Bir dilin aksanını öğrenmek neden zordur?  

Ya da neden insanlar yabancı dil konuşurken kendi aksanlarını belli etmemeye çalışırlar?

Aynı dilin konuşulduğu bir ülkede, bir yerden farklı bir şehre taşınan insanlar da gittikleri yerde dilin nasıl şekil aldığına bakarlar ve genelde kendi konuşma şekillerini belli etmek yerine uyum sağlamaya çalışırlar. Zaman içerisinde de gittikleri yerdeki aksana alışırlar. 

Genellikle insanlar bir yabancı dili konuşurken kendi aksanlarını belli etmek istemezler ve o dilin aksanıyla konuşmaya çalışırlar. Bunun altında yatan başlıca sebepler, insanların daha fazla anlaşılır olmak ya da bu yol ile kendilerine daha fazla saygı duyulmasını istediğindendir. Aynı zamanda aksan ile konuştuklarından dolayı karşılarına daha iyi fırsatların çıkabileceğini ve o zaman insanların onlara ön yargıyla bakmayacaklarını düşünmelerindendir. 

“Genelde insanlar kendi konuşma şekillerini belli etmek yerine uyum sağlamaya çalışırlar.”

Oklahoma Üniversitesi’nde dil bilim profesörü olan Dennis Preston “Aksan Önyargısı” konusunda biz insanların suçlu olduğunu söylüyor. 

Örneğin bazı Amerikalılar konuşmacının Asya’lı olduğunu bilirlerse, onun konuştuğu İngilizceyi çok iyi anlayamayacaklarını düşünürler. Öte yandan konuşan kişinin kendileri gibi Amerikalı olduğunu bilirlerse onun cümlelerini çok iyi anlayacaklarını düşünürlermiş. 

Ayrımcılık konusunda aksanın artık son nokta olduğunu düşünen Preston şöyle diyor:  

“Artık ırk, cinsiyet veya cinsel tercihlere göre ayrımcılık yapmak toplumsal olarak kabul edilmiyor fakat konu aksana gelince onun bazı insanlar için ayrımcılığın bir parçası olduğunu görebiliyoruz.” 

Bu şekilde genelde “aksan” insanlar için bir yük ya da zorunluluk haline gelmiştir. Tabii bazı aksanlar kulağa çok hoş gelir ve insanları konuşurlarken daha eğitimli gösterebilir fakat bu herkes için geçerli bir durum değildir. Konuştuğu dile oldukça yabancı olmasına rağmen çok güzel aksanı olan fakat eğitimsiz, yetersiz ya da sohbetinin güzel olmadığını düşüneceğiniz insanlar da vardır. 

Hayatlarının çoğunu yabancı bir ülkede yaşayan ya da yıllarca bu konuda eğitim alan insanlar için bile bir aksanı aşabilmek zordur. Beynimiz anlaşılması zor olan bir aksanı bile kolayca seçebilir ve ayırt edebilirken, biz o aksanı kendi konuşmamıza geçirmeye çalıştığımızda durumun ne kadar zor olduğunu görürüz. Peki neden?  

“Hayatlarının çoğunu yabancı bir ülkede yaşayan ya da yıllarca bu konuda eğitim alan insanlar için bile bir aksanı aşabilmek zordur.”

Yıllardır birçok araştırmacı beynin bir dili nasıl öğrendiği üzerine çalışmalar yapmaktadır ve bu çalışmaların çoğu bebeklik zamanına dayanmaktadır. Farklı bölgelerden bebeklerin zaman içinde seslere nasıl tepki verdiklerini gözlemlemeye çalışmışlardır. Bu araştırmaların birinde, her kültürden bebeğe İngilizce ve Japonca kasetler dinletmişler ve tüm bebeklerin yaklaşık 6 aylıkken her iki dilden gelen seslere de aynı tepkiler verdiğini gözlemlemişlerdir. Ancak bebekler onuncu aya ulaştıklarında kendi annelerinin dilinde olmayan sesleri fark edememişlerdir. Örneğin, 10 aylıkken Japon bebekler, Japonca’da olmayan fakat İngilizce’de çok yaygın olan “r” ve “l” seslerini görmezden gelmişlerdir. 

Farklı bir grup araştırmacı tarafından yapılan başka bir çalışma ise dil öğrenme becerisinin aniden sona ermediğini fakat yaşlandıkça azaldığını göstermektedir. Bu geniş ölçüde yapılan çalışmaları inceledikten sonra araştırmacılar bir kişinin ikinci dilindeki aksan güçlüğünün, kişinin dili öğrendiği yaş ile doğrudan ilişkili olduğunu bulmuşlardır. 

Ancak yapılan her iki çalışmadan da tatmin olmayan başka bir dil bilimci Eric Bakovic, konuya farklı bir şekilde değiniyor. “Dil öğrenmeye sesleri duyarak ve ebeveynlerinizi taklit ederek başlarsınız. Bir süre sonra beyniniz farklı işlerle meşgul olmaya başladıkça çevrenizdeki insanlarla iletişim kurmak için ihtiyacınız olan her sesi öğrenmiş olduğunuzu varsayar. Bu durum günlük hayatta ne kadar akıcı ve rahat konuşmanızı sağlasa da bu seslerin dışında kalan seslere sizi tamamen sağır yapar.” Ona göre durumu zorlaştıran da budur. 

Kısacası, aksan çok çeşitli ve özgün bir kavramdır diyebiliriz. İnsanların kendi aksanlarıyla değil de öğrendikleri dilin aksanı ile konuşmak istemelerinin başlıca sebebi de sosyal hayatta kötü anlamda etkilenmek istememeleridir ve aksan öğrenerek bu durumun kendilerine ekstra bir getirisi olmasını arzularlar. 

Kaynakça:
Why people are still trying to ‘lose’ their accents
What’s Up With That: Why It’s So Hard to Lose an Accent

Tags: