancak o zaman bu dilin sadece Bialystok’ta değil dünyanın başka bölgelerinde de konuşulduğunu idrak ettim. Ondan önce Esperanto’yu benim ve annemin diliymiş gibi sayıyordum. Esperanto benim için annemin ve küçük topluluğumuzun kimsenin anlayamadığı eğlenceli diliydi. Kongreden sonra bu dilin küçük bir grup için değil, herkesin konuşması için icat edildiğini anladım.

Esperanto’yu bilmenin dil öğreniminde size bir faydası olduğunu düşünüyor musunuz?

Bence Esperanto’nun benim için en büyük artılarından biri de bu. Almanca ve Fransızca öğrenmeme çok yardımcı oldu. Kelime hazinesi açısından Fransızcayla benzerlikleri gerçekten çok faydalı oldu. Ayrıca diğer dil becerilerine de büyük katkısı oldu. Çocukluğumda birden fazla dile sahip olmak benim için normal bir şeydi. Okula gittiğimde İngilizce benim için çok da şaşırtıcı bir şey değildi.

Eğer bir çocuğunuz olursa, kendi çocuğunuza Esperanto öğretir misiniz?

Bence Esperanto gerçekten çok kolay bir dil. Fakat annemin yaptığı gibi yapar mıyım, bilemiyorum. Aslında kiminle evleneceğime bağlı diyebilirim. Öğretebilirim ama Lehçe, benim için bildiğim tüm dillerden daha değerli. Yani dürüst olmak gerekirse ilk olarak Lehçeyi öğretmeyi tercih ederim.

Esperanto hakkında genel olarak ne düşünüyorsunuz? Esperanto gerçekten de kullanışlı bir dil mi?

Kesinlikle kullanışlı bir dil. Dünyanın birçok yerini gezdim ve Esperanto bana her kapıyı açtı. Esperantistlerle internet üzerinden tanışıyorduk. Mesela bir seferinde Sri Lanka’ya gittim ve ailemin de daha önceden internet üzerinden tanıştığı bir Esperantist’in yanında kaldım. Dominik Cumhuriyeti’nde de Esperanto konuşan insanlarla tanıştım ve yanlarında kaldım. Gittiğim yerlerde bizlerle aynı hisleri paylaşan birisini bulabileceğimi biliyordum. Esperanto topluluğu gerçekten çok büyük fakat tanıştığınız herhangi biri büyük bir ihtimalle bir tanıdığınızın tanıdığı. Bir arkadaş vasıtasıyla her zaman birilerini bulabilirsiniz.

Esperanto’nun lingua franca – ortak dile dönüştüğünü düşünüyor musunuz? Sizce bu mümkün müdür? Esperanto’nun yayılmasını sizce ne önlemiş olabilir?

Esperanto ortaya çıktığında dünyada ortak dil olarak kullanılan hâlihazırda birçok dil vardı. İlk zamanlarda bu dil Fransızcaydı. Ayrıca Esperanto’nun resmi dil olarak kabul edildiği bir devleti de yoktu. Şimdilerde ise, bildiğiniz gibi, Çince bir lingua-franca haline geldi. Ben Esperanto’nun uzun bir süre daha var olacağına inanıyorum. Fakat bir ortak dil haline gelmesi gerçekten çok zor.

Esperanto’nun tüm dil problemlerini çözdüğünü söyleyebilir miyiz?

Bence çözebilme ihtimali var. Öğrenmesi gerçekten kolay bir dil ve herhangi bir şeyi ifade ederken sana büyük bir özgürlük veriyor. Fakat aynı zamanda bazı hatalar da bulunabiliyor. Bazı sonekler teoride işleseler de pratikte kullanılamıyorlar. Ayrıca çok fazla olmasa da bazı istisnalar da var. Olmadığını söyleseler de istisnalar var.

Sizce Esperanto, bir proje olarak başarı ulaştı mı? Veya ulaşmadı mı?

Benim düşünceme göre ulaştı. Herkesin kullanabileceği ortak bir dil ortaya çıktı fakat uluslararası bir dil olmayı başaramadı. Bu yönden de başarısız bir projedir. Yani hem ulaştı hem de ulaşmadı diyebiliriz.

Esperanto’nun tanıtılmasını destekliyor musunuz? Neden?

Ben aslında Varşova’da bir Esperanto Radyosunda da çalışıyorum. Yani tanıtılmasını destekliyorum ve tanıtılmasında yardımcı olmaya çalışıyorum, diyebilirim. Neden? Çünkü Esperanto topluluğunun bana çok şey kattığını düşünüyorum.

Esperanto’yu diğer dillerle karşılaştırdığımızda eksik kaldığı alanlar var mıdır? Ve bu alanların neden önemli olduğunu düşünüyorsunuz?

Esperanto bilim alanında çok yangın değil. Bazen bu tarz kelimeler Esperanto’da bulunamayabiliyor. Fakat kelime hazinesini sürekli genişletmeye ve geliştirmeye çalışan insanları biliyorum. Esperanto için bu gerçekten çok kolay çünkü bir dil komisyonumuz var. Ama buraya herkes katkıda bulunabilir. Komisyon bir kişinin çıkıp da bize nasıl konuşacağımızı söyleyen bir oluşum değil. Eğer bir alanda herhangi bir kelimenin eksik olduğunu düşünüyorsan komisyonu arayıp kelimenin dile kazandırılmasını sağlayabilirsin.

Siz komisyonu hiç aradınız mı?

Hayır. Fakat Esperanto için bitki isimleri ve terimlerini icat eden bir arkadaşım var.

Yeni kelimelerden insanlar nasıl haberdar oluyorlar?

Çok basit. Vikipedi’ye koyuyorlar. Yeni kelimeleri herkes Esperanto Vikipedi’den takip edebilir.

Son olarak Esperanto topluluğu hakkında neler söyleyebilirsiniz? Topluluktaki bireylerin genellikle belli bir eğitim veya sosyoekonomik düzeyleri var mıdır?

Esperanto konuşan insanların çoğu aslında yükseköğretime sahip insanlar. En azından dünyadaki diğer kültürlerle ve dillerle haşır neşir olan ve bunları merak eden insanlar. Genellikle eğitimliler. Fakat belli bir sosyoekonomik düzeye sahiptirler diyemem. Ben çok farklı sınıftan insanların Esperanto konuştuğunu gördüm.

Katarzyna, Çeviri Blog ve kendim adına bizimle röportaj yapmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Akademik hayatında başarılar diliyoruz!

Ben de bu konuyla ilgilendiğiniz ve benimle röportaj yaptığınız için teşekkür ederim. Umarım yazın Esperanto’nun Türkiye’de daha fazla tanınmasına katkı sağlayacaktır.


Yazar Notu:

Pek hürmetli okuyucular, Esperanto ve yapay diller hakkında buraya ekleyemeyeceğimiz kadar çok bilgi var. Ben de bu yazıyı hazırlama sürecinde bu konu hakkında bilmediğim birçok şeyin olduğunu farkettim. Dili daha iyi anlayabilmek içinse Duolingo üzerinden bir süre Esperanto çalıştım. Umarım bu yazıdan sonra sizler de Esperanto öğrenmeyi denersiniz. Kaynakçaya ekleyeceğimiz videoları izlemeniz konuya daha vakıf olmanızı sağlayacaktır.

Merakla ve şevkle kalınız!

Saluton!

Mi estas Burak. Mi estas komencanto. Esperanto estas facila kaj bona lingvo! Dankon pro via atento! 

Merhabalar! Ben Burak. Ben bir acemiyim. Esperanto kolay ve güzel bir dil. İlginiz için teşekkür ederim!


Kaynakça:

Netroma TeknolojiNetroma


Tags: