Özgürlük… Şüphesiz özgürlük hayattaki en güzel şeydir. Tüm özgürlükten ziyade yaşama özgürlüğü işte o her şeyden daha değerlidir. Kaldı ki Nazım Hikmet bir dizesinde

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

                                                                                                              ve bir orman gibi kardeşçesine,

                                                                                                                                bu hasret bizim…

demiştir. Özgür hayatlar için nice bedeller ödenir. Sırf bu kelimeyi sarf edebilmek için onca cefa çekilir. Peki bu “özgürlük” nereden geliyor? Hürriyet nedir?

Ben yαpαbilmek için mutlαkα özgür bir ulusun çocuğu kαlmαlıyım. O hαlde, yα özgürlük yα ölüm!” 

Kelime anlamına baktığımızda Özgürlük: Özgürlük veya erkinlik, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur. Felsefede, determinizm karşıtı özgür irade fikrini içerir. Politikada özgürlük, hükümet baskısından bağımsızlıktır. Türkçe “öz” sözcüğünden sona ek alarak türemiştir lakin + gür ekinin yapısı ve işlevi meçhuldür. Belki öz + gür şeklinde bileşik sıfat amaçlanmıştır. Arapça hurr sözcüğünden serbest esinlenme söz konusu olabilir.

Beyaz Giymek Herkesin Hakkı!

Hör kelimesi Aramice’de beyaz demektir. Geçmişte köleler beyaz giyemezlerdi. Beyaz renk asillerin ve özgür (köle olmayan) kişilerin giydiği bir renkti. Daha sonradan beyaz giyme hakkı kazanan kölelere, hör-hawr denildi. Hör, ilk öncelerde beyaz manasına geliyordu lakin daha sonra beyaz giyme hakkı kazanmış azatlı köle anlamında da kullanılmaya başladı ve Aramice’den Arapça’ya hür kelimesi olarak geçerek Arapça’nın kök kelimelerinden birisi olmuştur. Hürriyet kelimesi ise Arapça kökenlidir ve ḥürriyye/ḥarüriyye “köle olmama hali” anlamı taşımaktadır. Biraz daha derine indiğimizde Arapça ḥrr2 kökünden gelen ḥurriyyat حرّيّة  “köle olmama, azatlık” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük ḥurr حرّ  “köle veya bağımlı olmayan, asil, soylu” sözcüğünün masdarıdır. Kökü “hür” kelimesine dayanır ve Arapça ḥrr2 kökünden gelen ḥurr حرّ  “azat, salınmış, serbest, köle olmayan” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Aramice/Süryanice #χrr חרר  “serbest olma, salınma, kurtulma” kökü ile eş kökenlidir. Zamanın tesiri ve değişen insanlık beraberinde bu kökten “tahrir” yazma gücü, açığa çıkarma özgürlüğü, “muharrir” özgürce yazabilen, gazete gibi anlamlara gelen kelimeler türetildi.

… Son nefesini vermezden evvel William Wallace (Braveheart ) haykırdı: Freedom!

Yabancı dilde en bilinen haliyle özgürlüğün “freedom” olduğunu hemen herkes biliyordur. Fakat “freedom” öyle sandığımız gibi basit bir kelime ya da öyle düşündüğümüz gibi kolay bir şekilde özgürlük anlamına gelmiyor

“yerine göre son ek, yerine göre ön ek, yerine göre de müstakil bir kelime olarak free (eki) kelimesi, günümüzün en içi boşaltılmış, en laubali, en lakayt kelimelerinden birisidir. Ki aslında, sözcük rizomatik olarak son derece köklü ve zengin. Öncelikle, free kelimesi (sız/siz) anlamına gelen bir ek olarak da kullanıldığı için, piyasanın pazarlama dilinin en fazla kullandığı kelimelerden birisidir, misal pricefree (ücretsiz) saltfree (tuzsuz) alcoholfree (alkolsüz) vb… Ne var ki mesele bu kadar basit değil. Free ve dom kelimesinin birleşimiyle meydana gelen kelimenin hem son hali, hem de kök kelimeleri oldukça zengindir. Öncelikle dom kelimesiyle başlarsak, kimi İngilizce etimoloji sözlüklerine göre, dom, Latince bir kelime olan domination (Roma döneminde malikane sahipliği, mülk sahipliği, baskı, hükümranlık…) kelimesinin kısaltılmış halidir ve bu bakımdan, free-dom kelimesi baskıdan, cebirden kurtulma durumunu işaret eder ki bu bakımdan bize Farsça’dan geçmiş olan serbesti ve Latince’deki exemptus kelimesine yaklaşır. Öte yandan dom kelimesi aynı zamanda, mekan, kubbe, gibi anlamlara gelir. Bu anlamıyla da freedom, otonom hür bir alana işaret eder ve böylelikle kelime bizdeki muhtar(iyet) ve Yunanca’da özgürlük anlamına gelen, elefterya (meskun olmayı sevdiğin/özlediğin yer) kelimesine yaklaşır.”

Yukarıdaki bu duruma ek olarak bazı İngiliz etimoloji sözcüklerine göre esas iş son ekte değil kökte yani free’dedir. Bu kelimenin kökeni sanıldığı gibi İngilizce değil aksine Almanca Freiheit’tır. Bu durum şu şekilde açıklanır:

“Bazı etimoloji sözlüklerinde, kelimenin kökeni, kavim içi sevgi ya da arkadaşlık bağlarını ima ediyor, köle olmayanların kardeşliği… Bazı sözlüklerde ise kelime, Hristiyanlık öncesi Germen (Alman) kavimlerinin, kadın tanrılarından birisi olan Friede’nin isminden gelir. Kelime bu haliyle, şimdiki bildiğimiz özgürlüğe yaklaşmadan evvel, Frith olur ve barış anlamına gelir. Germen kabileleri döneminde, feodal kabileler arasında ortaya çıkan, kanlı savaşlar bu kadın tanrıçanın kefaletiyle, barışa erdirilir. Ama önce barışa, barıştan özgürlüğe gitmenin bir bedeli vardır; taraflar, birbirleriyle uzun uzun savaşmak yerine, bir çeşit potlacı (harcama şölenleri) andıran kurban etme törenleriyle, Friede’ye kurbanlar (canlı hayvanlar, kürkler vb..) sunarlar ve kurbanın (Bu işleme Almanca’da bot ya da botschaft deniyor ki, haber, müjde, mesaj ve elçi anlamlarına geliyor) kanı, barış tanrısına barışı ve özgürlüğü koruması için takdim (tribute) edilir.”

Tüm bunlara bakıldığında yukarıda telaffuz edildiği gibi aslında özgürlük bir bedeldir. Ödenen bir bedel sonucu elde edilir. Bu bedelin karşılığı kurbandır. Geçmiş çağlara baktığımızda birçok ritüelde Kurban (sacre) tanrıya haraç olarak (tribute) verilir ve karşılığında özgürlüğün gelmesi umulur. Bu şekilde dünyevi sıkıntılardan  kurtuluşa, çıkılacak seferlerde (ki bu gidilen yere özgürlüğün götürüleceği düşüncesi taşır) muvaffak olunacağına ve en nihayetinde özgürlüğün, hür yaşamın onlara sunulacağına inanılır. Bu günümüzde de böyledir. Kardeşliğe ve sevgiye dayanan barışın sağladığı özgürlüğün her zaman bir bedeli olur. Tabiri caiz ise ticarette olduğu gibi sosyal hayatta bedelsiz hiçbir şey yok, kurbanlar kurban edenler ve tanrılar vardır ve özgürlük bunların arasında kurulan bir bağdır.


“freedom’s just another word for nothing left to lose”

Dünyanın henüz 20li yaşlarının sonunda 30un başında olduğu yaşlarda henüz orta yaş bunalımına girmediği, toy olduğu dönemlerde var olmuş medeniyetlerinden biri olan Roma devrinde, “Aramice konuşan köleler beyaz giyebilmek için ayaklandılar. Elbette, mesele yalnızca beyaz giyebilmek değildi. Beyaz kıyafetler ile, öncelikle insani onurlarını talep ediyorlar ve sınıfsal ayrımlarının kıyafet ile damgalanmasına, işaretlenmesine karşı çıkıyorlardı.”

Medeniyet denildiğine bakmayın, nezaketen o laf türetilmiş ve eski kavimleri kapsamıştır. Zira “Hürriyet, köle özgürlüğünün kıyafet kisvesindeki haliydi. Emancipation, ise Latin dünyasında, kölenin pazar malı (mancipare/alınıp satılabilen) olmaya isyanı, insanın eşya kisvesinden çıkıp, E(x)mancipa(re)tion (eskiden alınıp satılabilirdi, alınıp satıldığı günler eskide kaldı anlamına gelen Latince tamlama) halk olabilmesinin istiaresidir.”

Ruhlara işlenen fikirler ve yazıları kimseye zarar vermeden toplum içinde aktarmak, toplumların özgürlük meselesinin temelini oluşturmaktadır. Özgürlüğün etimolojisinden çıkıp toplumsal olarak baktığımızda temelinde yazı ve düşünce yatar. Latin dünyasında Libre, hem özgürlük hem de ağaç kabuğu anlamında kullanır. Zira Latinler ağaç kabuklarını bir tür sayfa olarak kullanmıştır. Bu yüzden yazı onlar için en büyük özgürlüktür.
Libre kelimesi o küçücük gözükse de bir yandan kitap, kitaplık (library) gibi anlamlara gelirken, bir yandan da, liberty (özgürlük) liberte(r) özgür(lükçülük) anlamına gelmektedir. Latin ve Ortadoğu dünyası aynı kökten türemiş bir kelimeyi kullanır: Hülasa. Bu özgürlük, düşünme, düşündüğünü kağıda dökme, basılı hale getirme, basılı hale getirilen metinleri saklama gibi anlamlara gelmektedir. İki farklı dünyanın en büyük ortak yönü Hülasa.

Libre kelimesi ile alakalı olarak bir farklı bilgi ise şu şekilde:

“Yalnızca ağaç kabuğunun düşünce özgürlüğüne vesile olmasıyla sınırlı değildir. Platon öncesi antik dünyada, şenlik ve şarap tanrısı Dionizos’un müstear ismi de Libre’dir ki Almanca liebe ve Latince bir sözcük olan libido da muhtemelen özgürlüğün diyonizyak köklerine dayanır. Spinoza’ya, dünyadaki bütün duygulanımların kökeni iki duygulanımdır diyordu: neş’e ve keder. Kederli insan kolay yönetilir ve muktedirler kederli duygulanımlar örgütler, akıllı insan ise potansiyelini neş’eli karşılaşmalar yaratmak için seferber eder. Özgürlüğün sokaklarından birisi de elbette kurtuluştur. Fakat uzun Ortaçağ boyunca kurtuluş hem Hristiyan hem de, Müslüman dünyası için (elbette) dinsel bir tonda ilerlemiştir. Libre kelimesi, liber olarak çekimlenmiş ve Katolik ilahilerinin bir kısmı bu isimle anılmıştır. Fakat, ilahiler liber olarak adlandırılsa da, kurtuluşun dinsel istiaresi, Latin dünyasında redemption olarak kodlanmıştır. Redemption, fidye vererek kurtarılma, telafi etme ve bir şeyin kefaretini ödeme gibi anlamlarla, Hristiyanların bu dünyadaki çilelerinin ahiretlerine kefaret olması anlamıyla kullanıldı.

Arap dünyasında ise, redemption’ın karşılığı necattır… Necat, hürriyete yakın bir kelime olmakla birlikte, dua ile (ruhun) kurtulmasıdır, münacat etmektir. Kalpsiz dünyanın kalbine seslenmektir, büyüsü bozulmuş dünyanın bir yerlerinde büyü aramaktır. ”

Bu yeryüzündeki farklı kültürlerin farklı coğrafyaların çoğunda etimolojik olarak düşünsel olarak ortak olan şey özgürlüğün içinde bir bedel olduğu kadar romantik bir yan ve dinsel bir yanının da var olduğudur.

Özgürlüğün içine dalındığında karşılaşılan tek şey özgürce yaşamak veya bir şeyleri elde etmek için bedel ödemek ya da başkasının özgürlüğüne müdahale ederek kendi özgürlüğünü yaratmaktan ziyade özgürlüğün içerisinde tefekkür etmek, neşelenmek, mesul olmak, dua etmek, özgürlüğün bedelini ödemek, bir sığınak aramak/bulmak, kurban olmak, kurban etmek, sevişmek vb şeyler vardır.

İşte bugün kullandığımız “özgür” kelimesi tüm bu sıfatları içine yüklemektedir. Daha dünya içindeki ilk insana gebe kaldığında özgürlük mücadelesi başlamıştı. Bugün ve geçmiş tüm medeniyetlerde bu mücadele devam etti. Bir dönem özgürlük kelimesi bile yasaklandı. Fakat insanlar pes etmedi. Özgürce, barış ve uyum içinde yaşamak için çabaladır. Bugün, geçmişten günümüze kadar gelen çok medeniyetlerin etimolojik olarak buluştuğu en büyük noktadır özgürlük. Bambaşka dünyaların birbirinden habersiz aynı köke sahip olmasıdır özgürlük. Kelimeler özgür, fikirler hür.

Peki sizce özgürlük nedir?

 

“Pencereden dışarı baktığınızda, güneşi saklamıyorsa gökyüzü.
Sizden önce birileri yaşadığınız günlerin bedelini ödediği içindir.”
-Nezat Çelik


Kaynakça:

Etimoloji Türkçe

Etimoloji Türkçe

Etimoloji Türkçe

Özgürlük

eksisozluk

eksisozluk

Dictionary Cambridge

Wikipedia

Tags: