Tarih içinde Yunanlılar kendilerini nasıl tanımlamışlardır? Sadece Yunan olarak mı yoksa Hellen ya da Rum, Bizanslı, Grek olarak mı? Dünya tarihinde milletlerin kendileri tanımlama yöntemleri çoğunlukla etnik kimlikleri ya da dini kimliklerini öne çıkaran tanımlamalarla gerçekleşmiştir. Yunan tanımlaması günümüzde bizler tarafından kullanılırken, Batı onları Grekler olarak tanımlamaktadır fakat Yunanca Yunanistan ya da Yunan ya da Yunanca tanımlamaları Hellen sözcüğünden türetilmiştir. (Ελληνική Δημοκρατία / Ellinikí Dimokratía, Ελληνικά / Ellinika, Έλληνας/Ellinas.) Hâlbuki Helen tanımlamasına bir dönem oldukça karşı çıkılmış olsa da Yunanistan’ın bağımsızlığı ilanıyla devletin resmi adının Helen Cumhuriyeti olması konusunda hemfikir olunmuştur. Şimdi bu tanımlamaların kökenlerine kısaca göz atalım:

 

YUNAN KAVRAMININ ANALİZİ

“Yunan” tanımlamasının kökeni, “İyon” isminden gelir. Kısaca bahsetmek gerekirse;  “İyon” bir mit kahramanıdır. İyon, Teselya’dan kovulup Peloponnnesos’a yerleşen “Ksuthos”un oğludur. Peloponnnesos’da kendilerine “İyonyalılar” diyen bir şehrin kralı olan Aigialos’un kızı ile evlenip kral olmuştur. “İyonya”, Yunanistan’daki Dor istilası karşısında Anadolu kıyılarına göç etmek zorunda kalan ve Batı Anadolu’da on iki büyük site kuran halkın kendilerine verdikleri isimdir. Batı Anadolu’da İzmir’den Güllük (Mandalya) Körfezi’ne kadar olan kıyıda yer alan bu sitelerin oluşturduğu bölge, tarihte “İyonya” olarak anılmaya başlanmıştır. Lidyalılar MÖ VI. yüzyılda Pers egemenliğine Farsçanın etkisiyle birlikte İyonya’nın Farsçadaki karşılığı olan “Yauna” sözcüğünden bütün Helenler için istisnasız “Yunan” tanımlaması kullanılmaya başlanmıştır, ardından Perslerin egemenliği altındaki bütün doğu halkları ve Araplar da bu ismi benimsemişler ve “Yunan” tanımlaması doğuda yaygınlık kazanmıştır.

GREK KAVRAMININ ANALİZİ

Yunanlılara genellikle “Grek” diyen Batılılar, bu adı “Antik Yunanlıları” anlatmak için kullanırlar. “Grek Uygarlığı”, “Grek Mitolojisi”, “Greece”, “Greko-Romen”, “Grekomani (Yunan adetlerini taklit etme tutkusu)” gibi deyimler buna birer örnektir.

Sözlük anlamı bakımından Grek, “Hırsız, hilekar” demektir, mecazi anlamda “fripon, escroc(hilekar, dolandırıcı)” şeklindedir. Fransızca Larousse’da da aynı anlam yazılıdır. Bu anlam Yunan ruhunu yaraladığı için II. Dünya Savaşı’ndan sonra Yunan hükümetinin başvurusu üzerine “Grek” kelimesinde düzeltme yapılmıştır. Grek kelimesinin kötü anlamı dolayısıyla Yunanlılar, “Hellen” sıfatını kendilerine daha layık görmektedirler.

“Grek” deyiminin Batı dünyasına Latinlerden (Romalılardan) geçmiş olduğu sanılmaktadır. Antik Yunanlıların MÖ VIII. yüzyılda Akdeniz’de ve Karadeniz’de koloniler kurdukları bilinmektedir. Bu kolonilerden biri de İtalya Yarımadası’ndaki Kime’dir. Bu koloni, Yunanistan’da Evboia (Eğriboz) Adası’ndaki “Halkisli”ler tarafından kurulmuştur. “Kime” aracılığıyla Yunan malları ve sanat eserleri, Halkis şehrinde kullanılan Yunan Alfabesi, Yunan Tanrıları ve mitosları İtalya’ya, en çok Latin ve Etrüsk çevrelerine girmiş, bütün bu kavimlerin kültür gelişiminde büyük etken olmuştur. Bu şehrin kurulmasına Evboia’nın karşı kıyılarında oturan Graialar da rol oynamış olacaklar ki, bu kavmin adı İtalya’da biraz değiştirilmek suretiyle “Graikus” (Graecus) şeklini almış, sonraları Latinler tarafından tüm Hellen kavmini gösteren kolektif bir sözcük olarak kullanılmıştır. Yunanistan’ın uluslararası resmi adı da Grek kelimesinden dolayı Greece’dir, ancak Avrupa Birliği içindeki ülke adı Hellas’tır. Dolayısıyla dilsel ve etnik niteleme farklarından dolayı bu ayrıma gidilmiştir.

HELEN KAVRAMININ ANALİZİ

“Hellen”, Yunan mitolojisinde bir kahramanın adıdır. Hellen sıfatı, çeşitli etnik topluluklar için kullanılmıştır. Terimin Dor kavminin yayılmasından sonra yaygınlaştığı sanılmaktadır.

Yunanistan’ın kent devlet yapısından dolayı başlangıçta birlikten yoksun olan Yunanlılar, ticari ve kültürel ilişkiler içine girdikleri çeşitli halklarla birlik oluşturdular. Birliğin oluşmasında, tüm Yunanlıların, bazı lehçe farklarına rağmen Yunanca konuşmaları önemli bir etken olmuştur. Yunanlılar, kendilerine ırk birliğini açığa vuran “Hellen” adını vermeden önce, başka ırktan olanları ve başka dil konuşanları “Barbares” olarak göstermişler, bu şekilde kendileriyle yabancılar arasında bir sınır çizmişlerdir.

Yunanlılar, Koloniler döneminde de kendi özelliklerini korumak için çeşitli önlemler almışlardır. MÖ VII. yüzyıl edebiyatında ilk kez görülen “Panhellen” sözcüğü, “Hellen” adının ilk kez bu dönemde kullanılmaya başlandığını göstermektedir.

Atinalılar ve Ispartalılar MÖ 481’de Pers saldırılarına karşı “Hellen Birliği”ni kurmuşlar, birliğe giren müttefiklere ise “Hellenler” adını vermişlerdir.

Hellenizmi, bilimsel bir kavram olarak tarihe mal eden Alman tarihçisi F. F. Droysen’dir. O, bununla Hellen kültürünün, Hellas sınırlarının dışına çıkarak, Akdeniz bölgesi ve Ön Asya’da doğu kültürleriyle karışması sonucunda meydana gelen üniversel bir kültürü anlatmak istemiştir. Prof. Dr. Ali Müfit Mansel ise “Ege ve Yunan Tarihi” adlı araştırmasında “Hellenizm” kavramına, Droysen’in tarif ettiğinden daha geniş bir anlam verir ve Hellenizmi yalnız doğu kültürleriyle Hellenlerin kültürünün karışmasından meydana gelen bir medeniyet değil, Hellenlerin etki yaptığı Hellen ve diğer toplulukları da içine alan bir medeniyet olarak kabul eder.

Yunan kültürü, Anadolu’da kurulan bir sürü küçük devletle başlamış, Yunanca adlar almak, aydın zümre arasında Yunanca konuşma geleneği yaygınlaşmıştır. Böylece oluşan akım ve uygarlık “Hellenistik Dönem” olarak tarihe geçmiştir.

Ne var ki bir dönem etnik kimlik ve dini kimlik, bu ulustan olanların düşüncelerinde büyük farklılık yaratmıştır. Yani Hristiyanlığın kabulünden sonra Helen tanımlamasına karşı bir tepki doğmuştur. Onlar için Helen artık dinsiz anlamında kullanılıyordu. XV. Yüzyılda Patrik Gennadios Sholarios’un şu ifadesi buna bir örnektir: “ben Yunan (Helen) değil Hristiyan’ım”. Ortodoks Kilisesi tarafından hazırlanan Dinsel Ansiklopedide ise “Yunan” ile ilgili aynı şu ifadeler yer alır.

“Hristiyanlar olarak Helen ismine karşı çıkıyorlardı… İskenderiyeli Klemes, Büyük Athanasios, İoannes Khysostomos vb. dinsel liderler etnik anlamını kaybetmiş olan Hellen kavramına karşı yazılar yazmışlardı. Hellen putperest demekti… Zamanla ve putperestlik yenildikten sonra Hellen sözü tarihsel bir anlam edinmişti: Antik Helen uygarlığı ve tarihi, eski bir halk ve antik kahramanlar ve yıkıntılar için de kullanılır olmuştu… Bundan dolayı Yunanca (Hellence)konuşan ve Hellen soyundan gelenlerin kendilerine Hellen demeleri olanaksızdı, çünkü kendileri putperest değil Hristiyan’dı. Kendilerine politik açıdan Rum derlerdi, çünkü Bizans devleti kendini her zaman Roma’nın mirasçısı olarak görmek isterdi; soy ve kültürel miras açısından ise kendilerini başka antik bir isimle belirlerlerdi; Grek derlerdi.”

RUM KAVRAMININ ANALİZİ

Türkçede Rum kelimesi, genel olarak Hristiyan Ortodoks mezhebine bağlı ve Çağdaş Yunanca konuşan kimse anlamına gelmektedir. “Romalı” (Romeos) sözcüğünden türemiş olan Rum tarih içinde kültürel, toplumsal, politik ve ideolojik gelişmelere paralel olarak farklı anlamlar edinmiştir. Bu sözcükle “Roma İmparatorluğu”, “Roma İmparatorluğu’nda yaşayan kimse”, “Arap ilinden başka ilden olan kimse”, “Anadolulu”, “Osmanlı” gibi anlamların karşılığı olarak kullanıldığı görülür. Örneğin, “Rum Selçukluları (Anadolu Selçukluları)” ve “Rumeli (Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki toprakları)” gibi.

Rumluk ırki birlikten yoksundur. Çeşitli kavimler, dinleri bakımından “Rum” adıyla anılmışlardır. Mezhep bakımından Sırplar, Bulgarlar ve Ulahlar Ortodoks olduklarından Rum Cemaati (Rum Milleti) kabul edilmişlerdir. Onların yaşadığı Balkan toprakları da Türkler tarafından “Rumeli” olarak adlandırılmıştır.

“Yunanlılık” ve “Rumluk” aynı şey değildir. Yunanlılık Kuzey Yunanistan’a ve Mora çevresiyle sınırlıdır. Buna karşın daha geniş bir anlamı olan Rumluk, bir toplum ve ülkeler anlayışını ifade eder. Batı Anadolu, Adalar-Kıbrıs dahil ve Rumeli Yarımadası gibi daha geniş bir alan Rumlukla ilgilidir.

Tarihçi İsmail Hami Danişmend’in bu konuda değerlendirmesi şöyledir:

“Yunanlılık fikri, Rumluk fikriyle başlamıştır. Kuzey Yunanistan’la Mora çevresine sınırlı olan Yunanlılığa mukabil Batı Anadolu, Adalar ve Rumeli’nin çeşitli taraflarına yayılmış olan Rumluk daha geniş bir camiadır; her ikisi de ırki birlikten tamamıyla yoksundur; bütün Rum-Yunan toplumu bir mezhep ve dil birliğinden ibarettir. Bilhassa mezhep bakımından ilk zamanlarda Sırplarla, Bulgarlar ve Ulahlar bile Rum toplumuna mensup sayılmıştır. İşte bu durumdan ötürü yukarıdaki fıkrada Batısı geçen “Hetairia”ların gayesi Ortodoks istiklali ve Bizans İmparatorluğu’nun ihyası şeklinde ortaya atılmıştır.”

Bu Rum kavramı Türkçe ve Yunancada her zaman aynı anlamı taşımamaktadır, aradaki fark ise şöyledir: Türkçede Rum denildiğinde, Yunan uyruklu olmayan ve Rumca konuşan Ortodoks anlaşılırken (İstanbullu, Kıbrıslı, Amerikalı Rum gibi), Yunancada “Yunan” (ya da Yunanlıların kendilerini adlandırdıkları gibi söylendiğinde Hellen) anlamına gelmektedir.

 

Not: Öne çıkan görsel Gürkan Irmak ve Tuğçe Tunca tarafından yazıya özel tasarlanmıştır.


Kaynakça

ForumTr.com

Bilgehan A. Gökdağ, Osman Karatay, Balkanlar El Kitabı

Herkül Millas, Geçmişten Bugüne Yunanlılar

Tags: