“Biz çeviriyoruz, dünya dönüyor!”

Çevirmenler, geçmişten günümüze toplumların anlaşmasında, ticarette ve kültür paylaşımında kilit rol oynamıştır. Tarihe bakıldığı zaman, birçok barışı sağladıkları gibi tercüme hatalarından kaynaklı olarak, savaş çıkmasına da neden olabilmişlerdir. Fakat bu durum iki toplumun savaş ateşini fitillemek için aradıkları bir bahane olarak günümüzde de kabul edilmektedir.

Ne var ki her işte olduğu gibi çevirmenlik mesleğinin de büyük zorlukları vardır. Bunların en basit örneği “acil evrakım var, 1 saate yetişmesi lazım” diye kapınızı aşındıranlardır. Fakat bu en hafif örnektir. Tercümanların çalışma saatlerinin teoride kesin bir çizgisi olsa da pratikte bu gerçeklik maalesef yok olmaktadır. Öyle ki Avrupa Birliği’nin tercümanlara dayattığı yeni çalışma düzeni de tam olarak buna örnek teşkil etmektedir. Avrupa’nın medeni seviyesi baz alındığında, daha insancıl yaklaşımların var olması beklenirken olaylar tam tersi gelişmektedir.

Avrupa Parlamentosu’nda tercümanlar “Grev var, çeviri yok!” sloganıyla geçtiğimiz salı günü iş bırakma eylemi yaptılar. Bu konuda parlamentoda bulunan birçok millet vekili ise ses sistemlerini kapatark tercümanlara destek oldular.

Tercümanların bu eylemine basına konuşma yasağı getirildi. Bu durum Avrupa parlamentosundaki birçok vekile göre temel hak ve özgürlüklere saldırı olduğu ve özgürlüğün kısıtlanması yönünde yorumlandı.

İsmini vermeden röportaj yapan bir tercüman olayın aslında bir yılı aşkın süredir sürdüğünü dile getirmiş ve şöyle devam etmiştir: “Temmuz 2017 tarihinde yönetim tercümanlara yeni çalışma koşulları dayattı. Sendika ekim ayında grev çağrısında bulundu. O dönemde eylemler askıya alındı zira yönetimle görüşmelerin sonuç vereceği düşünülüyordu. Anlaşma sağlanamadı. Görüşmelerin üzerinden 8 ay geçti ancak hiç bir sonuç elde edilemedi. Daha sonra sendika yeniden grev çağrısında bulundu ve olaylar büyüdü.”

Avrupa Parlamentosu’nda bulunan yüzlerce kadrolu tercümanın çalışma saatleri olağının üstünde arttırılmak isteniyor. Öyle ki, ismini vermek istemeyen tercüman “Şu ana kadar toplantıları tercüme etmemiz için kabinlerde günde en fazla 7 saat kalmamız talep ediliyordu. Avrupa Parlamentosu bu süreyi 8 saate çıkarmak istiyor. Bu çok fazla. Biz 7 buçuk saat olmasına razıydık. Birleşmiş Milletlerde bu süre 6 saat. Toplantılara hakim olmak durumundayız. Üst düzey toplantılara hazırlıksız gidemezsiniz. Bunu göz önünde bulundurmak durumundalar” şeklinde röportajına devam ediyor.

Tercümanın ifadesine göre her gün bina içerisinde en az 12 saat bulunmaları bunun yanında yılda 6 kez akşamları müsait olmalarını talep ettiklerini dile getiriyor, bu durumun ise özel hayatı olumsuz etkileyeceği görüşünün hakim olduğu dile getiriliyor.

Salı günü, Strasburg’da devam eden Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu oturumunda birçok Avrupa milletvekilinin salonun ses sistemine müdahale etmesi üzerine tercümanlar en az yarım saat konuşmaları çeviremedi. Avrupa milletvekilleri böylece tercümanlara destek mesajı verdi.
Salonda bulunan Avrupa Parlamentosu Başkanı Jean-Claude Juncker ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani duruma sert tepki gösterdi. Ses sistemini kesen Avrupa milletvekilleri arasında Sosyalist ve Demokratlar grubundan Edouard Martin de bulunuyor.

Avrupa Milletvekili Edouard Martin bu konu hakkında yaptığı açıklamalarında kaydedilenler ise şu şekilde: “Pazartesi günü, AP başkanına temel hak ve özgürlükler için önemli olan grevin yapılamaması konusunda bir soru sordum ancak cevap alamadım. Uluslararası yasalara uyulmaması ve tercümanların zorla çalıştırılması beni rahatsız etti. Dikkat çekmek için salı günü sabah 9’da ses sistemine müdahale ettik. Daha sonra Avrupa Parlamentosu Başkanı bana yaptırım uygulayacaklarını söyledi. 10 kişiydik sadece 5’imizi çağırdı. Nedenini anlamadık. Herhangi bir yaptırım halinde olayı mahkemeye taşıyacağım zira temel hak ve hürriyetlere müdahale ediliyor. AP hiç bu kadar kötü yönetilmedi. Antonio Tajani kendini dokunulmaz zannediyor”

Farklı birçok siyasi grubun ve kişilerin olaya destek verdiğini belirten mesajlarının ardından çalışanların haklarının korunması için çalışma grubunun kurulmasına karar verdi. Bunun akabinde ise Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani birçok kez tercümanlar ile bir araya geldi. Önümüzdeki hafta yeni çalışma şartlarının masaya yatırılması bekleniyor. Bu süreçte eylemler devam edecek.

Dünyanın iletişimini sağlayan çevirmenlerin hak ve özgürlüklerinin bu kadar hiçe sayılması, farklı siyasi toplulukların dikkatinden kaçmamış ve gerekli desteği sağlamaları bu konuda tekrar toplanılmasına vesile olmuştur. Farkındalık var oldukça, tercümanlık mesleği hak ettiği konuma yükselecektir.

 

KAYNAK

Evrensel

Euronews Türkiye

Tags:

1 Comment

  1. Koskoca Parlemento çevirmenleri bile hazırlıksız gidemeyiz demiş, bana da sen tercümansın her şeyi çevirmelisin diye zırvalıyorlar.

Comments are closed.