Dünya üzerine konuşulan diller

2013 yılı itibariyle 189 farklı ülke vatandaşlığı var ve bu coğrafyada lehçeleri de katarsak 6-7 bin arası farklı söyleyiş bulunmakta, dil kategorisine girenler ise 3 bin civarında. Bu konuda dilbilimcilerin hazırladığı ortak bir çalışma olan“Les langues du monde” ile de açıklandığı üzere kesin bir sayı belirtmek olanaksızdır, fakat tahmini olarak 2.500-3.500 kadar dilin varlığından söz edilmektedir. 1940’lı yıllarda yapılmış diğer bir çalışmaya göre ise dünyada yaşamış ve yaşayan dillerin sayısının 2.796’dır. En önemli kaynaklardan Britannica Ansiklopedisi’nde bu sayı 2.500-5.000, Americana Ansiklopedisi’nde ise 3-4.000’dir. Dillerin %96’sının nüfusun %4’ü tarafından konuşulduğu tespit edilmiştir. Sayılarla gitmek gerekirse 500 kadar dilin yüz kişiden az konuşanı var, 1500 kadarının sadece 1000 civarında, 3000 kadar dilin ise yalnızca on bini aktif olarak konuşuluyor. her birini en az bir milyon insanın kullandığı ana dillerin sayısı 130’dan yukarı değildir.Bu 130 dil içinde 12’si başta gelmektedir.Bunları kullananların sayısı da şu şekildedir: Çince 460; İngilizce 250; Hindûstani 160; İspanyolca 140; Rusça 130; Almanca 100; Japonca ve Arapça 80; Bengali ve Portekizce 75; Fransızca 65; İtalyanca 55 milyon. Anadil yerine kullanım göz önüne alındığında ise toplam 52 ülkede resmî dil olarak 1,7 milyar kişi tarafından konuşulan İngilizce ilk sırada yer almaktadır. Diğer diller şöyle sıralanmıştır: Çince 1,5 milyar, Hintçe 418 milyon, İspanyolca 372 milyon, Arapça 255 milyon, Rusça 254 milyon, Portekizce 218 milyon, Fransızca 124 milyon, Almanca 121 milyon, Türkçe 120 milyon. En az kullanılan diller, modern dil niteliği taşımaktan çok, çeşitli ülkelerin çeşitli bölgelerinde rastlanılan yersel lehçe ve ağızlardır.Bunlar arasında da Peru’daki Keçau lehçesi, Filipinlerdeki İlonka lehçesi, Afganistan’daki Peştu lehçesi vardır. Avustralya’da 108, Hindistan’da 198 ve ABD’de 190 kadar dil, tehlikede olan diller sınıfına alındı.

7 milyar insana yaklaşan nüfusumuzda politika, iç savaşlar, uluslar arası ilişkiler, göç ve farklı nedenlerle bu dillerin sayısı ve bu dillerin konuşanları sürekli azalmakta. Araştırmalara göre bir yılda yaklaşık 25 dil dünya üzerinden silinmekte. UNESCO’ya göre bu rakam 10, fakat istatistikî olarak daha fazla olduğu konusunda hem fikirler. Öngörülere göre bu azalma oranıyla gelecekte İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, Çince, Malayca, Endonezyaca gibi 6-7 dilin kalacağı tahmin ediliyor. Tehlike altındaki diller ve azalmanın sebebi.

Apiaca(Brezilya), Bikya(Kamerun), Taje(Sulawesi) ,Dampelas(Sulawesi) , Diahoi(Brezilya) Kaixana(Brezilya), Laua(Papua Yeni Gine), Yamana(Şili) , Tulon-Pazeh(Tayvan), Pemono(Venezuella)

Bu dillerin yol olma sebepleri şu şekilde sıralanabilir:

1-Kültür

2- Zaman, Süreklilik ve Değişim

3- İnsanlar, Yerler ve Ortamları

4-Bireysel Kalkınma ve Kimlik Oluşumu

5-Sosyal Sebepler

6-Politik Sebepler

7-Bilim, teknoloji ve toplum

Çok kültürlülüğün simgesi olan ülkemizdeki diller de bu tehdidin altındadır. Tehdit altındaki diller sempozyumunda elde edilen veriler, 30 dilbilimcinin ortak çalışması ve Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 21 Şubat Dünya Anadili günü öncesinde yayımladığı “Tehlike Altındaki Diller Atlası”na göre, ülkemizde 15 dil tehlike altında: Hertevin, Gagavuzca, Ladino, Süryanice, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Çingene dilleri (Atlasta yalnızca Romani bulunuyor), Süryanice’ye benzeyen Suret ve Ermenice, Abhazca, Adige, Kabar-Çerkes dilleri ve Zazaki (Zazaca). Son 20 yıl içinde 3 dil( Kapadokya Yunancası, Mlahso , Ubıhça) ise tamamen kayboldu.  Abazaca: 10 bin civarında insan tarafından konuşuluyor (1995).

Abhazca: 35 bin (1993) Abhazyalının 4 bin kadarı (1980) tarafından çoğunlukla Çoruh, Bolu ve Sakarya’da anadili olarak konuşuluyor.

Adigece (Çerkesçe): 1965 nüfus sayımında önemli bölümü Kayseri, Tokat ve Kahramanmaraş’ta 71 bin kişi tarafından anadili olarak konuşulduğu tespit edildi.

Arapça (Kuzey Mezopotamya): Mardin ve Siirt ağırlıklı olmak üzere 400 bin kişi bu dili konuşuyor (1992).

Arnavutça: 65 bin Arnavut’un 15 bin kadarı konuşuyor (1980).

Azerice (Güney): Çoğu Kars’ta 530 binden fazla kişi tarafından konuşuluyor (1996).

Boşnakça: Ağırlıklı olarak Batı illerinde olmak üzere 20 bin kişinin anadili (1980).

Bulgarca: Bulgaristan göçmenleriyle birlikte 300 bin kişi konuşuyor (2001).

Çingene Dilleri: Ethnologue.com’un Domari ve Romani olarak ikiye ayırdığı dilleri toplamda 50 bini aşkın kişi konuşuyor.

Ermenice: 70 bin civarında Ermeni’nin 40 bini konuşuyor (1980).

Gagavuzca: 327 bin kişi konuşuyor (1993).

Gürcüce: Başta Artvin, Ordu ve Sakarya olmak üzere 40 bini aşkın kişi tarafından konuşuluyor (1980).

Kabartayca (Çerkesçe): Önemli kısmı Kayseri ve çevresinde 202 bin kişi konuşuyor (1993).

Kazakça: 600 kadar kişi konuşuyor (1982).

Kırgızca: Van ve Kars yörelerinde binden fazla kişi konuşuyor (1982).

Kırım Türkçesi (Balkan Tatarcası): Tam olarak kaç kişi tarafından konuşulduğu bilinmiyor. Özellikle Ankara’nın Polatlı yöresindeki Tatar köylerinde kullanılıyor.

Kumukça: Birkaç köyde konuşuluyor.

Kürtçe: Ethnologue.com Zazaca, Dimlice ve Kırmançi ile Kırmançi’nin lehçeleri sayılan Şikaki ve Herki’yi ayrı diller olarak değerlendiriyor. Tüm bunlar Kürtçe ana başlığında toplanırsa 5 milyondan fazla kişinin anadili olarak Kürtçe konuştuğu söylenebilir. KONDA’nın 2007 tarihli araştırmasına göre kendini Kürt olarak tanımlayanlarsa 11,5 milyon civarında.

Ladino: Çoğu İstanbul ve İzmir’de 8 bin kişi konuşuyor (1976).

Lazca: 30 binden fazla kişi anadili olarak konuşuyor (1980). KONDA’ya göre Türkiye’de kendini Laz olarak tanımlayanlar 220 bin civarında. Ağırlıklı olarak Rize’nin doğusu ve Artvin’de konuşuluyor.

Osetçe: Digor lehçesi Bitlis, Erzurum, Kars, Muğla ve Antalya yörelerinde konuşuluyor (1993).

Özbekçe: Hatay, Gaziantep ve Urfa’da 2 bine yakın kişinin anadili (1982).

Rumca (Yunanca): Büyük çoğunluğu İstanbul’da 5 bine yakın kişi konuşuyor (1993).

Süryanice: Ethnologue.com tarafından Turoyo ve Hertvince gibi lehçeleri ayrı ayrı değerlendirilen Süryanice yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Hertvince lehçesi Siirt’te 1000 kadar kişi tarafından konuşuluyor (1999). Turoyo ise Mardin yöresinde 3 bin civarında insanın anadili (1994).

Tatarca: İstanbul’daki Tatarlar tarafından konuşuyor.

Türkçe: Türkiye nüfusunun yüzde 90’ının anadili (1987). KONDA’ya göre bu oran yüzde 85.

Türkmence: Tokat ve çevresinde bin kadar kişi tarafından konuşuluyor (1982).

Uygurca: Çoğu Kayseri’de 500 kişi konuşuyor (1981).

Anadolu Ajansı haberine göre UNESCO Türkiye Milli Komitesi Başkanı Prof.Dr. Öcal Oğuz, dünyada şu anda konuşulan dillerin yüzde 50’sinin bu yüzyılın sonunda artık hiç konuşulmayacağının düşünüldüğünü bildirdi. UNESCO’nun şu anda kaybolmakta olan ve yaşayan dillerle ilgili bir atlasının olduğunu belirterek, ”Bu atlasa bakıldığında 6 binin üzerinde dil konuşuluyor. Öngörülebilir şekliyle bu yüzyılın sonunda bunun yüzde 50’sinin artık hiç konuşulmayacağı düşünülüyor. Dolayısıyla Latin Amerika, Afrika ve biraz da Okyanusya tarafında çokça temas edilen kaybolmakta olan diller konusuna bizim coğrafyamız diye nitelendirebileceğimiz Asya coğrafyasında çok az katkı verilir” dedi.

Birleşmiş Milletler çatısı altında İngilizce, Fransızca, İspanyolca, Rusça, Arapça ve Çince konuşulduğunu dile getiren Oğuz, ”Birleşmiş Milletler’in kaydettiği 6 dil var. Bu 6 dilin dışındaki hiçbir dil, Birleşmiş Milletler’in çatısı altında konuşulmamaktadır. Oysaki Birleşmiş Milletler, barışın, dostluğun ve işbirliğinin kurumu ise daha fazla diğer dillerin de korunmasına ilişkin dikkatinin olması gerekir” diye konuştu.

Oğuz, çok dilliliğin büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, Türk dillerinin de bugün 200 milyona yaklaşan bir nüfus tarafından konuşulduğunu, ancak uluslararası dolaşımda bulunan, öğrenilen Birleşmiş Milletler dillerinden olmadığını ifade etti.

Türk Dil Kurumu Başkanı Prof.Dr. Mustafa Kaçalin de dünya coğrafyasında konuşulan ve kaybolmaya yüz tutan dillere ilişkin Türk ve yabancı bilim adamlarınca yapılan araştırmalara dair bilgi verdi. Eski Sovyetler Birliği sınırlarından Moğolistan’a, Moğolistan’dan Çin’e tehlike altındaki çok sayıda Türk dilinin bu kapsamda ele alındığını anlatan Kaçalin, ”Çin’deki Türk dillerine değinecek olursak, bu bölgede münhasıran Tibet’e komşu bölgede Çin dışında uzantısı olmayan iki dille karşılaşırız. Bu konuda da araştırmalar yapılıyor. Sarı Uygurca ise Türkiye içi ve dışından meslektaşlarımızca çalışılıyor.  Bugün bazısı çok iyi bilinen, bazısı ise çok az bilinen bazı dil ve ağızlar, İran, Afganistan, Irak ve Suriye’ye yayılmış durumdadır” bilgisini verdi.

UNESCO bir dilin ne derece tehlike altında olduğunu sınıflandırmak için dokuz ölçüt kullanıyor:

* Dilin kuşaktan kuşağa aktarılması

* Dili konuşan kişi sayısı

* Dili konuşanların toplam nüfusa oranı

* Dilin kullanım alanlarında değişiklikler

* Yeni alanlara ve ortamlara dilin tepkisi

* Dilin öğrenilmesi, o dilde okuma yazma öğrenilmesi için gerekli materyallerin varlığı

* Devletlerin ve kurumların tutum ve politikaları, buna dilin resmi durumu ve kullanımı da dahil

* Toplumun bireylerinin kendi dillerine yönelik tutumu

* Dille ilgili var olan belgelerin miktarı ve niteliği.

“Bir dili yok olmaktan koruyabilmek için yapılabilecek en önemli şey insanların o dili konuşabilmesi ve çocuklarına öğretebilmesi için uygun koşulları yaratmaktır. Bu genellikle, azınlık dillerini tanıyan ve koruyan ulusal politikaların, anadili eğitimini destekleyen eğitim sistemlerinin, o dili konuşan toplulukla dilbilimciler arasında bir yazı sistemi ve biçimsel yapı kazandırmak için yaratıcı bir işbirliğinin var olmasını gerektirir.

“En belirleyici etken dili konuşan topluluğun dile yönelik tutumu olduğundan, çok dilliliği ve azınlık dillerine saygıyı yüreklendiren, bir dili konuşmanın ödev değil, zenginlik olduğunu hissettiren toplumsal ve siyasi bir ortam oluşturmak esastır.

“Bugün bazı diller çok az konuşanı kaldığı için sürdürülemez durumda, ama dilbilimciler, dili konuşan toplum da bunu isterse, hiçbir iz bırakmadan kaybolmasın diye dili olabildiğince kayda geçirebiliyorlar.”

Coğrafi dağılım göz önüne alındığında Asya, Hindistan, Afrika ve Güney Amerika,  dünyanın en çok dil konuşulan bölgeleri.  Avrupa genelinde konuşulan diller, Cermen, Latin ve Slav olmak üzere 3 ana grupta toplanıyor. Cermen ailesi, Danimarkaca, İsveçce, Almanca, Flemenkçe, İngilizce ve Yiddiş gibi dilleri kapsıyor. Belli başlı Latin dilleri arasında İtalyanca, Fransızca, İspanyolca, Portekizce ve Romence bulunuyor.

Rusça, Ukraynaca, Belarusça, Lehçe, Çekçe, Slovakça, Slovence, Sırpça, Hırvatça, Makedonca ve Bulgarca da en çok konuşulan Slav dilleri.

Avrupa Konseyi verilerine göre, Avrupa’da en çok konuşulan ana diller, sırasıyla Rusça, Almanca, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca. Eurobarometre araştırmaları ise Avrupalıların yüzde 53’ünün ana dilleri dışında, en az bir diğer Avrupa dilini konuşabildiklerini gösteriyor. Anadil dışında en fazla bilinen diller sırasıyla İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve İtalyanca.

UNECSO yok olmaya yüz tutmuş dillerin kurtuluşu için çaba sarf ediyor, fakat tüm veriler göz önüne alındığında bir dilin yaşamını sürdürebilmesi, o dil üzerindeki baskılara, özellikle de başka bir dilin üstünlüğüne boyun eğme gibi bir riskle karşı karşıya olup olmamasına bağlı. Halkın isteği, o dile duyulan ihtiyaç, kültürlerarası iletişim ve etkileşim gibi faktörlerin yanı sıra. Bunun yanında maddi olarak kurtarılacak her dil için yılda 40 bin İngiliz Sterlinlik bir fon ihtiyacı vardır.

 

 

 

Tags: