İnsanlar sosyal varlıklardır. Dolayısıyla, varlığımızı sürdürebilmek için sosyalleşmemiz ve etkileşimde bulunmamız kaçınılmazdır. İletişim, bu etkileşimin hem salt bir ürünü hem de yegâne kaynağı olarak geçmişten günümüze önemini korumaktadır. Ancak iletişim kurmak öyle kolay bir iş değildir. Dinlemek gerektirir, anlamak gerektirir, iletişimin her bir aşaması ayrı bir emek ister. Peki ya bambaşka dilleri konuşan insanlar nasıl iletişim kurabilirler?

İşte zamanın birinde, birbirini anlamayan insanlar arasında iletişim kurulması ihtiyacını hissettik ve bu da şimdilerde bizlerin sevdası, belki hobisi, ekmek kapısı olan çeviriyi doğurdu.


Ancak çevirinin bir bilim dalı olarak ele alınması hiç de öyle kadim bir zamana dayanmıyor. İletişimin zora düştüğü büyük dünya savaşlarıyla geçen bir dönemden sonra dünya, susamışçasına bir arzu ile son sürat iletişim ağlarıyla kaplandı. Bu yeni uluslararası dünyanın çeviriye olan ihtiyacı göz önüne alındığında, çevirinin artık tek başına bir bilim dalı olarak ilgi ve alaka görmesi de kaçınılmaz oluyordu. Araştırmalar peşi sıra birbirini izledi; atölyeler, okullar, bölümler kuruldu ve nihayet bugün bizler “çevirmen” olmak gayesiyle eğitim alabiliyor ve “çeviri bölümü mezunu” olarak devasa bir sektöre adım atabiliyoruz.

Elbette bu hızlı kurumsallaşmanın hem niteliksel hem de niceliksel kaygıları beraberinde getirmesi kaçınılmazdı. Her yeni yapılanma süreci kendi iç dinamiklerini, artı ve eksilerini içinde barındırır. Bugün bizler, çeviriye gönül vermiş öğrenciler olarak; heyecanımız, azmimiz, inancımız ve geleceğe yönelik umutlarımızla bu iç dinamiklerin en pozitif yönünü temsil etmekten gurur duyuyoruz. Günümüzün gerçekliğini kavramaya, bu konuda farkındalık kazanmaya ve kazandırmaya çabalıyoruz. Yaptığımız çalışmaların etkisi görünürde küçük olabilir, ancak bir kelebek etkisinin ilk adımını oluşturduğumuzun bilincindeyiz. Sektörün ihtiyaçlarını karşılamak ve çağın gerekliliklerini yakalamak için elimizden geleni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Çalışacak, öğrenecek ve öğrendiklerimizi öğreteceğiz.

Bizler çeviri öğrencileri olarak mezun olmayı beklemeden alanımıza ve geleceğimize sahip çıkmak, öğrenip kendimizi geliştirmek ve başarmak istiyoruz. Bizi bir araya getiren Çeviri Atölyemizde de buna dair çalışmalar yapıyoruz. Şimdiye kadar, öğrenciler olarak başta ISO 17100 Çeviri Standartları olmak üzere Proje Yönetimi ve Çeviri Süreci, Makine Çevirisi, Yapay Zekanın Geleceği,  Vergi Yükümlülükleri gibi bir çok konuya değindik. Bilgisayar destekli çevirinin ne olduğunu ve ne olmadığını, bizlere neler kazandırdığını tartışıyoruz. Bu konuda bütün çeviri öğrencilerinin eğitim hayatları boyunca hediye olarak kullanabileceği Unibuto- Nubuto’yu kullanıyoruz. Bu tarz çalışmalara olan desteğini ifade etmek ve çalışmalarımızı bir çatı altında adeta bir çeviri işletmesi gibi yürütebilmemiz adına Sayın Ümit ÖZAYDIN’a sürprizi için teşekkür etmeyi bir borç biliriz. Bu sayede çeviri sürecinin bileşenleri olan çeviri, denetleme, düzeltme, proje yönetimi, terminoloji yönetimi vb. aşamalarını her birimiz bizzat deneyimleme fırsatı buluyoruz. Ayrıca, tecrübeli konuklarımızın da desteği ile piyasayı ve sektörü öğrenip, öğrenci gözünden neler yapılması gerektiğini değerlendiriyoruz ve piyasadaki iş, çevirmen ve müşteri ilişkisini ve faaliyetlerini inceliyoruz. Öğrenmenin yaşı ve yeri yoktur derler, biz de bu cümleden ilham alarak bilgilerimizi birbirimize aktarıp tartışarak öğreniyoruz. Bugünden sonra da çalışmalarımıza devam edeceğiz. Ve inanın bir grup hevesli çevirmen adayının bir araya gelip de başaramayacağı hiçbir şey yok.

Tamamen gönüllülük esasıyla yola çıktığımız çeviri atölyesi çalışmaları, farklı üniversitelerden bizleri bir araya getirdi. Her türlü bilgi alışverişinde bulunmak, tecrübelerimizi paylaşmak amacıyla ilerleyen bu güzel buluşmalar pek çoğumuz için yeniliklere öncü oldu. Eğitim, biz ona açık olduğumuz süre boyunca hiç bitmeyecek, yenilenecek, gelişecek olan uzun bir zincir ve bizler bu zincirin birer halkası olabilmek için bir aradayız. “Bilgi paylaştıkça çoğalır.” inancıyla doğru kaynaklara sırtımızı yaslayarak öğreniyor, gelişiyor, çoğalıyor ve kendine güvenen çevirmenler olarak işimize layıkıyla hazırlanmaya çalışıyoruz. Çok değerli okullarımızın, öğretmenlerimizin yanı sıra atölye çalışmalarımız bize öğrendiklerimizi pekiştirmek, yorumlayabilmek, fikir sunabilmek, yeri geldiğinde çözüm yolları arayabilmek bakımından büyük bir destek oldu. Mesleğimize ve dünden bugüne verilmiş tüm emeklere sahip çıkma bilinciyle bu yolda yürüyor, elimizden geldiğince kendimize ve bu değerli mesleğe katkıda bulunarak ve çevirmenlik ilkelerini, esaslarını benimseyerek gümbür gümbür geliyoruz.

Peki, bunu nasıl ve nerede yapıyoruz?

Güzel mi güzel başkentimiz Ankara’da deniz yok diye hayıflanıyoruz biz de elbette, fakat uçsuz bucaksız bir derya olan çeviri dünyasının derinliklerinde kaybolmak için çok tatlı, çok hoş kütüphanelerimiz, kafelerimiz ve bizlere destek olup kapılarını açan çeviri işletmelerimiz ve eğitim merkezlerimiz var. Bizler buralarda haftada bir ya da iki kez bir araya gelerek çalışmalarımızı yürütüyoruz.

Aslında yaptığımız veya yapmaya çabaladığımız şeyler, çeviriye ve çevirmenliğe gönül vermiş kişilerin hem kendilerine hem de alanlarına katkı sağlamaya çalışmalarından başka bir şey değil. Başarının “hayattaki değişimlere uyum sağlayabilmek” olarak tanımlandığı bu zamanda hem alanımızdaki değişimi kavramaya çalışarak ufkumuzu genişletiyor hem de ileride çevirmenlik mesleğini seçecek bireyler olarak sektörümüze birtakım değerler kazandırma niyetiyle çalışıyoruz.

Biliyoruz ki, çeviri dünyasına dair bir şeylerin değişmesini veya gelişmesini istiyorsak, bunu sağlayabilecek yegâne kesim yine çeviri dünyasının mensupları olacaktır. Ancak bu değişim ve gelişim; sınırlı sayıda insandan ziyade çoğunluğun bu bilinci kazanmasıyla gerçekleşebilir. Bizim temennimiz ise, kendini çeviri dünyasının bir parçası olarak gören herkesin bu bilinci kazanması, gerek akademi gerek sektör ile ilgili olsun mesleğimizdeki sorunlara bir çözüm bulmak için gereken yetkinliği edinmesi ve bu yetkinliğin edinilmesi için diğerlerini teşvik etmesidir.

Mesleğimizin değerini ve önemini bilen müstakbel çevirmenler olarak, tüm çalışma arkadaşlarımızın çabalarıyla mesleğimizin daha da güzelleşeceğine inancımız tamdır.

Sevgilerimizle…


Yazıyı Hazırlayanlar:
Fatih Çıtak, İbrahim Macif, Beyza Akyel, Şimal Yüce, Ayşe Dilara Albayrak

Tags: